English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ C ] / Caroline

Caroline translate French

4,328 parallel translation
Aynı Caroline'ın Stefan'a hissettikleri gibi.
Un peu comme les sentiments de Caroline pour Stefan.
Olamaz. Stefan, Caroline ile arkadaşlığını mahvettiği için üzülüyor mu yoksa?
Stefan serait triste de détruire son amitié avec Caroline?
Oturduktan sonra muhtemelen Caroline kimsenin kalkmasına izin vermeyecek.
Une fois assis, il est probable que Caroline ne nous laisse plus nous lever.
Aile dramımdan uygun bir yemek sohbeti çıkmadığı için kusura bakma Caroline.
Désolée que mes drames familiaux ne soient pas un sujet de discussion approprié, Caroline.
Caroline seni aramaya çıktı.
Caroline te cherche dehors.
Arkadaşlık kanunlarına göre Caroline ve senin yaşadığın gibi durumlarda kesinlikle en iyi arkadaşımın tarafında olmam gerekiyor.
Le code des amis dit qu'en cas de problèmes comme les tiens et ceux de Caroline je dois, sans exception, prendre le parti de ma meilleure amie.
Bak, Caroline. Akvaryumumu getirdim Max bunun benim olimpik boyutlarındaki yüzme havuzum olduğunu söylüyor.
Regarde, Caroline, j'ai apporté mon aquarium, que Max surnomme ma piscine olympique.
Max, Caroline. Bundan sonra her gece süzgeci suyun yüzeyinde gezdirerek yüzen pislikleri temizlemenizi istiyorum.
Max, Caroline, toutes les soirs à partir de maintenant, vous passerez l'épuisette à la surface de l'eau pour enlever les matières qui flottent.
Evet Caroline. Max hayır dediği için sen yapmak zorundasın.
Caroline, Max a dit non, donc tu dois le faire.
Caroline, işler yolunda gidiyor mu?
Caroline, ça baigne?
Caroline, benim çocukluğum 700 dolar etmez.
Mon enfance ne vaut pas 700 $.
Caroline 500 dolara yapar.
Caroline le fera pour 500 $.
Hey Caroline. Daha az düz gözüküyorsun.
Caroline, tu as l'air moins plate.
Caroline, in aşağı!
Caroline, descends!
Senin kadar iyi değildim ama Caroline.
Je n'ai jamais été aussi bon que toi, Caroline.
Temperance, Caroline. Fox'un sahibi.
- Elle est propriétaire de la Fox.
Sağ ol, Caroline. Gidelim mi?
Merci Caroline.
- Hizmetçi mi? - Caroline bana öyle dedi.
- C'est ce que Caroline m'a dit.
Aferin Caroline.
C'est bien pour toi, Caroline.
Caroline seninle özel bir mesele hakkında konuşabilir miyim? Meseleden kastım, özel yerim.
Caroline, je peux te parler d'une affaire intime, ce qui signifie que l'affaire concerne mes parties intimes.
Pekâlâ, Caroline, bu Kmilesk, k ile.
Caroline voici Milesh avec un "K."
Hayır, dur Caroline.
Non, arrête. Caroline.
Lanet olsun Caroline!
Putain, Caroline!
Çok güzel bir ağzın var Caroline.
Tu as une jolie bouche, Caroline.
Hadi Caroline, bana bu şeyin nasıl sürüldüğünü öğret.
Allez, apprends moi à rouler sur ce truc.
Lincoln'ün ölümü biraz John Wilkes Booth'un * suçu muydu?
La mort de Lincoln était-elle était en quelque sorte la faute de John Wilkes Booth? Emporte-ça, Caroline.
Al götür Caroline. Sophie'yle nasıl gitti?
Comment ça s'est passé avec Sophie?
Peki, bakıcı Caroline'i buldun mu?
Avez-vous trouvé la nourrice, Caroline?
Caroline şurada.
Caroline est là-bas.
- Caroline, uğraşıyorum tamam mı?
- Caroline, j'essaie.
Peki sen en son ne zaman yemek yedin Caroline, Yani ne zaman beslendin?
C'était quand la dernière fois que tu as mangé, en guise de repas?
Eminim o bardaktaki şey Caroline'a çok iyi gelirdi.
Caroline pourrait avoir besoin de ce qu'il y a dans cette tasse.
Caroline bana muhakkak bir şey söylerdi.
Caroline nous l'aurait dit.
Peki ya Elena ile Caroline?
Et à Elena ou Caroline?
- Caroline annesini kaybederse yıkılır.
Si Caroline perd sa mère, - ça la détruira.
Caroline'a ben söylerim.
Je devrais le dire à Caroline.
Caroline'ın bana ihtiyacı vardı ama ben ondan kaçtım.
Caroline avait besoin de moi et j'ai fui.
Caroline, sence kanımız kanseri iyileştirebilseydi bunu şimdiye kadar duymaz mıydık?
Tu ne crois pas que si notre sang soignait le cancer on le saurait déjà?
Caroline ile arkadaşlığını mahvettiğinde ben sana bir şey dedim mi?
Je ne me suis pas plaint quand tu as ruiné la tienne avec Caroline.
Nedir bilmiyorum ama Stefan'ın aklını Caroline ile yaşadıklarından uzaklaştırırsa iyi olur.
Bref, mieux vaut distraire Stefan de son méga fiasco avec Caroline.
North Carolina'da yetişmiyorlar ama burada yetişiyorlar.
Ils ne poussent pas en Caroline du Nord. Mais ils poussent quand même ici.
North Carolina.
Caroline du Nord.
- Caroline...
! - Caroline...
- Caroline...
Caroline...
Caroline!
Caroline!
Caroline bazı olacak duymak söylüyor Yeni ses yetenek bu sabah?
- Caroline dit qu'on aura une nouvelle voix ce matin?
Kuzey Carolina, Fort Bragg'da eskiden emrimde çalışan küçük bir adam.
Un collègue à moi de Fort Bragg, en Caroline du Nord.
- Caroline yemek için bir şeyler hazırlıyor.
Caroline nous prépare quelque chose à manger. Je n'ai pas faim.
Caroline, bak. Damon gittiğinde seni kendimden uzaklaştırdım.
Quand Damon était parti...
Buraya iş için geldik, Caroline.
Nous sommes ici pour affaires, Caroline.
Caroline, konuşmamız gerek.
On doit parler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]