English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ C ] / Clear

Clear translate French

192 parallel translation
- Better give them time to clear the roads.
Attends la levée des barrages.
Bir keresinde Amiral Clear ona vuruldu
Un jour, elle a arraisonné Le cœur d'un amiral
İngilizce "clear".
En anglais, "clair", ça se dit "clear".
Sesiniz açık ve net.
You're loud and clear.
"It will melt your fat Melt it clear away"
Ça brûlera votre graisse Ça la dissoudra
Aralarında üç ünlü rock'n'roll şarkıcısı bulunan dört kişi... bugün Iowa Clear Gölü'nün 8 km. kuzeyinde meydana gelen bir uçak kazasında öldü.
Quatre personnes, dont trois célèbres stars du rock n'roll, sont mortes aujourd'hui dans un accident d'avion prés de Clear Lake, dans l'Iowa.
Hey, clear the way in the old bazaar, Hey you, let us through, it's a bright new star, Oh, come, be the first on your block to meet his eye!
Bande de veinards, Dégagez le bazar Vous allez voir Ce que vous allez voir Venez applaudir, venez acclamer La star des stars
But when I'm way up here It's crystal clear
Sur ce tapis volant, C'est évident,
"Clear Meadows." Çoktan öldü.
"Clear Meadows". Ça vaut rien. - Rien.
Clear Hill koyunda yaşıyor.
Il habite Chinshui.
- Clear Lake.
- Clear Lake.
And sung in accents clear
Et chanta d'une voix claire
Deuce sağ, Split 25 Barrel Clear. Bir dediğimde.
Balancé droite - split-25-barrel-clear.
Bu bir şeyden gelen bir mesaj Clear. Ya da tasarımı imal eden birileri.
C'était un message de quelque chose, ou de quelqu'un, suggérant un plan.
Merhaba Clear.
Bonsoir, claire.
Clear, şu anda duşta.
II est sous la douche.
Clear, bize sadece nerede olduğunu söyle. Evde bekle.
Dites-nous où il est.
Hiç yerimden kalkmadım. Clear'in koltuğu benim önümdeydi.
Claire était assise devant moi.
Sonra sırada Clear vardı.
Ensuite, ça devait être Claire.
Clear orada kal, tamam mı?
- Non, Claire, reste là.
Kahretsin. Sadece "Clear".
Merde, Helena, c'est qu'un cachet.
STAY CLEAR OF 3Rd RAIL EXTREMELY DANGEROUS
VOIE N ° 3 DANGER
# # Now it's all so clear # #
{ C : $ 00FFFF } Now it s all so clear
That's how I got him to send Aurora away. He made it real clear.
C'est comme ça que je lui ai fait éloigner Aurora. ll me l'a promis.
- Şimdi, herkesten 24 saat içinde hazır olmasını istiyorum.
A partir de maintenant, Je veux tout le monde 24 / 24 - 7 / 7! So is this clear?
Clear Rivers, Stonybrook Kliniği'nde korunmalı bir odada yaşıyor.
Clear Rivers est dans une cellule capitonnée à l'asile de Stonybrook.
Clear Rivers, uçak kazasından son kurtulan kişi.
L'unique survivante du vol 180 est entrée à l'asile de Stonybrook, prétextant que la Mort en personne voulait la tuer...
Eğer Clear sıra konusunda haklıysa Nora ve Tim'e güvercinler saldıracak.
- De quoi? Si Clear dit vrai, alors Nora et Tim vont être attaqués par des pigeons.
Oraya gideceğimiz ve onların iyi olacağını ummuştum. Clear Rivers'ın söylediklerinin saçmalık olduğunu ve Evan Lewis'in ölümünün gerçekten garip bir kaza olduğunu.
J'espérais qu'on les trouverait, que tout irait bien, que Clear Rivers se serait trompée et que la mort d'Evans ne soit qu'un accident bizarre.
Merhaba Clear.
Bonjour, Clear.
Clear.
Dégagez.
Clear Horizons adında bir yeri duydun mu hiç?
Vous connaissez le Clear Horizons?
Gün gibi ortada.
Clear as day.
"Adımı da Cinder Buns olarak değiştirecem... " ve clear heels giyecem. "
Je me ferais appeler Cindy la Coquine et je vais porter des talons transparents.
Bu arada bu "clear heels" ne ara fahişe giysisi oldu? Ne zamandan beri bu böyle?
Depuis quand le talon transparent est-il devenu l'uniforme du trottoir?
Clear heels! "
Les talons transparents! "
Hiç clear heels giyen yok biyoloji bölümünde.
Ni de talons transparents en biologie.
Hatta şansım yaver giderse, bir iki clear heels bile görebilirim.
Il y aura peut-être même des talons transparents.
Her şey bir şekilde apaçık artık
* And now it s all so clear somehow *
Ortada ayrımcılığa dair somut bir kanıt olmadığı haldeWe've asked for a specific performance with no clear evidence of discrimination.
On demande une interprétation précise sans vraie preuve de discrimination.
Temiz Gökler Derneği isimli destek grubunda daha fazla zaman geçirmeye başladı.
Il a commencé à aller plus souvent à un groupe de soutien, la Clear Skies Society.
Hazır.
clear.
Ama istiyorsan Bana göre hava hoş
So you wanna be down But it s clear to me
Cypress Yolun'da bir kaza var, Bay Clear Water.
Il y a un accident sur Cypress Road à Clear Water Bay.
Yapma.
Ici la station Clear Channel KFI à 50 000 watt... - Non! - au centre de Los Angeles.
Yine Clear.
Encore Claire.
Tamam mı Clear?
Reste ici.
- Clear Rivers? - Daha fazla yaklaşma.
- Clear Rivers?
Clear.
Clear?
- Clear.
- Clear...
Eşinize bi'clear heels verin bakalım n'olacak. " Bu ne lan böyle!
Donnez-lui des talons transparents :

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]