Code translate French
13,159 parallel translation
Çok özür dilerim Bay Thrunk, fotokopi makinesine yanlış kod girmişim Helms davasının faturası Bay Powell'a kesildi.
Désolée, M. Thrunk, j'ai entré le mauvais code pour la photocopie, et l'affaire Helms a été facturée à M. Powell.
Fotokopi makinesi için herkesin kendi kodu mu var?
Tout le monde a son propre code pour la copieuse?
Fotokopi kodunuz perşembe gecesi kullanılmış.
Votre code est l'un de ceux utilisé jeudi soir.
Söylediğim şu ki Josh'ın en iyi arkadaşıyla çıkarsan kanka kuralını devreye sokarsın ve Josh için olan uzun vadeli oyununu bulandırırsın.
Tout ce que je dis c'est, si tu sors avec le meilleur ami de Josh, Tu actives le code des mecs et tu rends les choses confuses pour Josh.
- Yoğun bakımda mavi kod.
Code bleu, unité de soins intensifs.
Gizli bir şifre bu.
C'est un code secret.
Çiçeklerin şifresini çözmeye çalışmaya devam edeceğim.
Je vais continuer à travailler sur les fleurs pour le code.
Olivia'nın şifresine dayanarak çiçek şifresine ters mühendislik uyguladım ve düzenleniş bir ikili kod buldum.
J'ai trouvé qui était la cible. Donc, en se basant sur le clé d'Olivia, Je le reverse engineering le chiffre de fleurs et c'est du code binaire modifié.
- Everyone'ın telefonumu kilitlediği PİN numarasını tahmin etmeye çalışıyorum.
- J'essaie de deviner le code PIN que Tout-le-monde a mis sur mon téléphone.
Sence bir çeşit şifre mi?
Ce serait un code?
Kodu, her deneyip kırdığımda değişiyor.
A chaque fois que j'essaie et craque le code, il change.
Bu yerleşke gruplarının her birine sızıp kodu yükleyen cihazı bulacağız bu kadar.
Nous allons nous infiltrer dans chacun de ces groupes du campus et trouver l'appareil qui a téléchargé le code, point.
Ryder onun için kod yazacak birilerini tutmak istiyormuş.
Ryder voulait engager quelqu'un pour lui écrire un code.
Kodu bitirdik, Cooley de kuantuma yükledi.
On a écrit le code, Cooley l'a chargé dans le quantum.
- Kuantum. Eğer karşı kodumu doğrudan kuantumun içine yükleyebilirsem fidye virüsü kadar hızlı çalıştırabilir ve etkisiz hale getirebiliriz.
Si je peux charger mon anti - code directement dans le quantum, il pourra tourner aussi vite que le programme lui même et le démêler.
Tek umudumuz, fidye virüsünü kapatacak karşı kodu yükleyebilmem için kuantumu yavaşlatmak.
Notre seul espoir est de ralentir le quantum pour que j'installe mon anti-code qui arrêtera le virus.
Şimdi tek yapmamız gereken belleği takmak ve kodu yüklemek.
On n'a plus qu'a brancher le disque, et charger le code.
Tamam. İkinci katta kod 2.
Code 2, deuxième étage.
Güvenlik şifresi bile seksi.
Même le code de sécurité est sexy.
Dosyalarında GGTAM'i hacklemek için kullandığı programın kaynak kodunu bulduk.
On a trouvé le code source du programme utilisé pour pirater CRAFT juste là, dans ses fichiers.
Gayet iyi bir hacker bulmamız için kodunu ortalık yerde bırakıyor mu yani?
Un hacker sophistiqué qui nous laisse son code pour qu'on le trouve?
Kod benim bilgisayarımdaydı ama yemin ederim ben yapmadım.
Le code était sur mon ordinateur, mais je jure que je ne l'ai pas fait.
Masaüstünden silmeye çalıştığın hack programının kaynak kodu bizde.
On a le code source du programme de piratage que vous avez essayé d'effacer de votre ordinateur.
Kolunu hacklediğim kodu Everywhere'deki yeni arkadaşlarıma attım.
J'ai passé le code pour pirater votre bras à mes nouveaux amis d'Everywhere.
- Akıllı mutfak teknolojisi... kodlarını indirmeyi unutma.
- Assure-toi que le code est bien téléchargé pour la cuisine intelligente.
Kodum, böylesi virüsleri dışarıda tutacak şekilde tasarlanmıştır.
Mon code devait garder les virus comme celui-là hors du réseau.
Kod köprüsünü tekrar derlediğim anda... -... peşimden solucan bozuyor.
A la seconde où j'ai reconstruit le code le ver l'a corrompu
Ve Walter'ın bilgisayarına yerleştirilen solucan çok yıkıcı, orijinal kod olmadan üstesinden gelmeye uğraşarak harika vakit geçiriyor.
Et ça c'est le virus qui était dans l'ordinateur de Walter est tellement destructif, sans le code source originel, Il a bien du mal à s'en débarrasser.
Fedakârlığını takdir ediyorum ancak sorumluluk anlayışıma gereğince normal programa göre çalışman gerekiyor.
Code noir : Un afflux de patients si important qu'on manque de moyens pour les traiter.
Buradan çıkabilmemiz için acil durum kodunu gireyim.
Je vais utiliser le code d'urgence pour nous sortir de là.
Ben de Hristiyanım ama bu dört duvar arasında benim incilim personel tüzüğüdür.
Je suis aussi chrétienne, mais entre ces 4 murs, ma bible c'est le code de conduite des employés.
Sürmekte olan yeşil kodu bildirmek için arıyorum.
J'appelle pour signaler un code vert en cours. Je répète, code vert.
Tekrarlıyorum, yeşil kod. - Yeşil kod nedir?
C'est quoi, un code vert?
Şasi numarasını görebilirim belki.
Je peux regarder le code VIN.
Kapıyı nasıl açacağımı anlamadım.
Je ne trouvais pas le code de ta grille.
Askeri kod.
Un code militaire.
- Askeri kod, ha?
Un code militaire?
Gerçeği şekillendiren kaynak kodu.
Le code source qui façonne la réalité.
Sosyal güvenlik numaram, annemin kızlı soyadı, benim ATM şifem.
Mon numéro de Sécu, le nom de jeune fille de ma mère, mon code de carte bleue.
İnsanlar, muhasebecilerin sayı manyağı inekler olduğunu sanıyorlar ama jazzı severim, vergi kanununu enstrümanım gibi düşünürüm.
Les gens pensent que les comptables sont des coincés du calcul, mais je suis un fan de jazz. J'aime penser au code fiscal comme mon instrument.
Tanrım, beynim lapa gibi.
Code NIP incorrect Voulez-vous réessayer? Bon sang.
Banka işlem kodları hala elinde değil mi?
Tu as le code de transaction?
Şey, aslında onlar banka işlem numarası ya da kodu değildi...
C'est pas un vrai code, mais...
Yani sen akıllısın, bir sürü yeteneğin var, girişken bir adamsın ve zaten bomba gibi bir kod adın var "Altın Jet!" daha ne olsun?
Tu es malin, compétent, sociable, et tu as déjà un super nom de code : "le Jet Doré".
Bu kapıcılık yasasını ihlal etmek olur.
Ce serait une violation du code des portiers.
İşe uygun giyinme ile ilgili mailimi okudun mu?
Tu as lu ma note de service sur le code vestimentaire? Presque.
Yani, bu rapora göre David'in katili kitaba şifreli bir mesaj bırakmış.
Donc, d'après le rapport, le tueur de David a laissé un message codé dans un ouvrage de référence.
Kodlu mesaj.
Un message codé.
Ve el koyduğumuz, aradığımız cihazsa üstünde orijinal fidye virüsü kodu olacak.
Et si c'est l'appareil que l'on recherche, il contiendra l'original du ransomware codé.
"Central Intelligence" Çevirmen :
CODE "EXÉCUTER" ACTIVÉ
Kodlamanın çoğunu ben yapmadım.
- Ce n'est pas entièrement mon code.