Colbert translate French
130 parallel translation
Stephen Orlac'ı tutuklayın. 151 Colbert caddesi.
Arrêtez Stephen Orlac au 151, avenue Colbert.
Bu William Colbert... Fakat siz daha önce tanıştınız.
W. Corduran et... tu connais.
Colbert bu.
C'est bien Colbert.
Bay Colbert'ı nasıl öldürdüğünü neden anlatmıyorsun?
Pourquoi tu me dis pas comment t'as tué M. Colbert?
Bayan Colbert.
Mme Colbert.
- Bayan Colbert?
- Mme Colbert?
Kocanız öldü, Bayan Colbert.
- Votre mari est mort.
Bayan Colbert içeride.
Mme Colbert est là.
Bayan Colbert, sakıncası yoksa sizi oraya götürsek de şu cesedi tanımlama mevzuatı bitse, ne dersiniz?
Vous voulez bien qu'on vous accompagne pour que vous puissiez... l'identifier?
Martin! Bayan Colbert'ı cenaze kaldırıcının yerine götürmeni istiyorum.
Martin, emmène Mme Colbert aux pompes funèbres.
Çünkü Colbert'ın cüzdanı elimde ve onu Harvey Oberst'in üzerinde bulduk.
Ca, c'est le portefeuille de Colbert, trouvé sur Harvey Oberst.
- Eminim, Colbert'ın saat kaçta öldürüldüğünü biliyorsundur!
- Et vous savez quand Colbert a été tué.
Colbert, bulunduğu yerde öldürülmemiş.
Colbert n'a pas été tué là oû on l'a trouvé.
Bayan Colbert'ın bahsettiği bu örtbas edilmiş tutuklama da ne oluyor?
Mme Colbert me parle d'une arrestation bidon. Expliquez-moi ça.
Bayan Colbert, söylemiştim size, kimsenin güdümünde olmadığını!
Je vous avais dit qu'il couvrait personne.
Bayan Colbert, hiçbir konuda endişeniz olmasın!
Ne vous inquiétez de rien.
Bayan Colbert ona güveniyor sanki.
Mme Colbert semble lui faire confiance.
Fikir ne de olsa, Bayan Colbert'ın.
C'était l'idée de Mme Colbert.
Colbert, Chicago'dan buraya bunun için gelmişti.
Colbert est venu de Chicago pour la construire.
Bu aynı zamanda Bayan Colbert'ın de düşüncesi.
C'est ce que pense Mme Colbert.
Çünkü Colbert sadece bir başlangıç!
Colbert, c'est qu'un début.
Bayan Colbert, bana kocanızın düşmanlarından bahsedebilir misiniz?
Pouvez-vous me parler des ennemis de votre mari?
- Colbert'ı öldüren her kimse, dün gece arabayı o kullanıyormuş.
- L'assassin a conduit cette voiture.
Colbert'ın arabasında bir parça "Osmunda" buldum.
J'ai trouvé une branchette d'osmonde dans la voiture.
Bu, Bay Colbert'ın algılayamamış olduğu birşeydir.
C'était le cas de M. Colbert.
Bay Colbert ile ilgili bilgi almak için.
Vous poser des questions sur M. Colbert.
Bazı insanlar, örneğin Bay Colbert için çalışan insanlar onun ölümünden dolayı en az üzülen insanın siz olduğunuzu söyleyebilirler.
Certaines personnes, comme les employés de M. Colbert, pourraient penser que vous êtes le moins susceptible de regretter sa disparition.
Bay Colbert bu seraya hiç gelmiş miydi? Mesela dün gece, geceyarısına doğru?
M. Colbert est-il venu dans cette serre, disons, hier soir, vers minuit?
Bak, Bayan Colbert Perşembe günü geri dönecek.
Mme Colbert ne reviendra pas avant jeudi.
Colbert'ın seraya gittiğini ispat edebiliriz Endicott örtbas etmeye çalışıyor.
Colbert était bien dans la serre. Endicott nous l'a caché.
Öldürüldüğü gün, Colbert 900 dolarlık çek bozdurmuş. 600'ü kayıp!
Le jour de sa mort, Colbert a encaissé un chèque de 900 $. Il en manque 600.
Ben de bildiğimi biliyorum. Anlıyor musun? Colbert'ın 900 dolarlık bir çek bozdurduğunu biliyorum!
Moi, je sais que Colbert a encaissé un chèque de 900 dollars.
Colbert'ın kafasında odun kıymığı bulmuştum.
J'ai trouvé du bois dans le cuir chevelu de Colbert.
Colbert'ı arabada yalnız geçerken gören 3 kişi var. Endicott'dan dönüyormuş.
Trois témoins ont vu Colbert revenir seul de chez Endicott, en voiture.
- Geldiğini duydum! Colbert de duyardı.
- Colbert l'aurait entendu.
Çünkü Colbert burada öldürüldü. Sonra kendi arabasıyla kasabaya götürülüp, cesedi sokağa atıldı.
Parce que Colbert a été tué ici, puis conduit en ville dans sa voiture et balancé dans la rue.
- Bay Colbert'ı öldürdü.
- Il a tué M. Colbert.
Colbert'ı öldürüş biçimin daha zekiceydi.
Tu as tué Colbert plus intelligemment.
Colbert'ı sen mi öldürdün?
Tu as tué Colbert?
Mr Colbert arabayla geçiyordu, ben de beni alması için işaret ettim, hepsi bu.
M. Colbert est passé et il m'a pris en stop.
Claudette Colbert'ın çok tatlı ve doğal olduğunu hep söylemiştim.
J'ai toujours dit que Claudette Colbert était naturelle et adorable.
India Company'i kuran Colbert, 1000 göçmen ve 32 kadın getirmeye karar verdi.
Et Colbert, qui avait fondé la compagnie des Indes... a décidé d'envoyer à peu près 1000 colons... et 32 femmes.
Carey, Michael S. Phelps, Robert A. Colbert.
Carey, Michael S. Phelps, Robert A. Colbert.
General Colbert.
Général Colbert.
- General Colbert.
- Général Colbert.
Komik, adı Colbert, Büyük Colbert gibi.
Il s'appelle Colbert, comme Colbert.
Bay Lombardo, Vergi Dairesinin başkanı Richard Colbert'la yalnızdı. Bay Colbert bir masaya eğilmiş yüzlük dolar banknotlarını sayıyordu.
Mr Lombardo était seul dans la pièce avec Richard Colbert, un des sous-directeur du Service des contributions directes, ce dernier était à genoux devant la table basse et comptait des liasses de billet de 100 $.
Richard Colbert'i otele girerken gözlemdeniz mi?
Avez-vous observé Richard Colbert au moment ou il entre dans l'hôtel?
Öyleyse Richard Colbert 125.000 doları yanında getirmiş olabilir.
donc Richard Colbert aurait très bien pu apporter les 125 000 $ avec lui.
Richard Colbert'in neden bu kadar çok parayı taşıyabileceğinden... emin olmak için geçmişini araştırdınız mı?
Avez-vous enquêtez aussi sur les antécédents de Richard Colbert... afin d'établir pourquoi il avait une telle somme?
- Adam kumarbaz.
- Colbert est un joueur.