Copper translate French
217 parallel translation
Yarınki açılış fiyatlarından, 500 hisse Ulusal Gaz, 500 hisse Birleşik Bakır ve 100 hisse Merkez Silah alacağım.
Je veux acheter demain, dès l'ouverture 500 actions de la Continental Gaz, 500 actions de la Consolidated Copper et 100 actions de la Central Carbine.
Annem baş ağrısıyla yatağına çekilir. Babam kafayı çekip beni..... Larrabee bakır madenine göndermekle tehdit eder.
Mère ira au lit avec une migraine et le dernier Mickey Spillane, et père se soûlera et fumera six cigares Coronas et menacera de m'exiler au Montana chez Larrabee Copper,
Babam paramı kesip beni Montana'da..... Larrabee Bakır madenine yollamaya çalışacak.
Ne voyez-vous pas? Père va tenter de me couper les vivres et m'envoyer chez Larrabee Copper, à Butte dans le Montana, et on ne veut pas aller là-bas, n'est-ce pas?
Copper New York'ta battı! Hapı yuttuk.
Effondrement du cuivre à la bourse de New York, nous sommes ruinés!
Öldür beni, Copper! Öldür beni! - Haydi!
Tue-moi, sale flic!
Şef! Copper bayıldı.
Chef, Corcoran s'est évanoui.
Copper Springs'te.
A Copper Springs.
Copper Springs'i duydun mu?
Tu connais Copper Springs?
- Copper Springs mi?
- Copper Springs...
Şimdi orası Copper Spring, Sheridan Kalesi.
Copper Springs.
Onlara karşı tek şey yaparsan seni atının karnına bağlayıp Copper Springs'e götürürüm.
Et si tu touches á un cheveu de ces gens... je te ramène á Copper Springs, ligoté á ton cheval!
Hey, Copper, neyi kokluyorsun?
- Hé Rouky, qu'est-ce que tu renifles?
Tamam, Copper, ama etrafta dolaşman sahibin hoşuna gitmeyecektir.
Le maître ne sera pas content si tu vas te balader.
Benimki Copper.
Moi, c'est Rouky.
Hayır, Copper! Gizlice bakamazsın!
Rouky, t'as pas le droit de regarder.
Copper!
Rouky!
Copper! Keşfettiklerinizi paylaşırsınız
On partage les découvertes
Haydi, Copper!
Tu viens, Rouky!
Copper, sen benim dostumsun.
- Rouky, tu es mon meilleur ami.
Kahretsin! Şu Copper yine bir yerlere kaçmış.
Nom d'une pipe, Rouky est encore en vadrouille!
Hey, Copper, sana ne oldu?
Rouky, qu'est-ce que t'as?
Kulakları seninki kadar büyük değil, Copper.
Ses oreilles sont plus petites que les tiennes.
Copper, bir porsuk kovalıyor.
Rouky, il chasse un blaireau.
Pekala, Copper, ben ve yaşlı Chief sana avlanmakla ilgili her şeyi öğreteceğiz.
Bon, Rouky. Le vieux Chef et moi allons tout t'apprendre sur la chasse.
Tanrım, sadece Copper'a hoşçakal demek istemiştim ama çok geç kaldım.
Je voulais dire au revoir à Rouky, mais je suis arrivé trop tard.
Eğer şu Copper denen av köpeğiyle arkadaşlık yaparsan
Si tu joues avec un chien comme Rouky
Oh, Büyükanne, Copper'ın benim izimi sürmeyeceğini biliyorum.
Big Mama, je sais que jamais Rouky ne me ferait du mal.
Copper benim en iyi arkadaşım.
Rouky, c'est mon meilleur ami.
Copper kendisine söyleneni yapacak.
Rouky fera ce qu'on lui a appris.
Copper'ın düşmanım olacağını mı söylüyorsun?
- Rouky va devenir mon ennemi?
Tatlım, Copper eğitimli bir av köpeği olarak geri gelecek.
Quand l'ami Rouky reviendra, il sera devenu un chien de chasse.
Oh, hayır, benim dostum Copper değil.
Non, pas mon copain Rouky.
Eğer sen olmasaydın Copper asla iyi bir av köpeği olamazdı.
Sans toi, Rouky ne serait jamais devenu un bon chien de chasse.
Değil mi, Copper?
Pas vrai, Rouky?
Copper geri döndü!
Rouky est revenu.
Copper beni gördüğü için mutlu olacak.
Rouky sera content de me voir.
Oh, kes şunu, Copper, artık yavru değilsin, büyüdün.
- Tu n'es plus un bébé chien.
Copper.
Rouky!
Hey, Copper.
Hé Rouky...
Sen de, Copper.
- Toi aussi, Rouky.
Copper! Copper!
Rouky!
Copper, Copper, buraya bak.
Rouky, regarde-moi ça.
Biz bunu yapmayacağız, değil mi Copper?
Eh bien... On ne va pas à la chasse, pas vrai Rouky?
Ne var orada, Copper?
Qu'as-tu trouvé?
Copper! Bu defa onları kesinlikle yakaladık.
Rouky... on va l'avoir!
Haydi, Copper.
Rouky...
Copper?
Rouky...
Sadece ihtiyacı olduğunda Copper'a verdim!
Je ne la confie qu'à Copper.
Denemek ister misin, Copper?
On essaie?
Copper, onu şimdi sıkıştırdık!
On le tient!
Hey, Copper, buraya gel!
Docteur Copper!