Corps translate French
50,566 parallel translation
Vücudun içindeyken onaramayız.
Mais nous ne pouvons pas le réparer à l'intérieur du corps.
Vücudunuz zarar görünce, beyniniz bulanınca bir tünele sıkışmış gibi hissettiğinizde sadece yatağınıza gitmek istersiniz.
Ton corps te fait mal, ton esprit devient brumeux, et tu as l'impression d'être piégé dans un tunnel quand tu veux juste ton lit.
Tüm gerginliklerin bedeninizi terk ettiğini hissedin.
Ressentez tout le stress quitter votre corps.
Bedeninizi tüm olumsuzluklara karşı tarayın ve onlardan kurtulun.
Balayez votre corps de toutes poches de négativité et relâchez-la.
Çünkü içinde cennetten çıkma bir vücut var.
Parce que ça contient un corps divin.
Ordudayken atlama eğitimi almıştım ve bu uçak hâlihazırda kapsülün peşinde.
J'ai eu une formation de saut dans le Corps, et cette avion est déjà en train de poursuivre la capsule.
Bu suyu karıştıracak yüzey gerilimini kıracak ve çarptığında Walt'ın bedenini koza gibi saracak.
ça va tourbillonner l'eau, casser la tension de la surface et envelopper le corps de Walt quand il va tomber.
Walt ayaklarını birleştir, ayakuçların birbirine değsin kolların bedenine yapışık çenen aşağıda olsun... -... ve rahatlamaya çalış.
Walter, les pieds joints, orteils pointés, bras collés au corps, menton rentré, et essaie de relaxer.
Cesetleri bulamadık.
On n'a jamais retrouvé les corps.
Vücüdunun reddetmeyeceği bir kök hücre verecek akrabası olmadığı sürece mahkumunuz sabaha ölmüş olacak.
À moins qu'il n'ait un parent de sang disposé à donner des cellules souches que son corps ne rejettera pas, votre prisonnier sera mort d'ici demain matin.
Vücudun hastalıkla savaşması için DNA'yı yeniden sekanslamış.
Pour reséquencer l'ADN afin d'aider le corps à combattre les maladies.
Şu an vücudumun her parçası sanki ölecekmişim gibi ağrıyor
Mon corps tout entier me fait un mal de chien.
Ceset bu tarafta.
Le corps est par ici.
Az dur, yani ceset orada yoktu mu demek istiyorsun?
Attendez, vous dites que le corps n'était pas dedans?
HPT bir gürültü şikayetinden sonra cesedi keşfetmiş.
HPD a découvert le corps après avoir répondu à une plainte pour tapage.
Miller'ın cesedinde bir saç telinden yabancı bir DNA buldum.
J'ai trouvé de l'ADN étranger sous la forme d'un cheveu sur le corps de Miller.
Ceset hala sıcak.
Le corps est encore chaud.
- Cesetinin önünde duruyorsun. Ellerin eldivenli, ayaklarında kan.
- Tu es debout, devant son corps tu portes des gants et il y a du sang sur tes chaussures.
NYPD üst kattan cesetle başlar. Oynatıcının içine bakmaları için neden yok.
La police va commencer avec le corps à l'étage, il n'y aucune raison pour qu'ils regardent dans le lecteur.
Cesetler, Mauna Kea Ormanı'nda.
Vous trouverez les corps dans la réserve de Mauna Kea.
Ellerinizi görebileceğim şekilde tutun.
Garder les mains le long du corps que je puissent les voir.
Ellerinizi görebileceğim şekilde tutun.
Mains le long du corps!
Ellerinizi görebileceğim şekilde tutun.
Mains le long du corps que je puissent les voir!
Korumanız olarak atanmadan önce başka görevlerde bulundum.
Avant d'être votre garde du corps, j'ai pas mal bougé.
FBI ölenin kimliğini saptamaya çalışıyor. Görgü tanıkları, Wells'e benzeyen birinin - kaçmadan önce ateş ettiğini söylüyor.
Le FBI essaie toujours d'identifier le corps, mais les témoins disent qu'ils ont vu quelqu'un correspondant à la description de l'agent Wells prenant part à une fusillade avant de quitter les lieux.
Güçlü olsalar da çuval bezinin ipleri suda çözünür ve cesetler doğal güçlere maruz kalır. Böylece çürüme hızlanır ve cesetleri teşhis etmek imkansıza yakın olur.
Malgré sa solidité, ses fibres naturelles ont cédé à la nappe phréatique, exposant le corps aux éléments, la décomposition est plus rapide et les identifier serait plus dur, voir impossible.
Ama biraz zaman alacak çünkü kadınların hepsi lakap kullanıyor ve fotoğrafların çoğunda sadece belli uzuvlar var.
Elles utilisent des surnoms et la plupart des photos ne montrent qu'une partie du corps.
- Anlaşıldı. Bize cesetlerin bulunduğu dereden bahsedin.
Capitaine, parlez-nous du ruisseau où étaient les corps.
Muhtemelen cesetleri ortaya çıkaran buydu.
C'est sûrement ce qui a déterré les deux corps.
Evet. İki kurban da tele sarılmış.
Toutes deux en ont des marques autour du corps.
J.J. ve Alvez iki ceset daha bulmuş.
JJ et Alvez ont découvert deux nouveaux corps.
Kıl gömlek, dikenli tel, cesetleri çuvalla su kıyısına bırakma, hepsi ritüelistik davranış göstergesi.
Le cilice, le fil barbelé, disposer les corps dans de la toile de jute près de l'eau, tout indique un comportement ritualiste.
Beş yıllık ceset muhtemelen ilk kurbanı.
Il n'y a plus de corps. La victime datant d'il y a 5 ans doit être sa première.
- Bu da kalıntılarla mı bulundu?
- Ça a été trouvé avec son corps?
- Kimi? Cesedi mi?
Les corps?
İkinize şelasyon tedavinizde iyi eğlenceler.
Je suis branché à un drain qui fait sortir du cadmiuim de mon corps. Amusez vous bien tous les deux avec votre traitement de chélation.
Böylece bedenindeki CO2'yi dışarı çıkartıp yerini değişmemiş oksijenle dolduruyorsun.
Comme ça tu expulses le C02 de ton corps et tu le pré-charges avec l'oxygène pur.
Daha fazlası olursa, bedeninin % 90'ında üçüncü derece... -... yanıklarla karşı karşıya kalır
Pas plus, où elle sera brûlée au troisième degré sur plus de 90 % de son corps.
Yüzeye çıktığı anda bedenindeki katranı temizlemek için bir benzin banyosu hazırlayabiliriz.
On peut préparer un bain de diesel pour retirer rapidement le goudron de son corps quand elle atteint la surface.
Bu, katranın içindeki yakıcı asidin bedenine temasını kesecek.
Ceci arrêtera l'acide caustique du goudron d'entrer dans votre corps.
Bu yoğunluktaki bir pıhtılaşma bozukluğuna vücuttaki bir toksin sebep olabilir.
Une telle coagulopathie pourrait provenir d'une toxine dans le corps.
Ve içerideki orospu çocuğunun da onun koruması olması gerekiyormuş.
Ce fils de pute est censé être le garde du corps de l'enfant.
- Selam. Satch yeni bir ceset için aradı.
Satch vient de m'appeler, on a un nouveau corps.
Cesetlerin hiçbiri bulunamadı.
Aucun des corps n'a été retrouvés sur la scène.
Adli tabibe göre ceset en azından 3 aydır oradaymış.
Le médecin légiste pense que le corps est là depuis au moins 3 mois.
Nightingale bizi sadece bir cesede yönlendirmiyor.
Le Rossignol ne nous conduit pas juste à un corps.
- Ceset bulduk.
- Un corps.
Ben o kadınla vücudumu paylaştım be.
J'ai partagé mon corps avec cette femme.
Eğer Todd ile birlikteyse, o koda dokunmam.
Si elle a été avec Todd, je ne touche pas ce corps.
Yüksek dağlardaki tüm canlılar gibi onlar da hayatta kalabilmek için hem vücutlarını hem de davranışlarını adapte etmek zorundaydı.
Comme toutes les créatures de la haute montagne, ils ont dû adapter à la fois leur corps et leur comportement afin de survivre.
Yavrunun güvenliğe geçebilmesi için vücuduyla bir köprü oluşturabilecek kadar iri ve güçlü.
Il est grand et assez fort pour former un pont avec son corps afin qu'elle puisse grimper à la sécurité.