Couple translate French
9,231 parallel translation
Hepimiz sizin kusursuz çift olduğunuzu düşünüyorduk.
Vous étiez le couple parfait.
- İlişkide biri..... parayı yanlış dağıttığında ve kullandığında bu güveni mahvediyor.
- Ça détruit la confiance quand une personne dans un couple répartit mal les fonds et utilise mal
Benimle evlenecek misin? Mahkeme kordiorundan smokin giyip iki yaşlı ibne gibi yürüyecek miyiz?
On va aller au tribunal, dans nos smokings, comme un vieux couple?
Siz ikiniz önceden sevgiliydiniz, değil mi?
Alors, vous étiez en couple, c'est ça?
Neden bizden iyi bir çift olacağını düşündüğünü anlamıyorum.
Je veux dire, je ne comprend juste pas pourquoi elle pense qu'on ferait un bon couple.
Hepimiz sizin mükemmel çift olduğunuzu düşünürdük.
Je suis choqué. nous pensions tous que vous formiez le couple parfait.
Ne kadar tatlı bir çiftsiniz öyle.
Vous formez un couple tellement mignon.
Güzel gözlerin olduğunu ve daha iyi bir çift olabileceğimizi söyledi.
Il trouvait que tu avais un regard tendre. Il a dit qu'on formerait un plus beau couple.
Brooklyn'de yine genç bir çiftin öldürüldüğü tuhaf bir cinayet daha gerçekleşti. Genç çift evlerinin bodrumunda...
... Scène d'un autre meurtre bizarre ça a coûté la vie d'un couple de Brooklyn qui ont été retrouvés dans leur sous-sol...
Herkesin yeni favori çiftine.
À notre nouveau couple préféré.
Gerçek bir çift.
Un vrai couple.
Sanırım iyi bir çift olmuşuz.
Et j'étais Big Bird, alors on ferait un couple parfait.
Karı koca sorunları falan filan.
Des problèmes de couple, peu importe.
Kurt ve Blaine hala ayrılar ve Kurt kimseyle çıkmıyor ama Blaine kesinlikle biriyle çıkıyor ve çıktığı kişi Karofsky.
Kurt et Blaine sont toujours séparés, et Kurt paraît célibataire, Mais Blaine est réellement en couple, et le mec avec qui il sort est Karofsky, du coup, aïe.
- Edilecek laf mi o simdi? - Cifttik biz.
Nous étions un couple.
Varoslarda sonuna kadar destek cikan kac baba gordun?
Combien de jeunes pères tu connais dans le quartier qui reste dans le couple?
Dans eden bir flamingo çifti gibisiniz.
Comme un couple de flamants roses en train de danser.
Gainey'ye ulaşmak için çift rolü yapmamız gerekiyordu.
Parce qu'on doit prétendre être en couple pour convaincre Gainey!
Hatırlıyor musun? Çok küçüktün ve birkaçımız evinizde kart oynuyordu.
Te rappelles-tu... tu étais très jeune, un couple jouait aux cartes chez toi
20 yıl önce Impruneta'daki bir pikabın içerisinde öldürülmüş bir çiftin vakasıyla ilgileniyordum.
Il y a 20 ans, J'eus à faire à un couple trouvé mort dans le coffre d'un pickup à Impruneta.
İyi halt ettik açıkçası.
Quel couple de bonnes poires, nous faisons.
Sizin ilişkinizi takip etmek çok zor.
Je trouve vraiment très difficile de suivre ton histoire de couple.
Eski zamandaki evliliklerde insanlar eğer çiftin birbirini düğünden önce görmek için zamanı olsaydı fikirlerini değiştirip evlenmekten vazgeçerler diye düşünüyordu.
Ça date des mariages arrangés. Les gens pensaient que si le couple avait le temps de se voir avant le mariage, il changerait d'avis et renoncerait à se marier.
Lisedeyken sizi örnek aldım.
Je vous admirais en tant que couple au lycée.
Ama şunu biliyorum ki yalnız olmamak için kendini bir ilişki'ye zorlayamazsın.
Mais je sais aussi que tu ne peux pas juste te forcer à être en couple pour l'éviter.
Gerçek bir çift olmamızı istiyorum, tamam mı?
Je veux qu'on soit un vrai couple, Ok?
Bir çifti arıyorum.
Je cherche un couple.
Görgü tanığı dedi ki bir barı dağıtmış ve genç bir çifti arıyormuş.
Le témoin a dit que l'Indien était allé dans un bar, qu'il cherchait un jeune couple.
Evliliğinizden mutsuzsunuz.
Vous êtes malheureuse dans votre couple.
Ne mükemmel bir eşleşme.
Quel couple parfait.
Bugün burada karşınızda bulunan çiftten esinlenerek barış bulma amacı güderek toplanmış bulunmaktayız.
Nous sommes réunis Comme une communauté recherchant la paix, Inspirée par l'union de ce couple devant vous.
Normalde şu an nikahı kıyan kişi, çift hakkında geçmişleri hakkında bir şeyler söyler.
Normalement c'est le moment où je prononce quelques mots sur le couple, leur histoire.
Eskiden bir kanunsuz olan hani? Oliver ile eskiden birlikteydiniz, değil mi?
Vous et Oliver Queen étiez en couple non?
Tatlı bir çift olmuştunuz.
Vous formiez un beau couple.
Anlaşılan artık birliktesiniz.
Je suppose que vous êtes en couple maintenant.
Ama öyle birden bire ikiniz nasıl birlikte oldunuz?
Comment diable avez-vous fini en couple?
Bu çifti aylardır takip ediyoruz.
On recherche ce couple depuis des mois.
Resepsiyondan çiftin sık sık burada kaldıklarını söylediler.
L'accueil m'a dit que le couple venait ici souvent.
Eski bir çift "N.O." diyecek.
Un ancien couple dira "N.O."
- Evet, hepimiz mutlu ilişkiler yaşıyoruz.
Nous tous, heureux en couple.
- Eski bir çift...
Un ancien couple va dire...
Eski bir çift "N.O." diyecek.
Un ancien couple dira N.O.
- Zoe'yle George aslında hiç çift olmadılar.
Zoe et George n'ont jamais vraiment été un couple.
Onlar en az diğer her talihsiz ikili gibi çiftlerdi.
Ils sont aussi en couple que deux amants maudits.
Prentiss ve ben de bilinçli bir şekilde ayrıldık.
Avec Prentiss, on avait décidé de ne pas être en couple.
Mutlu çift için bir jest.
Un geste pour ce couple heureux.
Çok hoş bir çift oldular.
Ils forment un joli couple.
Sen ve ben güzeliz.
- Notre couple est magique.
Bana bak, oksijen üreteçlerimizi birleştireceğim tamam mı?
Je couple nos combis, OK?
Beyaz çift mi?
Un couple de blancs?
Bluetooth üzerinden trenin bilgisayarıyla eşleşmiş olmalı.
Il doit être couplé à l'ordinateur du train via Bluetooth.