Crosses translate French
97 parallel translation
Sen maydanoz olma.
Tu cherches des crosses? Toi, fais gaffe!
Süngüyle, silah kabzasıyla, yumrukla.
- Avec les crosses, les poings.
Brignon'a husumeti olan sadece siz değilsiniz elbette ama listenin tepesinde yer alıyorsunuz.
- Vous n'êtes pas les seuls à avoir eu des crosses avec lui. Vous voilà en tête de liste.
Niye bu kadar hırçın ve alıngansınız?
Vous me cherchez des crosses?
Bir kez bile kavga çıkardığını görmedim.
Tu sais, j'en ai déjà vu lui chercher des crosses.
Bu nasıl bişi bilemezsiniz. Namusuma leke sürüp beni ele güne rezil edicekler.
Ils vont me chercher des crosses, pour racolage qu'ils diront.
Oymalı inci kabzalı kelepçeli iki tabanca.
Deux pistolets assortis aux crosses sculptées en nacre.
Sedef kabzalı tabancalarınızı duymuşlar.
Ils s'intéressent à vos crosses de revolver en nacre.
Başarısız New Orleans pezevenkleri sedef kabzalı tabanca kullanır.
Seul un souteneur de la Nouvelle-Orléans... aurait des crosses en nacre.
Ve onun, antika fildişi kabzalı görmeniz gereken birbirinin aynı bir çift 45'liği vardı.
Il avait une paire de pistolets aux crosses d'ivoire qui étaient quelque chose!
Dalaşılmaması gereken tehlikeli bir hanım, anlarsın ya.
Mais il ne faut pas lui chercher des crosses.
Beş Üstün Uçuş Madalyası kazanmış... ve kıyıdan kıyıya durmadan süpersonik hızla uçuş rekorunu elinde tutan...
On l'a décoré de cinq Distinguished Flying Crosses. Il détient le record du vol supersonique Côte à Côte, non-stop... il est du Corps des Marines...
Kadınımın kavgalarına karışmam.
Je prends pas les crosses de ma bonne femme.
- Onların zincir, çomak, herşeyleri vardı.
- Des chaînes, des crosses, tout.
Küçükken bir defasında,.. ... bir kaç kırık hokey sopası ve şambrelden kendime bir sapan yapmıştım.
Un jour, quand j'étais enfant, j'ai fait un lance-pierres avec des crosses de hockey et une chambre à air.
Bu adam sorun mu çıkarıyor?
Il te cherche des crosses?
Arkadaşıma sorun mu çıkarıyorsun?
Tu cherches des crosses à mon pote?
Kenara çek dostum! Yanlış adamla uğraşıyorsun!
Toi, mon pote, t'as tort de me chercher des crosses!
Lütfen "golf" sopalarını koyacak başka bir yer bul.
Tu veux bien mettre tes crosses ailleurs?
Rudy, asla ölümden korkmayan bir insana diklenme.
Ne t'avise jamais de chercher des crosses à un mec qui a pas peur de mourir. Bon. Voilà ce qu'on va faire.
Sen neye baktığını zannediyorsun, hokey topu?
Me cherche pas des crosses, OK?
Ama benimle uğraşmaya kalkanla kendim uğraşırım.
Mais si on me cherche des crosses, je peux me débrouiller.
Onu arıyorum... Benimle uğraşmayı göze alabilecek kadar aptal bu zavallıyı arıyorum.
Et je me creuse la tête... je cherche qui est le connard... qui est assez bête pour me chercher des crosses.
Kendi çatın altında sana böyle davranmaya cüret eden birine sen ne yapardın?
Que ferais-tu à un mec... qui te cherche des crosses sous ton propre toit?
Cocuklar orada savas alaninda durdugunuzda... ... Ve Kanada'lilarin komur gozlerine baktiginizda... ... Size hokey sopasi veya her neyi varsa onunla yuklendiginde...
Quand vous serez là-bas... que vous toiserez ces Canadiens... chargeant avec leurs crosses de hockey... et que vous mourrez nombreux, repensez à ce que dit la censure :
Bak, seninle dalga geçmiyorum ahbap.
Je te cherche pas des crosses, Jim.
Buraya bir belaya sebep olmak için gelmedim.
Je viens pas te chercher des crosses. Non.
Aynı onun gibi ama burada hokey sopaları da var.
Ben c'est comme ça mais avec des crosses de hockey!
Hokey ve tennis raketleriyle dolu evimde, bir masam bile yoktu.
Pas de placard plein de... vieilles crosses de hockey et de raquettes de tennis. Même pas une adresse.
Roy'un inci kabzalı silahını temizlerken yakalanmış.
Assommé et capturé à la page 10 alors qu'il cirait les crosses en nacre de Roy.
Neden ellerinde sopa var ki?
Pourquoi ils ont des crosses?
Eğer illa oynayacağız diyorsanız neden kendinizden daha büyük ve tabancalı birisiyle oynamıyorsunuz?
Si vous voulez chercher des crosses à quelqu'un, pourquoi ne pas choisir quelqu'un de plus grand, et qui a une arme?
Ama her yerde barikatlar
Lui cherche pas des crosses
Biraz hızlı vuruş ve sıkı paslar görmek istiyorum.
Je veux des crosses rapides et des passes serrées.
Şu raketleri dışarı çıkarın!
Emmenez ces crosses dehors!
Drew oldukça iyi bir çocuktu ama sinirini bozarsanız, bu farklı bir oyundu.
Drew était un mec sympa, mais si tu lui cherchais des crosses, c'était un tout autre refrain.
Burada olmanızdan ötürü size zorluk çıkaran biri olursa Johnny Drama arkanızı kollayacak.
Si quelqu'un vous cherche des crosses, vous pouvez compter sur moi... Johnny Drama surveille tes arrières.
Bana bak, sorun çıksın peşinde misin?
Tu veux des crosses?
Bu okulun yeni toplara ve bisiklet demirine ihtiyacı var.
L'école a besoin de nouvelles balles et de crosses.
Bu istilacıyla savaşacak kişi ben olabilirim! Peşinen kazanacağımı biliyorum!
T'es sûr de vouloir me chercher des crosses?
Ben soyunma odalarında büyüdüm,.. ... eşlere ayrılan bölümde emzirildim ve çoğu zaman konuk takımın sopa taşıyıcısı yapıldım.
J'ai été élevé dans les vestiaires, nourri au sein chez les femmes et souvent prêté comme préposé aux crosses.
Her zamanki gibi süpürgelere hokey sopalarına, köpeklere, kuşlara, ayılara ve yarasalara dikkat edin.
Et gare aux balais, crosses, chiens, oiseaux, ours, chauves-souris.
Taşla, dipçikle savaşırız.
Avec des rochers et nos crosses s'il le faut.
Kes sesini ve otur.
Tu cherches des crosses aux flics?
Hokey sopaları da işin içinde.
Des crosses de hockey étaient impliquées.
Bastona ihtiyacınız kalmayacak Marcy gelip, sikinizi kaldıracak!
Rangez crosses et palets, Marcy arrive pour vous sucer!
Çapraz hokey sopaları olan.
Les crosses de hockey croisées.
Bizimle uğraşan yaratık bu muydu?
C'est ça qui nous cherche des crosses?
Ve sonra da tavuğu kesiyoruz!
Patiner, tirer le palet, se frapper avec les crosses. Comme au klaneball.
Bir süredir idman yapıyorum.
Peux-tu voir ces énormes mecs, là-bas avec leurs crosses?
O haçlar
After those crosses