Crêpes translate French
800 parallel translation
Tavadaki böreği bana yolla.
Donne-moi de ces crêpes.
Sacda harikalar yaratıyorsunuz!
Vous avez la main pour les crêpes.
Krep kraliçesiyim ben.
Je suis la reine des crêpes.
Sizi krep yaparken hayal edemezdim.
Vous, faisant des crêpes.
Ne kadar iyi, değil mi?
Encore des crêpes?
Ekmek. Tereyağı az.
Crêpes au sucre.
- Krep hamuruna bir tutam tuz atmayı unutma. - Tamam.
Une pincée de sel dans la pâte à crêpes.
Öncelikle bir yığın karabuğdaylı kek istiyorum, yanında da pekmez... ve bir biftek, az pişmiş olsun, varsa biraz da domuz pastırması... ve bir büyük kap da kahve.
Alice, donnez-moi des crêpes avec de la mélasse un steak saignant, deux morceaux de lard et un grand bol... de café.
Senin şu ünlü keklerinden yapabilir misin?
Tu peux préparer tes crêpes?
Sana "Place de l'Opera" daki ufak yaşlı kadından taze mor menekşeler ile bir de "crépes suzettes" almak isterdim.
Je t'achèterai des violettes que vend la vieille dame de la Place de l'Opéra, et des crêpes suzettes.
Sadece gözleme var. Olur mu?
Je n'ai que des crêpes.
Her öğleden sonra kızarmış hamur ile çay servisi yaparım. Ayrıca Country Life ve Tattler dergilerine aboneliğimi hep devam ettirdim.
Je sers le thé chaque après-midi avec des crêpes et j'ai toujours été abonnée à Country Life et à Tattler.
Nikâhtan önceki akşam pek önemsemeyebilirsin ama puf böreklerin soğuyor.
Ça n'a peut-être pas d'importance la veille de ton mariage... mais tes crêpes vont être froides.
Sidney, bu senin için tatmin edici olabilir. Ama JJ Hunsecker için değil.
Tu peux mettre tout le miel que tu déverses sur des crêpes, pas sur JJ Hunsecker.
- Gözleme demişken... Gidelim.
- Puisqu'on parle de crêpes...
- Crepes suzette ile bitireceğiz.
- Et nous finissons avec des crêpes Suzette.
Kutsal bir ışıkla onları yere serdin sekiz, dokuz, on ve knock out!
Aplatis comme des crêpes! Huit, neuf, dix, knock-out!
Gel, senin için gözleme yaptım.
Viens, je t'ai préparé des crêpes.
Şu tavuğun yumurtalarından altı veya yedi tanesini atıştırabilirim ve biraz da jambon, börek mi yapıyorsun?
Je prendrais volontiers une grosse omelette. Avec du bacon. C'est pas de la pâte à crêpes?
- Likörlü pasta alır mısınız?
Voulez-vous que je vous fasse flamber quelques crêpes?
Krep karışımına külümü silkelediğim günden beri böyle kızdığını görmedim.
Je t'ai pas vu en colére depuis que mon cigare est tombé dans ta pâte á crêpes.
Bay Armbruster, krepiniz.
M. Armbruster? Vos crêpes Suzette.
- Krepleri getireyim mi?
- Je vous sers les crêpes Suzette?
Duyduğuma göre rendelenmiş patates kızartmanız bir şiirmiş.
Je crois que vous êtes célèbre pour vos crêpes aux patates.
Fransız krepine dikkat et.
Méfiez-vous des crêpes Suzette.
Ya da Jemima marka keklere.
Ou bien les crêpes la branchaient.
Sadece biraz, fazla sayıda deniz kabuğu krep, dondurma, çilekle süslü bir Grand Marnier likörü görüyorum.
Hormis un peu trop d'escargots et de crêpes avec glace à la vanille arrosées de Grand Marnier.
Kaç tane krep vereceksin?
Combien de crêpes vas-tu...
- Şaçmalama, acı patlıcanı kırağı çalmaz.
- Dites pas de bêtise, vous ne risquez rien avec vos semelles crêpes.
Toz kahve, toz krep, toz jambon.
Café en poudre, crêpes en poudre, bacon en poudre.
Belki de Jack geldiğinde ona krep yapmayı tercih edersin.
Peut-être préfères-tu alors lui faire de bonnes crêpes?
Krep ister misin?
Tu veux des crêpes?
Gözlemelerin...
Vos crêpes...
Şu gözlemeler...
Ces crêpes...
Daha fazla gözleme istemiyorum.
Plus de crêpes.
Yumurta, sosis, tahıl, krep, akçaağaç şurubu.
oeufs, saucisses, crêpes, céréales, sirop d'érable.
Meyve suyu, krep... Hayır.
gâteaux aux fruits, crêpes...
Gözleme yapabilirim sana.
Je peux faire des crêpes.
Süs eşyası gibi görünmüyor pek. Bence, daha çok, meyve salatasına benziyor.
Ça ne ressemble pas à des crêpes, ça ressemble à une salade de fruits.
Ramada inn otelinin kafeteryasında, kek yiyor.
Ii mange des crêpes à son hôtel.
Yumurtalı ekmek ve puf böreği ne olacak? Kahvaltıya gelmek istemezsiniz.
Et nos toasts et nos crêpes au fromage?
Onun için miydi?
Il y a des crêpes sur une assiette.
Evet.
- On mange des crêpes.
Anne! Evet.
Chérie, tu mets toujours trop d'eau dans ta pâte à crêpes.
uslu bir çocuk gibi yulaf ezmeni ye... İsveç usulü gözlemenide.
... mange ton Pablum comme un bon garçon et tu auras des crêpes suédoises en plus.
Gözleme, pastırma, sosis, yumurta.
Crêpes, bacon, saucisses, œufs.
Emredersiniz efendim. Bunu kesinlikle söyleyeceğim.
Donnez-moi encore des crêpes!
Pazar sabahı.
Le dimanche, il y a des crêpes.
- Biraz birbirine karışmış sanki.
Trop crêpés?
Madison!
Tu peux me faire des crêpes?
Dur bir dakika.
Mes crêpes sont cramées.