Curie translate French
135 parallel translation
Jan Dark, George Sand, Madame Curie ve Du Barry gibi.
Une autre Jeanne d'Arc, George Sand, Madame Curie ou Du Barry.
- Yüzbaşı Curie mi?
- Par là-bas.
Dr. Lister ve Louis Pasteur ve Madame Curie.
Le Dr Lister et Louis Pasteur. Et Madame Curie.
Senato toplantısı sırasında mı?
Dans la curie du Sénat?
- Evet? Joliot Curie burada.
- M. Joliot-Curie.
Joliot Curie.
Joliot-Curie. - Bayet.
Madam Curie öldü, başka kim var?
Mme Curie est morte. Qui reste-t-il?
Louis Pasteur ve Madame Curie'nin kullandığından, doğru değil mi?
Louis Pasteur et Madame Curie s'en servaient.
Madam Curie'ye de kadın dersiniz siz!
Et Marie Curie aussi?
Yok ondan değil.Sadece Curie`nin metoduyla yapmak lazım.
- Tu ne sais pas? - Si, pas de problème. Tu connais la loi de Curie?
Kanser Araştırmaları Enstitüsü.
Curie. Pour ses radiations.
Madam Curie benzeri yarışmasına bir kişi katılmıştı o oğlan da diskalifiye edildi.
On a eu qu'un travelo au concours de sosie pour Marie Curie.
Herşeyi Şu Curie denilen herif başlattı.
J'ai tiré sur votre chien.
Sence Madam Curie böyle kıyaslamalar yapar mıydı gerçekten?
Madame Curie encouragerait-elle de telles comparaisons?
- Marie ve Pierre Curie gibi olacaksınız.
Exactement comme Marie et Pierre Curie.
Curie`ler!
Les Curie!
Ben Madam Curie'yim.
Je suis Madame Curie.
Madam Curie ne yapmıştı?
Et qu'est-ce qu'elle fait, Madame Curie?
Bilgisayar, Curie mekiğindeki kişisel günlüklere eriş.
Ordinateur, accède aux journaux personnels de la navette Curie.
Bilgisayar, Curie mekiğindeki kişisel günlüklere eriş.
Ordinateur, accède aux journaux de la navette Curie.
O yıldız tarihi için Curie mekiğinde günlük girdisi yoktur.
Aucun journal enregistré depuis la navette Curie à cette date.
Bize mekiğiniz Curie'yi göndermeniz lazım.
Il nous faut votre navette Curie.
Sokrates, Da Vinci, Lort Byron, Vulkanlı T'Pau, Madam Curie... ve düzinelercesi.
Socrate, Léonard de Vinci, Lord Byron, T'Pau de Vulcain, Mme Curie.
Muhteşem Catherine, Madam Curie, Marilyn Monroe.
Madame Curie, marilyn Monroe.
Evet, biliyorum, hepimiz sana bu yaptığın Madam Curie'likten ötürü minnettarız.
Oui, je sais et nous te sommes tous très reconnaissants d'avoir jouer les Marie Curie.
- Madame Curie, bir bilimadamı.
- Marie Curie, une grande scientifique.
Madam Curry, Johnns Solk Norman Spencer.
Madame Curie, Jonas Salk... Norman Spencer.
Tollan idare konseyi sizin ve ekibinizin Triad'da bulunmanızı talep etti. ( ÇN : triad : üçlü grup )
la curie des tollans demande la présence de votre équipe à un tribunat.
"Tamam, Larry Gerçek şu ki Madame Curie rolünde oynayıp radyumu keşfettikten sonra düşündüm ki şu büyük lastik botları giyip. alevlerle savaşmak hoş olur."
Voilà, Larry. En vérité... aprés avoir joué madame Curie et découvert le radium, j'ai trouvé ça rigolo de chausser de grandes bottes en caoutchouc, d'embrasser ma nana et de combattre du feu.
- Madam Curie'nin Jennifer Lopez gibi giyinen biri olduğunu hiç sanmıyorum.
Je doute fort que Mme Curie ait été du genre à s'habiller comme Jennifer Lopez. - Tu veux être chercheur?
Tollan meclisi Omoc'a saygı olarak bir günlük yas nedeniyle çalışmalarına ara verdi.
La curie tollane observe un jour de deuil par respect pour Omoc.
Belki de meclise teknoloji paylaşımı isteği konusunda öneride bulunacak gibi görünüyor.
La curie accepterait-elle de partager ses technologies?
Ben mecliste değilim.
Je ne fais pas partie de la curie.
Daha önce belirttiğim gibi, meclis bu sabah toplandı, ve görüşülen konu, teknolojimizi Dünya ile paylaşma politikamızdı.
La curie s'est réunie ce matin, comme prévu, pour discuter de notre politique de partage de notre technologie.
Geçmişte, meclisteki yaygın olan görüşe göre böyle bir anlaşma yapılması olanaksızdı.
Avant, les convictions de la curie qui prévalaient rendaient un tel échange impossible.
Bazı meclis üyelerinin bizim dışa kapalılık yöntemlerimiz konusundaki görüşleri değişmeye başladı.
Certains membres de la curie ont changé d'avis sur notre isolationnisme.
- Meclis asla bunu onaylamaz.
La curie n'aurait jamais accepté.
Evet, bu mecliste tartışılmıştı.
En effet, la curie en a discuté.
Lütfen bana isteğinizi meclise anlatmak için biraz zaman verin.
Je dois consulter la curie.
Meclis Omoc ile silahların verilmesi konusunda karşıt fikirdeydi, ancak gerçekten bunu yapabilmek için onu öldürdüklerine inanıyor musunuz?
La curie est en désaccord avec Omoc qui s'opposait à ce partage mais vous pensez vraiment qu'ils le tueraient pour si peu?
Tüm meclis görüşme kayıtları halka açıktır.
Les réunions de la curie sont rendues publiques.
- Tollan meclis kayıtları.
- Les dossiers de la curie.
Omoc'un meclis ile farklı düşündüğü konuda birşeyler bulmak istiyoruz.
On cherche des différends entre Omoc et la curie.
- Ne? Bu kayda göre, meclis toplantısı öğleden sonra bitmiş.
D'après ces archives, la curie a ajourné la réunion en fin d'après-midi.
Eğer meclis cinayetten sorumluysa, kayıtlardan iki saatlik süreyi pekala silmiş olabilir.
Si la curie peut tuer, ils peuvent trafiquer un procès-verbal.
Eğer meclis bu konuyu örtbas etmek istediyse, Omoc'un protestosunu neden kayıtlarda bıraktılar?
Si la curie voulait étouffer cette affaire, pourquoi laisser la plainte d'Omoc?
Meclisin dışına uzanan dev boyutlu bir komplo ekibi kurmadan bu kayıtları yok etmek imkansızdır.
Impossible de la gommer sans parler de conspiration colossale, bien au-delà de la curie.
Bana anlattıklarına göre, mecliste biz her ne istersek isteyelim, verilmesini sağlayan bir komplo ekibi var.
D'après vos dires, on dirait qu'il y a une conspiration au sein de la curie dont le but est de nous donner tout ce qu'on veut.
Curie`nin neyi?
La loi quoi?
Ne metodu?
La loi de Curie?
Dün akşamki planlarım şunlardı : Vardiyam bittiğinde, ailemle yemek yemek... Sonra Maria'yla telefonda yarım saat konuşmak.
Hier soir, j'avais prévu de finir mon boulot, dîner avec mes parents... passer une demi-heure au téléphone avec Maria... me plonger dans mon problème de géométrie... et finir à temps pour regarder la biographie de Mme Curie.