Delhi translate French
621 parallel translation
"Deli Yıldızı Londra Kulesine asla ulaşmayacak." Hah.
"L'Étoile de Delhi n'atteindra jamais la Tour de Londres."
Peki, Deli Yıldızı nedir?
- L'Étoile de Delhi?
Senin görevin Deli Yıldızını korumak.
Et l'Étoile de Delhi?
Bunun Profesör Moriarty ya da Deli Yıldızı ile ne ilgisi var?
Où est le rapport avec Moriarty - ou l'Étoile de Delhi?
Ne de olsa, Deli Yıldızı aciliyeti olan bir sorun değil.
L'Étoile de Delhi n'est pas un problème immédiat.
Deli yıldızı ve Sör Ronald'a verdiğin söz ne olacak?
Et l'Étoile de Delhi? Votre promesse?
Deli Yıldızı.
L'Étoile de Delhi!
Yeni Delhi'den Dr. Patek'in raporunu hatırlıyor musun?
Le Dr Patek de New Delhi suggère autre chose.
Reynolds'un, Delhi'deki Amerikan hastanesinde daha ayrıntılı bir muayene olması benim tavsiyemdir.
Docteur? Je recommande de le faire admettre dans un hôpital américain à Delhi pour qu'il soit suivi.
Bu kelimeler 2,000 yıl önce Delhi'de bir tapınağa kazınmış.
Il y a 2000 ans, ces mots furent gravés sur le temple de Delphes.
Delhi deki adamımız yarın öğlen altının iki puan artacağını söyledi.
Notre homme à Delhi nous informe que l'or va monter de deux points.
YENİ DELHİ, HİNDİSTAN 30 OCAK 1948
INDE 30 JANVIER 1948
Kardeşlerim... Hindistan... 700.000 köyden oluşuyor... Delhi ve Bombay'daki birkaç yüz avukattan değil.
Mes frères... l'Inde... est composée de 700 000 villages... pas de centaines d'avocats de Delhi... et de Bombay.
Delhi ve Bombay'daki çoğu gazetede yayınlatabilirim.
On peut avoir des articles dans les journaux de Delhi et de Bombay.
Sadece Delhi ve Bombay'da mı?
Ça ne touche que Delhi et Bombay?
Delhi'den ve Londra'dan görünecek bir ateş yakalım.
visible d'ici à Delhi... et à Londres.
Kongre liderleri Delhi sokaklarında satıyor.
Des dirigeants du Congrès en vendent à Delhi.
Bombay ve Delhi'dekiler huzuru sağlayamaz.
la paix n'est plus assurée.
Görevli Kamal'i Heathrow'a kadar izledi. Delhi'ye giden uçağa bindi.
Notre homme l'a suivi à Heathrow où il s'est envolé pour Delhi.
Bizi Delhi'ye götürecek bir rehber verebilir misiniz?
Pouvons-nous avoir un guide jusqu'à Delhi?
Delhi'ye giderken, Pankot'ta duracaksınız.
Sur le chemin de Delhi, vous ferez halte à Pankot.
Delhi'ye böyle giremem.
Je ne vais pas à Delhi comme ça!
Delhi'ye gitmiyoruz, Pankot Sarayı'na gidiyoruz.
On ne va pas à Delhi, poupée. Mais à Pankot.
Kaybolmadık, Delhi'ye gidiyoruz.
Perdus? Non. Nous allons à Delhi.
Delhi'ye uzun bir yol var.
Delhi est encore loin.
Affedersiniz. Bir rehbere ihtiyacım var.
J'ai besoin d'un guide pour Delhi.
Delhi'ye gidecektik ama ertelemişler.
Ils avaient même retardé leur départ pour Delhi pour nous.
Avrupa'da, Londra'da, Yeni Delhi'de, Moskova'da...
En Europe, à Londres, à New Delhi, à Moscou, à Pêkln...
Yeni Delhi'den almıştım.
Je l'ai acheté à New Delhi.
Bir haftaya, Delhi'ye.
Dans une semaine. Pour Delhi.
Böyle kumaşı Delhi'de ya da Bombay'de bile bulamazsın.
C'est difficile de trouver ça même à Delhi ou à Bombay
O zaman filmleri Delhi'ye paketleyebiliriz Ve oradan da Kalküta'ya.
Nous pourrions envoyer le film à Delhi et par là le réexpedier à Calcutta.
Pentagon yetkililerinin yaptığı uyarılara göre Hindistan, İngiltere ve Almanya'nın başkentleri üzerinde, 10-15 şehir boyutunda gemiler görülmüş.
Le Pentagone annonce l'arrivée d'autres vaisseaux au-dessus de New Delhi, de Londres et de Berlin, ce qui fait entre 10 et 15 vaisseaux spatiaux de la taille d'une ville.
Paris, Londra, New York, Moskova, Yeni Delhi.
Paris, Londres, New York, Moscou, New Delhi.
Ne lezzetli bir akşam yemeği. Mumbai ve Delhi den geri dönerdim.
J'avais l'habitude de la cuisine de Delhi et Mumbai.
Hayır! Delhi ya da Mumbai'ye ben kız göndermem Amerika'ya gitmeye razı olacakmıyım?
Une fille que je n'envoie pas à Delhi ou Mumbai n'ira pas aux Etats-Unis!
Bu yüzden Delhi'ye 3 bilet ayırttım.
Alors, j'ai réservé 3 billets à Delhi.
- Rajiv hala Delhi'de.
Rajiv est toujours à Delhi.
- Kim? Delhi'deki sevgili prensiniz.
Ton cher prince de Delhi.
Arkadaşım onları Delhi'ye, bir uçağa binerken gördü.
Mon ami les a vu monter à bord d'un avion pour Delhi.
Bundan dolayı sana haber veremedim.
Vous étiez à Delhi alors Ne pouvait pas vous informer
Hidra ve Delhi ağır hasar aldı ve çekiliyorlar.
L'Hydra et le Delphi sont hors service et se retirent.
Delhi'de oynarken hentbol maçının uzatmasında nefes nefese kaldığında geçen gece yatağında oturduğunda, ve bu sabah ofiste tepen attığında, gırtlağının arkasında kanın beynine gitmesini engelleyen kulaklarında sürekli çınlayan soru.
Quand tu haletais en jouant au hand-ball, quand tu allais prendre l'avion... Cette nuit, et ce matin à ton bureau. La question qui te reste dans la gorge, qui te fait affluer le sang à la tête, qui résonne dans tes oreilles quand tu te la poses.
Başbakan Nehru'nun bugün erken saatlerde, Yeni Delhi'de yaptığı konuşmayı sunacağız. Hindistan'ın bağımsızlığına vesile olsun.
jouons maintenant pour vous le premier ministre N jourd'hui plus tôt donné par parole à la Nouvelle De à l'occasion propice de l'indépendance de l'Inde.
Şu Delhi Geçidi.
C'est le passage de Delhi.
Ailemi Delhi'ye gönderdim yakında onlara katılacağım.
j'ai envoyé ma famille à Delhi, et bientôt je les joindrai.
Sadece Delhi'yi Hindistan olarak düşünme.
Non. Pour vous, l'Inde, c'est Delhi.
Delhi'de banka var güzel yerler var.
Delhi ne se soucie que des états à potentiel électoral.
Bu civardaki bütün müzik evlerine bak.
Vérifiez chaque magasin de musique de Delhi.
O zamandan beri her ağaç gördüğünde çığlık atmaya başlıyor.
C'est qu'on n'en trouve pas à Delhi.
Delhi'de oturup radyoda şarkı çaldın.
Toi, tu es à Delhi en train de passer des belles chansons à la radio.