Derlerdi translate French
697 parallel translation
Tanıdığım gençlerin hepsi, bana taş kalpli derlerdi.
Tous les garçons que j'ai connus Disaient que j'étais de pierre
Şansları olsa benimle birlikte yatağa gelmeye bile evet derlerdi.
Ces hommes me suivraient au lit si je le leur demandais.
Güven istemiyorlar. Konuşabilseler şöyle derlerdi :
S'ils étaient là, ils diraient :
Ben gençken şöyle derlerdi ; insan yalnızca meyveli ağacı taşlar.
Quand j'étais jeune, on disait que les gens jetaient des pierres aux arbres chargés de fruits.
Kïzlar bana "Antiseptik Çocuk" derlerdi.
Les filles m'appelaient "Monsieur lodoforme".
- Genelde, "Kokusmus" derlerdi.
- En général, c'était "le puant".
Ona Yıldırım derlerdi ve taktiği şuydu :
Rapide comme l'éclair! Sa tactique était :
Tramvaydaki insanlar bana "yavru" derlerdi.
Les gens m'appelaient "Gamin".
Mahkûmlar ona Dede derlerdi.
Un ancien forçat que nous appelions Grand-Père.
Göğsüne çöktükten hemen sonra, Hoşgeldin derlerdi yeni konuklarına
Sans que les bougres ne puissent dire ouf L'heure était venue pour le grand plouf
Onlara "karım" dediğimde, "Kimsenin böyle karısı yok." derlerdi. "Telefon numarası ne?"
Quand je répondais que c'était ma femme, ils refusaient de me croire et réclamaient ton numéro.
Bir çiftlik olsaydım, bana "Uçsuz Bucaksız" derlerdi.
Je suis fataliste : Je me laisse mener par le destin.
Çocukken, Arthur'a Lapa Kafa derlerdi.
Et quand on était petits, le surnom d'Arthur était Tête de gruau.
Grant'in emrinde görev yapan bir General vardı. Hristiyan General derlerdi.
On m'a parlé d'un Général Chrétien.
Gerçi Milanolu kadınlar da "Sulu Göz" derlerdi.
"Yeux de rosée"!
Rose Mill derlerdi ona.
On l'appelait le moulin Rose
Bilirsin bana, Buckman İlçesinin Yıldızı, derlerdi.
Vous savez, on m'appelait le roi du comté de Buckman.
Odanda geceyi geçirdiğimi bilseler ne derlerdi?
Que diraient-ils s'ils savaient que j'ai dormi dans votre chambre?
Büyükbabası, ruhu yukarıda, ona "Sorrento Boğa" sı derlerdi.
Son grand-père, paix à son âme, était surnommé le taureau de Sorrento.
Hayır, çahut derlerdi.
Non, le "Chahut"!
Oregon'da sana inatçı kız derlerdi.
En Oregon, on dirait : "Elle sait ce qu'elle veut"!
Bizi duysalardı ne derlerdi?
Que diraient-ils s'ils nous entendaient?
Çünkü orada, "meseleyi yokuşa sürüyorsun" derlerdi.
Là-bas, on dirait que vous vous y prenez mal.
Bu isim sizi rahatsız ettiyse, eskiden bana "Dude" derlerdi.
Mais on m'appelle Dude aussi.
Sebastian ile Violet derlerdi. Violet ile Sebastian Lido'da kalıyor.
On disait " Violette et Sébastien... séjournent au Lido...
İnsanlar "Günahlarımızın üzerine sonsuz sayıda semavi gözyaşları dökülüyor" derlerdi.
On prétendait que ce fut une outre de larmes divines versées sur nos péchés.
Sakal bırakmış. Şal takmaya başlamış. Ne derlerdi, biliyor musun?
Il s'était tellement confondu avec son personnage... qu'on disait de lui :
Bana Markie derlerdi. Yıllardır aklımda yoktu. Bana öyle derlerdi, değil mi?
Il faut qu'elle m'explique son truc pour boire une tasse sans la vider.
Yetimhanedeki rahibeler derlerdi ki :
A l'orphelinat, les sœurs disaient :
Fransa'ya kilisenin büyük kızı derlerdi, hatırlıyor musun?
Vous vous souvenez quand la France était "la fille préférée de l'Eglise"?
Tom, eskiden Alcatraz'a ne derlerdi, bilir misin? - Ne?
Tom, vous savez comment on appelait Alcatraz autrefois?
Vahşi At Homer Bannon derlerdi ona.
"Homer Bannon l'indomptable", comme on l'appelait.
- "Domuzcuk" derlerdi bana.
- On m'appelait "Piggy".
Büyükler olsa ne derlerdi bizim için?
Que diraient les adultes?
Buraya Yeşil Bölge derlerdi.
Ils appelaient ça la zone verte.
Orduda bana "Dayakçı Barrett" derlerdi, efendim.
Au régiment, on m'appelait "Le Coureur"
Köylüler ona, yani sana, kafir Katerina ve hatta cadı Katerina derlerdi!
On vous nommait "Catherina l'hérétique", la sorcière.
"Zavallı küçük kız!" derlerdi.
"Pauvre petite", ils disaient. "Que lui est-il arrivé?"
Bill ve Martha bunu duysalardi ne derlerdi?
Que diraient Bill et Martha?
- Böyle davransaydı derlerdi.
- Il l'aurait été s'il avait fait ça.
Biliyorum, bunun yasal bir yanı yok. Ama anaokulunda bile bana Bloom derlerdi.
Légalement, cela ne compte guère, mais, même à la maternelle, on m'appelait Bloom.
Ona "Kare As" derlerdi.
Maintenant, il se fait appeler... Quatre as.
Bunlara transistör üniteleri derlerdi.
Ils appelaient ça des transistors.
Komiser, Harlem ayaklanmasında bana Tom Amca derlerdi. Anlayışlı davranıp huzuru sağlamaya çabaladığım için hem de.
Commissaire, lors des émeutes d'Harlem, on m'a surnommé Oncle Tom pour avoir utiliser mon influence afin de rétablir la paix.
Bana Ürkütücü Adam, Kanlı Dünya'nın Kralı derlerdi.
On m'appelait M. Le Croque-Mitaine, roi de l'hémoglobine.
İnsanlar uçabilseydi kanatları olurdu derlerdi.
On disait que si l'homme pouvait voler, il aurait des ailes.
"Bölgedeki Otlakçı". Birisine böyle deseydim yine içtin mi derlerdi.
Pas racontable, on me prendrait pour un ivrogne.
"Dr Lester, görev başında radyasyon zehirlenmesinden öldü." derlerdi.
Le Dr Lester serait simplement morte dans l'exercice de ses fonctions.
Bana Gazozcu Çocuk derlerdi.
Ils m'ont appelé Le gamin à la limonade,
Bu görüntüde renkli filtreler kullanılırdı, yeni bir gezegende, yeni bir bölüme başlarken, elektrikçi, ışık şefi ve ışıkçılar, ofisime gelir, "Renk için hazırız." derlerdi.
Et malgré tout, il parvient à garder la tête froide. Pour être honnête, on peut facilement perdre la tête. Je fais ce métier car j'aime les gens.
Ona "koca kafa" derlerdi.
On l'appelait Smerdikoff.