Derse translate French
2,824 parallel translation
Resmi bir harekata dahil olduğunuzda üstleriniz, görev sona erdi, derse görev bitmiştir.
Quand on mène une opération officielle, la mission est finie quand le boss le dit.
Niye bir sonraki derse sen girmiyorsun?
Pourquoi tu ne fais pas le prochain cours?
- Sana oyna derse, oynar mısın?
Si elle donne son accord, tu joues? Je viendrai.
Gelecek derse kadar babalarınızın mesleğini araştırın.
Avant le cours prochain, renseignez-vous sur la profession de vos pères
Ya "Hadi dışarı gidip eğlenelim, bir kaç kadın bulup, kanlarını kurutalım" derse nasıl kontrol altında tutabilirim.
Comment je ferai s'il est tout le temps "Ah, allons faire un tour, trouver des nanas et les boire jusqu'à la dernière goutte"?
Derse katılmak istemiyorsanız gelmeyin.
Si vous n'avez pas envie d'être ici, ne venez pas.
- Günaydın. Derse başlamadan önce bugün sizinle beraber geçireceğim, son günüm olduğunu söylemek istiyorum.
Avant de faire l'appel, je voudrais vous dire que... c'est mon dernier jour ici.
Derse girmeden üstünü değiştirecek misin?
Tu te changes avant de retourner en cours ou...
Kim ne derse desin.
Je me fiche de ce que les autres peuvent en penser.
"Hiç odam yok," derse, hemen uzaklaşın.
Si elle te dit qu'il n'en reste plus, tu t'en vas sans attendre. Compris?
Annen ne derse...
Quoi que dise ta mère...
Bana teyze falan derse, onu döverim.
Si jamais elle m'appelle "tatie", je lui en colle une.
Mektubunu, başkalarının gizlice kopyalanacığını bilen biri ne derse, onu demiş.
Ce qu'on dit quand le courrier est surveillé.
Bir sonraki derse geç kalmak istemiyorum.
Je veux pas être en retard au prochain cours.
" Aristotle ne derse desin, hiçbir şey tütünün yerini tutamaz.
" Quoi que puisse dire Aristote, il n'est rien d'égal au tabac.
- " Aristotle ne derse desin hiçbir şey tütünün yerini tutamaz.
"Quoi que puisse dire Aristote, il n'est rien d'égal au tabac."
Biz politikacılar ne derse onu yaparız.
- On fait ce que les politiciens nous disent.
Kim ne derse desin, umurumda değildi. Çünkü, sen hala bana inanıyordun.
que peu importe ce que disaient les autres, tu me croyais.
Pekala, sakin ol ve ne derse yerine getirmeye çalışın.
Restez calme et gagnez du temps.
Pekala.. derse başlıyorum susun
Je vais gagner 10 euros, et je te botterais le cul, si tu la ferme pas.
Evet.. derse girince oluyor Gerçekten olabiliyor
Une fois qu'elle aura pris le rythme des cours, elle aura plus de temps pour le reste.
Derse girdin mi?
T'es inscrite au cours de Gretzky?
Sanırım derse girmem gerek
Je dois aller en cours. Si tu veux bien m'excuser.
Şey ne yani, aşırı rahatsız lenslerimiz ne zaman "atla" derse atlayacak mıyız?
Les AMIS l'indiquent? On va se jeter par terre à chaque fois qu'il le dit?
Gelecek dönem vereceğim iki derse hazırlanmaya başlamam lazım, biri "Ulusal Arşivlerin sorumlusu olarak Wergeland'ın imtiyazları."
J'ai deux conférences à préparer et j'ai même pas commencé. L'une est sur Wergeland en tant que directeur des archives nationales. - "Dieu préserve le patrimoine".
Eğer merkez bankası bana yetenek için rekabet parası ödeyemezsin derse bu ülkenin gördüğü en büyük beyin göçünü başlatırsın.
Si la Fed me dit que je ne peux pas offrir une rémunération compétitive, le pays va connaître la plus grande fuite des cerveaux jamais vue.
Hayır derse boşver, kafana takma.
Si elle dit non, tant pis.
Ama evet derse, bunun için savaş.
Mais si elle dit oui, faut sortir le grand jeu.
Derse gitmem gerekiyor.
J'ai cours.
- Evet efendim. Bu siyahîlerin bir derse ihtiyaçları var ve biz de bu dersi bu kutsal alanda bunu söylemeye cüret ediyorum ama demir yumrukla vereceğiz.
Ces nègres ont besoin d'une leçon et nous allons la leur donner avec, et oserai-je le dire en ces lieux saints, une poigne de fer?
Ne derse desin onu bırakmadım.
Peu importe ce qu'elle disait, je voulais à tout prix savoir.
Jamie senin büyük bir kalbin var. Bu Danny ne derse desin kötü bir şey değil.
Tu sais, Jamie, tu as un grand cœur, et ce ne sera jamais mauvais, quoi que dise Danny.
İşte başlıyoruz. Ne derse desin.
Au téléphone, tu nous as dit qu'on te reconnaîtrait à l'aéroport grâce à ta balafre sur le côté de ton visage...
Yeter artık! Pantolonlarınla gireceksin derse!
Tu assisteras au cours en slip!
# Eller ne derse desin #
"Quoi qu'en disent les autres"
Kim ne derse desin onunla ilgili anılarımızı asla alıp götüremezler.
Tu sais, peu importe ce qu'ils disent ils ne nous enlèveront jamais nos souvenirs.
Bak, bir kaç saat sonra orada olacağım ve uslu bir kız olmanı ve Bayan Lisbon ne derse yapmanı ayrıca kardeşinle ilgilenmeni istiyorum, tamam mı?
Je reviens dans quelques heures. Alors sois sage, écoute ce que Mlle Lisbon dit, et surveille ton frère.
Ama Robb Kıştepesi'nin lordu bu da demek oluyor ki ; o ne derse yapmakla yükümlüyüm. Sen de ben ne dersem.
Mais Robb est le Seigneur de Winterfell, je lui obéis, et tu vas m'obéir.
Asla yanmayacak, Thorne ne derse desin.
Plus jamais, quoi que dise Thorne.
Ve eşiniz de derse katılıyor değil mi?
Et votre femme signe aussi?
Çıkarılacak derse gelirsek, bu kadınlar için çok eski bir soru :
Et comme pour les leçons apprises, c'est une question vieille comme le monde pour une femme :
Yoksa başka bir derse mi ihtiyacın var?
Ou avez-vous besoin d'un autre leçon?
Bay Murray ne derse desin adamın sahte olduğu ortada.
M. Murray a dû vous dire que cet homme est un menteur.
Bir bayan dur derse, dur.
Quand la dame dit "stop", arrêtez-vous.
Sadece arayıp, en azından mesaj bırakıp bugün derse geldiğin için teşekkür etmek istedim.
Je voulais t'appeler et... au moins laisser un message pour te remercier d'être venue au cours.
Biraz yumurta içtikten sonra, derse başlayacağız.
Je dois m'enfiler un horrible jus, Et ensuite nous pourrons commencer.
Ama gelme ihtimaline karşın işte, George Lucas ararsa ve bir Star Wars daha çekiyoruz derse diye. Gitmek için hazır olmam gerekiyordu.
Si George Lucas m'avait dit qu'on allait faire un Star Wars, je devais être prêt à décoller.
Son zamanlarda derse gelmiyorsun?
Tu ne viens plus en cours.
Komiser ne derse yapar mısın?
T'es le toutou du lieutenant?
Sizin için de konuşuyorum elbet, ama yapımcı arayıp "Warwick Davis'i istiyorum." derse, gidip "Hayır, onu istemiyorsun, sen hayatında duymadığın birini istiyorsun." diyemem ya.
Je peux pas lui répondre, "non, tu ne me veux pas moi, tu veux un inconnu,".
Derse gelmemiş.
Il est absent.