Desiree translate French
390 parallel translation
Desiree Armfeldt'in adı geçince ne yaptı?
Le nom lui a dit quelque chose?
Desiree Armfeldt'in onun sevgilisi olduğu doğru mu?
Est-ce vrai que Désirée Armfelt a été sa Maîtresse?
Desiree... Seni ne kadar da özledim.
Désirée... ce que tu m'as manqué!
- İlk adı Desiree değil mi?
- Désirée, pas vrai?
- Olamaz... Seni Desiree'ye getiren, asil duygulardı.
Non, tu consultais toujours pour des organes plus nobles.
Bana yardım etmelisin, Desiree. Eski dostluğumuzun hatırına.
Il faut m'aider... pense à notre vieille amitié!
- Bayan Desiree öğreniyor demek. Daha farkına varmadan bir bakarsınız kırışıklar oluşmuş suratınızda.
Vous n'êtes plus très jeune et les fleurs se fanent vite par ce temps-ci.
"Bir tanem Desiree, bunca yıldır aşkımız için her şeyi feda ederek uğraştın didindin durdun."
"Ma bien-aimée, seule et courageuse, " sacrifiant tout à ce gage de notre amour! "
Bayan Desiree en iyi dileklerini iletti ve üzülmemenizi söyedi.
Désirée vous dit de ne pas vous frapper.
Desiree güçlü ve bağımsızdır.
Désirée est forte et indépendante.
- O Desiree Armfeldt'in annesi değil mi?
- La mère de désirée?
Aktris Desiree değil mi?
C'est désirée, la grande actrice?
Dön, Desiree, ve pantolonumu ver bana!
Tourne-toi! Mes pantalons!
Hepiniz gülünçsünüz, sen, Desiree, herkes. - İnançsız ve ateşli.
Comme désirée et toutes les autres femmes, tu es ridicule, infidèle et légère.
Bravo, Desiree!
Bravo, Desire!
- Desiree.
- Desire.
Seni istedim... Seni almaya çalıştım...
Je vous ai désirée, j'ai tenté de vous prendre.
Onu hep istemiştin.
Vous l'avez toujours désirée.
- Bu bizim için büyük üzüntü kaynağı... ama çevremizdeki dağlar radyo dalgalarını almamızı engelliyor.
- On l'a toujours désirée, mais les montagnes qui nous entourent rendent impossible la réception.
Tina istenmediğini biliyor muydu?
Sait-elle qu'elle n'était pas désirée?
Karısı, Tina'yı kıskanıyor. Doğurmak istememişti.
Mais elle jalouse Tina, qu'elle n'a pas désirée.
Onu arzuladım, ve hâlâ bazı gecelerde yatakta bir o yana bir bu yana dönerken onu arzuluyorum.
Je l'ai désirée. Je la désire encore certaines nuits, quand je me retourne dans mon lit.
- Arzulu? Güzel?
- Vous sentez-vous désirée, belle?
Bir kadında istediği her şey bende var.
Je suis la femme qu'il a toujours désirée.
Titreyerek kendimi kollarına atmak istiyorum.
Comme je t'ai désirée lorsque toute frémissante tu t'es jetée contre moi!
Bayan "Dayanılmaz" Hammond.
Mlle "Désirée" Hammond!
Her zaman istediğim bir şey var ama kimse tahmin edemez.
Une chose que tu as toujours désirée mais dont tu n'as jamais parlé.
Bayan Armfeldt oynuyor.
C'est Mlle Désirée Armfelt qui joue.
Bayan Armfeldt...
Désirée Armfelt?
- Evet, öyle.
- Oui, Désirée Armfelt.
Her zaman dediğim gibi : "Beni endişelendiriyorsun."
Je l'ai toujours dit, Désirée, tu me donnes bien des soucis.
"Kendimi gösterebildiğim tek insansın tüm kirli çamaşırlarımı, her şeyimi..."
"Désirée, tu es le seul ami " à qui j'ose montrer mon effarante nudité. "
Beni mi istediniz, efendim?
Ma présence est désirée, ô Khan?
Fakat sen benden hayatım boyunca istediklerimden vaz geçmemi istiyorsun.
Vous. Vous me demandez de renoncer à une chose que j'ai désirée... toute ma vie, depuis l'enfance, et je ne peux pas faire ça!
- Burada istenmiyorsun.
- Votre présence n'était pas désirée!
Seni tüm bu yıllar boyunca sevdim.
Peut-être t'ai-je désirée pendant toutes ces années.
Kolların sıcak. - Seni bu geceki kadar hiç istememiştim.
Je ne t'ai jamais autant désirée que ce soir.
Yapmayı hiç istemediğim bir iş için daha kaç hafta, kaç ay harcayacağım?
Combien de semaines en plus? Combien de mois? Pour une commande que je n'ai jamais désirée.
Nihayet arzuyu hissettim.
Je me suis sentie enfin désirée.
- Evet, günaydın Lovey.
Bonjour, Désirée.
Buna inanırım.
Désirée va vous habiller.
Ama o çok özlediğin yeniden düzenlenmiş Fransa'ya nasıl ayak uyduracaksın?
Mais comment ferez-vous dans cette nouvelle France tant désirée?
Bir kadından bile güzel.
Superbe... je l'ai désirée plus qu'une femme!
50 yaşını geçmiş bir adam bana göz koymuştu.
Oui, d'être désirée par un homme si vieux.
Kelime, Victor'un ağzından o istediği şeyi almadan önce çıkmış olsaydı, iletişim sağlanmış olacaktı. Ardından hızlı bir gelişim sağlanılabilirdi.
Si le mot était sorti de sa bouche avant la concession de la chose désirée, le véritable usage de la parole était saisi, une communication s'établissait entre nous, et des rapides progrès auraient découlé.
Beni ara sıra arzulanan biri gibi hissettiren bir kişi.
Quelqu'un qui me fait sentir désirée.
Ama hep böyle konuşmak istemiştim.
Mais je t'ai toujours désirée.
Hem senin burada olman hiç hoş değil.
et votre présence ici n'est pas désirée.
Sana asılması hep hoşuna gitti.
Il m'a toujours désirée.
Bana hasret duymuyor muydun?
Est-ce que tu ne m'as pas désirée?
Oğlumun sizi "öyle" istemesi sizi alçaltmıyor mu? Yoksaa sadece oğlumu mu alçaltıyor sizce?
Vous sentez-vous dégradée d'être désirée ainsi, ou cela le dégrade-t-il, lui?