English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ D ] / Dessous

Dessous translate French

7,710 parallel translation
Bir... Duvar kâğıdında bir yırtık var ve altında da ufak bir kız resmi var.
Il y a... une déchirure dans le papier peint et... dessous, un dessin d'une petite fille.
Hayatta olduklarını düşünelim. Aşağıda 33 kişi bulunuyor.
En supposant qu'ils sont en vie, il y a 33 hommes là-dessous.
Altımızda.
C'est en-dessous de nous.
Boru alt tarafa geçti.
Le forage est en dessous de nous.
16 gündür aşağıdalar.
Ils sont là-dessous depuis 16 jours.
Aileler haftada bir kez olmak kaydıyla sevdikleriyle yaklaşık 8 dakika görüntülü konuşma fırsatını yakaladı.
Les familles ont désormais l'occasion de faire ce qu'ils font chaque semaine. Ils ont une conversation avec leurs proches piégés là-dessous pendant environ 8 minutes.
Gördüğümüz her şey, fiziksel şeyler mesela sadece ada ve bunun altında, bunu taşıyan coşkulu akıntı.
Tout ce qu'on voit, les choses physiques, c'est comme des îles. Et en dessous, le large courant transporte le tout.
Ve gemiye ancak altına girerek girebiliriz.
Seul moyen : se mettre en dessous.
Altındayız Qbert. Şimdi ne yapacağız?
Bon, on est dessous, Q * bert.
- Zoso, ne yapıyorsun burada?
ZoZo, que fais-tu là-dessous?
Saklandığım için buradayım.
Et je suis là-dessous parce que je me cache.
İçinde ne var?
Y a quoi là-dessous?
O kartın altında işleyebileceğin diğer bir numara olduğunu biliyorum.
Je sais qu'il y a une autre figure là-dessous.
O gece sıcaklık sıfırın epeyce altındaydı.
Il faisait bien en dessous de zéro, cette nuit-là.
Onun altında Madison'ı gördüm.
En dessous, j'ai vu Madison.
Lütfen altımda yumuşak bir şey olduğunu söyleyin.
Y a un truc mou, en dessous?
Seninle koltukaltlarımı sabunlayacağım.
Je vais me frotter les dessous de bras avec toi.
- Elbise haricinde tamamen çıplak olduğunu keşfetmekten memnuniyet duyarım.
- Alors, je serais heureux de découvrir -... Que vous êtes nue dessous.
Yer değişikliği yüzünden her yer darmadağınık.
Tout est sens dessus dessous, avec tous ces changements.
Hem tavan hem taban. - Elektrik hattı?
- 3,5 m de béton au dessus et en dessous.
İyi misiniz, bayım?
Tout va bien là-dessous?
Kuzey kanadının altında parçacık yayan bir yer var.
Il y a une onde de particules en dessous de la tour nord.
100 metre altında duruyorduk.
On est 100 mètres en dessous.
- Gövdeyi alttan aşırı yükleyebilirim.
Je pourrais... Je pourrais surcharger l'aiguille par en dessous.
Anne, buraya yoğurt mu döktün?
T'as collé du yaourt là-dessous?
Yeni protokol toplantıda benden beklenen rüşvet ve kendi yararına kalması için başka sebep yok.
Le nouveau protocole est le dessous-de-table qu'on attend de moi lors de cette réunion, et ce pour aucune autre raison que de rester en sa bonne faveur.
- Sabah tayımı tımar etmeye çıktım yeni nal gerekiyordu, haraya vardığımda seyisim Buford'ı gördüm yerde ölü yatıyordu, paramparça olmuştu.
Ce matin, je suis allé m'occuper de mon cheval, il avait besoin d'un nouveau fer, et quand je suis arrivé... J'ai vu Buford, le garçon d'étable, il était raide mort, tout sens dessus dessous.
Altımızdaki madenler yüzünden de tahtalar çürüyor ve ev batıyor maalesef.
Et avec les mines en dessous, le bois pourrit et la maison s'affaisse.
Böyle bir aşk seni yakar ve yaralar. İçini dışına çıkarır.
Cet amour vous brûle et vous mutile, et... vous met sens dessus dessous.
Ona bakmayın. Gerçi zaman gösterecek, belki ileride Otel Üstün Kalite'yi de kanatlarımızın altına alırız ve eski dostum Kushal kendini benim hemen altımda çalışırken bulabilir zira bağışlayıcı olmak bunu gerektirir.
Ne le regardez pas, même si dans un avenir proche, nous ferons également l'acquisition du Supreme Quality Hotel, et que mon vieil ami Kushal aura un poste juste au-dessous du mien.
Lou, Stuart ve John Taske geri döndü şimdi. Güney zirvesinin hemen aşağısında.
Lou, Stuart et John Taske viennent de faire demi-tour, juste en dessous du Sommet Sud.
Güney Zirvesi'nin hemen altında kara battım.
dans... dans une petite crevasse en dessous du Sommet Sud.
Güney Zirvesi'nin hemen aşağısında.
Il est juste en dessous du Sommet Sud.
Ya orada nükleer bomba, kimyasal silah filan varsa? Onu istiyor olabilirler mi?
Si ça se trouve, il y a des bombes là-dessous, des armes ou je sais pas quoi.
1 numaralı arşiv. O odada bir dolap var, 974 numaralı dolap.
Y a une salle au niveau inférieur, juste en dessous de vous.
Şey, ofisin dağılmış durumda ama görünüşe göre kaybolan şeyler sadece onun cüzdanı ve saati.
Votre bureau est sens dessus dessous, mais rien ne manque à part sa montre et son argent.
Oradan gir!
C'est en dessous.
Büyülemek için zamanı, zaman gibi görünsen ve gözünde, elinde, dilinde memnuniyet bulundursan zararsız bir çiçek gibi görünüp altında yatan yılan olsan.
Pour tromper le monde, soyez comme le monde. Soyez chaleureux dans le regard, dans le geste, dans la voix. Ayez l'air de la fleur innocente mais soyez le serpent qui se glisse en dessous.
Eşi zor bulunan canavarlar gibi tasvirini bir sancağa altında şu sözlerle resmettirelim.
Nous afficherons ton portrait, comme celui de nos monstres les plus abjects, sur un poteau, et nous écrirons dessous :
Asla ölmeyeceğini söyledi ve altına yazdı.
elle a dit qu elle ne mourrait jamais et l'a ecrit en dessous.
Tulumun altına hiçbir şey giymiyor aslında.
- En plus, il paraît qu'il met rien en dessous.
- Burada kokuyor.
Ça pue là-dessous.
Yatağının altında? Benim evimde mi? Benim yatağımın altında mı?
Au-dessous de ton lit, ou sous ton lit?
Batı Uygarlığındaki en iyi garajcı olmasının yanında Spinoza işteki en iyi sanat kaçakçısıydı ve sanat dünyasının bel altının gözü ve kulağıydı.
En plus d'être le meilleur garagiste du monde occidental... Spinoza était aussi le meilleur des trafiquants d'art. Et il savait tout des dessous du monde de l'art.
Bence, Bronwen Goya üstünde çalışırken başka bir şey daha keşfetti.
Non, Bronwen travaillait sur le Goya... et elle a découvert quelque chose dessous.
Doktor Hoover'ı aramış. Kalbinin tam olarak nerede olduğunu falan sormuş. Doktor da sol göğsünün 5 santimetre aşağısında olduğunu falan söylemiş.
Elle a même appelé... le docteur Hoover pour l'emplacement exact du coeur, et il lui a dit c'était exactement deux pouces au-dessous du mamelon gauche.
Nasıl bir insan bir saatin altında bekleyip birilerinin randevulusunu çalar?
Qui peut attendre en-dessous d'une horloge - pour voler le rencard d'une autre?
Waterloo İstasyonu'ndaki saatin altında duruyordum ve Jack adlı bir adam beni ilk kez bulaşacağı randevulusuyla karıştırdı.
J'attendais en-dessous de l'horloge de la gare de Waterloo, quand un homme qui s'appelle jack m'a prise pour son rencard à l'aveugle et au lieu de lui dire,
Şurayı açsana. Evet, şunları.
Regarde dessous.
Bir aşağıdaki kız.
l'autre en dessous.
Aşağısı 38 derece.
Il fait 38 degrés là-dessous.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]