Devrim translate French
1,676 parallel translation
Şans için. O gün gördüklerimiz bir devrim niteliğindeydi. Bu bir dahinin eseriydi.
American Graffiti était sorti sous une averse de critiques élogieuses... et est devenu le troisième film de l'année en termes de recettes.
Onlar da film endüstrisinde devrim yapacak işlere imza atacak, ayrıca uzun zamandır küçük firmaların gelişmesine engel olan vasatlığı da ortadan kaldıracaktı.
Et on le taquinait sans pitié.
EditDroid ve SoundDroid sistemleri gibi filmciliğe devrim niteliğinde buluşlar getirdiler. Bu sistem sayesinde film yapımcıları ilk defa filmlerin istenen bir anının görüntüsü ya da sesine bir düğmeye basarak ulaşabiliyorlardı.
Selon les rumeurs, il considérait Orson Welles... mais a sans doute pensé qu'Orson serait trop facilement reconnu.
"Tutku" filmi ruhsal bir devrim yaratmıştır, Bunun için Mel Gibson ve bu çocuğa teşekkür borçluyuz.
La Passion a causé une révolution spirituelle et nous devons remercier Mel Gibson et ce ptit garçon
Devrim liderlerinden biriydim.
J'étais un leader de la révolution.
Koloni Müzesi'nin önüne, Devrim Savaşı kitapları ve birkaç ok başlığı satmak için bir satış arabası koymak istedi.
Elle veut mettre un chariot devant le musée colonial pour vendre des livres sur la guerre et "juste quelques pointes de flèches"
Hemen buraya gelmezsen bugünden itibaren ölene kadar her hafta sonu için Dragonfly'da Devrim Kızları toplantısı ayarlarım.
Si tu n'arrives pas tout de suite, je réserve le Dragonfly pour mes réunions du FRA tous les week-ends d'aujourd'hui jusqu'à ma mort!
Devrim olsun ben vurulsam da olur.
Que la révolution arrive, et je serai exécutée Installons le déjeuner avant que ça refroidisse
Ne tür bir devrim bu?
Quelle sorte de révolution est-ce?
Diren, başkaldır, devrim.
Résistance, révolte, réforme.
Zamanında devrim yaratmıştı.
Révolutionnaire pour son époque.
Bu bir devrim olacak.
Ça va déchirer.
BOBOTOKS bir devrim, Christian.
Le BOBOTOX est une révolution, Christian.
Devrim yapacak, yükleme yapma yazılımı geliştirdim. MP3 çalarları, demode yapacak.
J'ai créé un logiciel qui va révolutionner le téléchargement de musique
Sana bunu anlatmamalıydım ama devrim yapacak, yükleme yapma yazılımı geliştirdim. MP3 çalarları, demode yapacak.
Mais j'ai créé un logiciel qui va révolutionner le téléchargement de musique
Evet, sadece bir gece için... devrim gerçek oldu.
Oui, la révolution eut bien lieu. L'espace d'une seule nuit.
Bir zamanlar presipleri olması karşın vaz geçmiş onlardan kucak köpeği olmak için zengin bir devrim kızının.
Il avait des principes par le passé qu'il a abandonnés pour vivre comme un toutou avec une fille riche de la révolution.
- Devrim, adalet
- Révolution, justice
Bu tarihi bir devrim.
- La plus propre des révolutions....
- Evet, devrim.
- Oui, une révolution.
İnanamıyorum. Benim oğlum devrim zorbalığına destek mi veriyor? İnanmaya başlasan iyi olur.
- Je n'arrive pas à croire qu'un de mes fils soit d'accord avec la violence aléatoire d'une révolution?
Senin ihtiyacın olan evrim, devrim değil.
Ce qu'il te faudrait, c'est un peu d'évolution et non une révolution.
Kimse devrim istemiyor ki.
- Personne ne veut une révolution. Non!
Sev ya da sevme, geliyor devrim.
Mais je te jure que ça va se produire.
Devrim yoksa mutluluk da yok.
Il n'y a aucun bonheur possible sans la révolution.
Bizler, devrim idarecileri Küba devrimcileri olarak utanç rejimine son darbeyi vurana kadar elimizden silahı bırakmayacağız.
Ce sont nous, les Directorio Revolucionario, la faction armée de la révolution cubaine qui avons asséné le coup fatal à ce régime honteux qui est enfin arrivé à l'agonie. Peuple cubain, m'entendez-vous?
Devrim ; sosyal, ekonomik ve politik dönüşümü zorunlu kılar.
Ce qui donne lieu à des transformations économiques, sociales et politiques.
Devrim Dulu. Devrimle evli iken şimdi devrim öldüğüne göre o da bu yıl mı olmuştu?
"Une veuve de la révolution", est-ce que c'est censé vouloir dire qu'elle a déjà été mariée à la Révolution, mais que la révolution susmentionnée est décédée et que tout ça serait arrivé cette année?
Devrim geçer gider. İnan bana.
La révolution ne va pas durer, ça, tu peux en être sûr.
Eğer şimdi teslim olursak... devrim daha doğmadan ölür.
Si nous nous rendons maintenant, la rébellion sera mort-née.
Anlaşmalar sayesinde Avrupa'nın İran üzerinden taşımacılık yapmasını sağlayabiliriz. Bu adam sadece ülkesinde değil, tüm bölgede devrim yaratabilir.
Avec les contrats de livraison qu'on peut passer en Europe, le transport par l'Iran, il peut révolutionner son pays, et au-delà, toute la région.
22 yaşına gelmeden alanında iki kez devrim yaptı o.
Il avait tout révolutionné avant 22 ans.
KDH, tüberküloz hastaları için devrim yaratacak bir tedavi geliştiriyor.
- C'est global. KDH développe un traitement révolutionnaire pour les tuberculeux.
Devrim televizyonda yayınlanacak.
La révolution doit être télévisée.
Bugün devrim hakkında pek çok şey duyduk.
On a beaucoup parlé aujourd'hui de révolution.
Devrim sırasında babanla birlikte Tahran'daydım.
J'étais à Téhéran avec votre père pendant la révolution.
Devrim her hareketinizde.
La révolution réside dans vos actes.
Devrim her sözünüz.
La révolution réside dans vos paroles.
Devrim, devrim ya da savaş...
La révolution... la révolution ou la guerre...
Ülkede seksüel devrim denen şey kadınlar için serbest bırakılmadı. Bu, pornografinin populer kültüre yaptığı bir çeşit saldırıydı... Gitgide artan bir şekilde toplum tarafından kabul görüyordu.
Voilà un an, une cour fédérale à Memphis avait déclaré l'acteur Harry Reems coupable d'obscénité pour avoir joué dans le film Gorge profonde.
Doğru sözcükleri bulamadım, çünkü bunlar seksüel değerleri değiştirmek üzere devrim yapacak olan ortaklarımızdı.
Il m'a appelé un jour et m'a demandé si je voulais jouer le rôle de l'entraîneur dans le film Grease.
Devrim olunca kazıkçı falan kalmayacak.
Il n'y aura plus d'escrocs quand la révolution se déclenchera.
Dans edilmeyen bir devrim olacaksa, hiç olmasın daha iyi.
Une révolution sans danse n'est pas digne de ce nom.
Devrim gerçekleşirken köprüler yoktur... Küçük feribotlar ve çamurlu topraklar vardır.
Pendant la révolution, il n'y avait pas de ponts, juste de petits bateaux et des paysages boueux...
Bu çüklerle, devrim olmuş, demokrasi olmuş sizin için ne farkeder..
Comment notre pays peut-il fonctionner avec ces bites!
Bu bir devrim, kokteyl partisi değil.
La révolution n'est pas un diner de gala.
Devrim...
La révolution...
- Çok yaşa devrim.
- Que vive longtemps la révolution!
- Devrim mi?
- La révolution?
Devrim.
La révolution.
" Aurora Bernal de Fellove, başkanlık sarayına yaptığı kahramanca saldırıdan sonra, Humboldt sokağında katliama uğrayan Luis Fellove adlı devrim şehidinin dul karısı.
"Aurora Bernal de Fellove, " la veuve de Luis Fellove, un martyr de la révolution, " qui a été tué lors du massacre