Dinozor translate French
580 parallel translation
Niye sordun, dinozor ailesinden bir şey.
Une sorte de dinosaurien.
Yarın burada olacak. Bir düşünsenize Profesör. Dinozor iskeletini tamamlamak için ihtiyacımız olan son kemik.
Professeur, le seul os qui manquait à notre brontosaure :
O dinozor için verdiğim dört yıllık emek akılına bile gelmeyecek.
Il oubliera mes années de travail sur le brontosaure.
Lütfen, dinozor!
Le brontosaure!
Dinozor ismi Yunanca'da kötü kertenkele anlamına gelen iki kelimeden gelmektedir. Onlar da gerçekten öyleydiler.
Le mot dinosaure, formé de deux mots grecs signifiant "terrible lézard", décrivait fort bien ces bêtes.
Bu dinozor 6 milyon yıl önce dünyada dolaşıyordu. Devam edelim.
Ce dinosaure sillonnait la terre il y a 6 millions d'années.
Öncelikle, aşırı hız. Taksi çalmak, dinozor yıkmak,
Excês de vitesse, vol de taxi, destruction de dinosaure.
Bundan yaklaşık 2 milyon yıl önce uzmanların Dinozor Çağı dediği dönem boyunca bu brontozor ve diğer dinozorlar yeryüzünde dolaştı.
Il y a à peu près 2 millions d'années, ce Brontosaure... et d'autres dinosaures vivaient sur la Terre. Pendant une période que les experts appellent le Jurassique.
Kumun Dinozor Çağı'ndan kalma çökeltilerle uyumlu olduğu kesin.
Il n'y a aucun doute que ce sable correspond aux dépôts retrouvés de la période Jurassique.
Bu bir dinozor mu?
Ca, un dinosaure?
Bir dinozor onu ezmiş.
- Un dinosaure l'a écrasé...
- Dinozor.
- Dinosaures.
Bir dinozor vardı...
Il y avait un dinosaure...
- Uslu dur, dinozor...
- sois sage, un dinosaure...
Cinderella davasında işçiler Bay Tabard'ı "dinozor" diye çağırıyorlar.
Bonjour, c'est Antoine, sur l'affaire Cendrillon. Alors M. Tabard est surnommé "le dinosaure" par son personnel.
Diğer gün Sylvie ondan "bayan dinozor" diye bahsediyordu.
- Mais oui, la patronne. L'autre jour, Sylvie a dit en riant : "Tiens, voilà madame Dinosaure".
Dinozor gibi hissediyorum.
Je suis un vrai dinosaure.
Geminizdeki duotronik elementleri ben tasarladım, onların, M-5 ile karşılaştırıldığında dinozor kadar arkaik olduğunu bilirim.
J'ai mis au point les éléments duotroniques de votre vaisseau et je sais que ce sont de vieux dinosaures comparés au M-5.
Bir çekici yoldan çıkmış ve takla atmış. Yolun kenarında sarhoş bir dinozor gibi yatıyor.
Un remorqueur s'est renversé sur le coté comme un ivrogne.
Bu ufaklık ise Camptosaurus Marsh,..... ilkel bir ördeksi dinozor.
Et ce petit gars, c'est un Camptosaure, un ornithorynque primitif.
Dinozor.
Le dinosaure.
Başka bir deyişle, gösterimi izleyen biri azacak ve müzeye koşup dinozor ile mastürbasyon yapacak!
Autrement dit, un mec peut assister á mon spectacle, bander, et se précipiter au musée pour branler un dinosaure.
Askeri açıdan bakacak olursak o sadece uçan bir dinozor.
Du point de vue militaire, c'est un dinosaure volant.
Hiç portakal rengi dinozor görmüş müydün?
Tu en as déjà vu en orange?
Eğer bataklık varsa, eğreltiotu da vardır. Eğer eğreltiotu varsa belki dinozor bile olabilir orada. "
Si c'est marécageux, il y a des fougères... et donc peut-être des dinosaures!
Mumya. Ya da, belki bir yavru dinozor.
Une momie, un bébé ptérodactyle!
Ona dinozor işi numaralar gösterdik, eski tarz şeyler.
- Des arnaqueurs de la vieille école.
Dörtte ben dinozor olurum!
A 16 h, je serai un dinosaure!
Bu bir ilkel insan ise, üzerine bir dinozor oturmuş gibi.
Si c'en est un il y a un dinosaure qui s'est assis dessus.
- Bu bir dinozor, sanırım.
On dirait un dinosaure
Bir inek değilse bile, bahse girerim ki dinozor da değil.
Vache ou pas c'est pas un dinosaure non plus
Peki o bir dinozor değilse, ne?
Si ce n'est pas un dinosaure, c'est quoi alors?
Dün gece bahsettiğiniz dinozor meselesi de bu muydu?
Le dinosaure dont il m'as parlé?
- Neden dinozor aldın? - Ucuzluktaydı. Fark etmez.
Oscar a dit que ça allait. ça va.
- Dev dinozor Rex!
- Des Tyrannosaurus Rex!
Dev Dinozor Rex'i göreyim.
Faites les Tyrannosaurus Rex.
Havuzda bir dinozor var.
Un brontosaure dans la piscine!
Paleolitik çağdan kalma bu dinozor ayak izini bulduk.
Cette empreinte de dinosaure de l'ère paléolithique qu'on a trouvée là-bas.
Dinozor bulmak için kazı yapıyorsunuz demek.
Alors, vous cherchez des ossements de dinosaures?
Bu bir dinozor.
C'est un dinosaure.
100 milyon yıllık dinozor kanı nereden bulunur ki?
Où trouve-t-on du sang de dinosaure vieux de 100 millions d'années?
Uzun bir süre sonra bu özsuyu, sivrisineği içinde koruyarak sertleşip... aynı bir dinozor kemiği gibi fosilleşmiştir.
Après un certain temps, la sève de l'arbre durcissait et devenait fossilisée, tout comme un os de dinosaure, préservant le moustique à l'intérieur.
Ve işte! Artık bir dinozor yapabiliriz.
Et maintenant, nous pouvons créer un bébé dinosaure.
Bu dinozor parkında dinozor da olması gerekiyordu, değil mi?
Un jour, il y aura des dinosaures pendant la visite, n'est-ce pas?
İki dinozor ortaya çıkmadı, Triceratops hastalandı.
Deux absents et un tricératops malade.
Sevimli dinozor.
Gentil dinosaure.
Jurassic Parktan çocukları, bir dinozor uzmanından başka kim kurtarabilir?
Qui pourrait mener les enfants dans ce parc mieux qu'un expert en dinosaures?
Dinozor yumurtası.
C'est un oeuf de dinosaure.
- Hangisi dinozor? - Onu görüyorsunuz...
Lequel est le dinosaure?
- Belki dinozor kuklaları çıkıp... - Hillard!
- Un petit tyrannosaure se ramène...
Çok karmaşık teknikler kullanarak sivrisinekten... o korunmuş kanı alırlar. Ve tombala! İşte Dinozor DNA'sı.
Dans le moustique et ont ainsi obtenu de l'A.D.N. De dinosaure.