Diversion translate French
1,432 parallel translation
Bu sadece, Goa'uld'un üssü yokedebilmesi için tasarlanmış bir şaşırtmaca.
C'était plutôt une diversion conçue pour permettre à un Goa'uld d'avoir assez de temps pour détruire la base.
Teal'c'in kurtarma teşebbüsü için dikkat dağıtıcı bir saldırı düzenleyeceğiz.
On va lancer une attaque de missiles contre les Jaffas de la Porte pour faire diversion pendant que Teal'c essaie de la sauver.
Ford ve benim harekete geçmemiz için yeterince dikkati dağıtacaktır.
Ça créera une diversion pour qu'on entre.
İn aşağı ve ben kaçana kadar onu oyala.
Descends faire diversion pendant que je sortirai.
Mesele şu, biz üstlerine gittiğimizde mutlaka biri malı alıp kaçmaya başlayacak.
Évidemment, quand on va leur tomber dessus, l'un d'eux va faire diversion.
Saldırı falan yok bu bir aldatmaca.
Ce n'était pas une attaque, mais une diversion.
Sadece planda bir değişiklik lazım.
il nous faut une diversion.
İşte değişiklik.
Je suis votre diversion.
Bir olay çıkar.
II faut une diversion.
Hem de çok büyük bir olay.
Une très grosse diversion.
Sola çalım, sağa çalım ve şut!
Diversion à gauche, à droite et il botte!
Eğlence olsun diye de otobüsü yakmışlar galiba.
Ils ont dû foutre le feu au bus pour faire diversion!
Papazların dans etmesinde bir sakınca görmüyorum.
Cette innocente diversion n'est pas incompatible avec l'office d'un homme du clergé, selon moi.
İçerideki ev temizleyicisi ve düşük marka içki ve kendine aldığın eğlence kutuları.
Tu la mélanges à du produit de nettoyage et de l'alcool bon marché, et tu auras ta diversion.
Dikkatlerini neyle dağıtacağız?
Et pour la diversion?
Onları oyalarım.
Je vais faire diversion.
Bu sabahki bombalama dikkati başka yöne çekmek içindi!
L'attentat de ce matin était une diversion!
- Evet. Ben dikkatleri dağıtırım, sen de George Michael'ı alıp kaçarsın.
Je vais faire diversion, tu récupères George Michael et vous vous tirez.
Oyalayamıyorum artık.
J'ai préparé une diversion.
Sadece doğru dikkat dağıtıcı şeye ihtiyacımız vardı. Sonra siz beyler çıkageldiniz.
Il nous fallait une diversion et vous êtes arrivés.
Bu sayede ben ve Seelix paneli vurmak için sağ koldan yaklaşırken yeterli süre bize ateş edilmemesini sağlayacaksın.
Cally, vous allez contourner par la gauche, faisant diversion pour les Cylons, ce qui, espérons-le, attirera leur feu assez longtemps pour que Seelix et moi contournions sur la droite et puissions tirer sur la console.
Gidip, dikkatlerini başka tarafa çekmeni istiyorum. Hemen!
Vous devez faire diversion, maintenant!
Cyrus Bay Kendrick'le bilekliğini değiştirmiş ve büyük ihtimalle dikkat dağıtman amacıyla olay çıkarmış.
Cyrus a donné son bracelet à M. Kendrick et a probablement créé une diversion.
Uzay gemileri, domuzlar, birer şaşırtma.
Des vaisseaux spatiaux, des cochons : une énorme diversion.
Şaşırtma değil bu, bir tuzak.
Ce n'est pas une diversion, c'est un piège.
Bekle bir dakika.Kafam karışıyor.Önceki gün yeni bir kanı yaratmak için, beni tanıklık için çağırmalarının önemli bir şey olmadığını söylemiştin.
L'autre jour vous m'avez dit que cette histoire de sur-assignation c'était rien du tout que c'était juste pour faire diversion.
Sence fark etmiş midir? İyi toparlayabildim mi?
Tu penses qu'elle s'en est rendue compte, ou j'ai fait diversion?
Bunun anlamı bu notu şaşırtmak için bıraktı.
Ca veut dire que le message était juste une manoeuvre de diversion.
Bu çok mantıksız.
Mais une diversion de quoi?
Binbaşı Tanner'ı şaşırtmaca için kullanıyorlar.
Ils ont utilisé le capitaine Tanner comme diversion.
Arkadaşın Ziva ona belgeleri ulaştırabilsin diye Ducky'yi benim dikkatimi dağıtmak için kaçırdı.
Zéro. Ducky était une diversion, pour que ton amie Ziva puisse lui passer de l'argent et des papiers.
- Sanırım bir şeyler ayarlayabiliriz.
DiNozzo, on va avoir besoin d'une diversion.
Ölümünü soygun gibi göstermeye çalışması ringa balığı tütsülemek gibi amatörce bir iş.
On veut faire croire à un vol, mais cette tentative de diversion sent le hareng.
- Ryan yumurtayı geri getirene kadar, onları oyalayacağız, tamam mı?
- Diversion jusqu'au retour de l'œuf. - Quel œuf?
Bu bir oyun mu? Kasıtlı bir dikkat cekme mi?
Est-ce un jeu, une diversion élaborée...?
Ben biraz zaman kazanmaya çalışacağım.
Je fais diversion.
- Oyalama işi harikaydı çocuklar.
Bien joué pour la diversion, les gars.
Pekâlâ, bir şaşırtma yapmalıyız.
Très bien, nous devons créer une diversion.
Belki bir şaşırtmaca yapmalıyız.
On devrait peut-être faire une diversion.
Bence tek şansımız bir şaşırtmaca yaratmaya çalışmak... bir daha buraya geldiklerinde onları etkisiz hâle getirmeliyiz.
Je pense que notre seule chance est d'essayer de créer une diversion... essayer de les maîtriser la prochaine fois qu'ils entrent ici.
Şaşırtmacaydı sadece, benim adamlarım da buna kandılar.
Une diversion, mes homme se sont fait avoir.
Ayarladığın o bahçe kavgası. Oyalamak için ayarladın onu, firar için değil.
La bagarre était une diversion, mais pas pour une évasion.
Biz arkadan saldırı düzenlerken, dikkat dağıtıcı olarak kullanılacaklar.
Ils serviront de diversion pour notre attaque par l'arrière.
Size zaman gerek, onları yanlış yola yönlendireceğim.
- Non, on fera diversion. Je leur indiquerai la mauvaise direction.
Ben dikkatini dağıtacağım.
Je fais diversion. Quoi?
Dikkatlerini dağıtmamız gerek, Nigel.
Nigel, il faut créer une diversion.
- Olmaz. Arayı açmalı!
Il faut une diversion.
- Dikkatlerini dağıtmak için kullanırız.
- Ça créera une diversion.
Ben de minik göğüslerini şu şekide yalamaya başladım.
Je fais diversion. Je lèche ses tétons.
Onu kurtarmalısın.
Fais diversion.
Ama neyi şaşırtmak?
Une diversion.