Dougie translate French
579 parallel translation
Bana uyar, Dougie.
Ça me botte... Dougie.
Sanırım, başka bir yanlış alarm. - Neredesin, Dougie?
Je crois que c'est encore une fausse alerte.
- 30,000 feetde, beş mil arkandayım.
Où es-tu, Dougie? Cinq miles derrière toi à 30 000
Dougie gazetenin sahibi.
Dougie est propriétaire du journal.
Dougie yakında evleniyor. Bir fıstıkla.
Dougie va épouser une jeune femme.
Dougi, Dwayne'ye karşı çıkan bir makale yazmıştı.
Dougie a écrit un article contre Dwayne.
Dougie'nin nikahları mevsimlik bir olaydır.
Les mariages de Doug sont saisonnier.
Dougie yine evleniyor.
Dougie se marie à nouveau.
Dougie zaten hep enayinin tekiydi.
Doug a toujours été un imbecile.
Şimdiden Dwayne ve Dougie'yi iki kez ayırmak zorunda kaldık.
On a dû separer Dwayne et Doug deux fois déja.
Jimmy. Dougie Best.
- Jimmy!
Music Weekly'den. Telefonda konuşmuştuk.
Dougie Best, Music Mag.
Ve onu benden almak için nişanlı Dougie'yi mi kiraladı?
Et il a engagé "Doug le fiancé" pour me la reprendre?
- Boş ver bunu Dougie.
Laisse, Frankie.
Ben onu yutmam, Dougy.
Je ne le prendrai pas, Dougie.
Dougie'ye öyle benziyor ki, sanki kocam hayata geri dönmüş gibi.
Il ressemble tellement à Doug que j'ai l'impression que mon mari est revenu à la vie.
- Görünüşe göre, Dougie görev başında gitmiş.
- On dirait que Doug est parti avec ses bottes.
Dwayne, Dougie doğal nedenlerle, kalp krizinden ölmüş.
Dwayne, Doug est mort de cause naturelle, crise cardiaque.
Dougie'nin parasına elini dahi süremeyecek.
Elle ne mettra pas la main sur l'argent de Doug...
- Merhaba Dougie!
- Salut Dougie!
Dougie, bir dakika bekle.
Dougie, attends une minute.
Onu Dougie diye tanıyorum
Je l'ai appelé Dougie.
- Takma adı Dougie
- un surnom. - Dougie.
- Dougie.Ve onun tam adı?
Et son nom complet?
Aferin sana Ajan Dougie.
Bravo, agent Dougie.
Hey, kahretsin Dougie.
Fous-moi la paix, tu veux?
Avukatımla konuş Ajan Dougie.
Parle à mon avocat.
- Doughie'nin düğününde.
Chez Dougie.
Dougie Witter'ın Hikayesi. "
L'histoire de Dougie Witter. "
Dougie, önce o alsın.
Sers-le d'abord.
Dougie şu büyük kutuyu ittirip bu eski havalandırma kanalını buldu.
- Il a poussé une boîte et trouvé ce conduit.
Öylesin, Dougie. Harika bir iş çıkardın.
T'as fait un super boulot!
Dougie, Florida da bir tekneye mi yazıldın?
T'as un plan en Floride?
Buralarda hava setleşir. Dougie oradaki güneşi sever.
Quand ça secoue ici, on va au soleil...
- Kuzenim Dougie ile konustun mu?
- Va voir mon cousin Dougie.
Dougie, annemle babam sana bir şey getirmemi istedi, o kadar.
Les parents voulaient que je t'apporte un truc.
- Dougie, geçen gece nezaretteki kısa sohbetimizi kastediyorsan, sarhoşluktan zırvaladığım şeylerdi.
Oublie notre conversation de l'autre soir.
Dougie ben burada askerim. Ölüm tarlalarından dönmüşüm.
Doug, je rentre du combat.
- Dougie, ben geldim. Burada bir kaset olması lazımdı.
- Dougie, je suis là!
Yani bu bir divanın sesi değil mi? - Dougie? Bu hal ve hareketlerini sürdürürsen, eşcinsellikle ilgili basmakalıp espriler yaylım ateşine başlayacağım ve ürpereceksin.
Si tu continues comme ça, tu vas m'obliger à faire une blague sur les homos qui te ferait flipper.
- Önemli bir şey değil Dougie.
C'est vraiment pas important, d'accord?
- Unut şu faturaları gel de biraz Dougie'nin üzerinde sörf yap.
Et si tu laissais tomber ça pour aller voir Doug junior?
Evet, bu kendini Dougie'ye bırakan tüm kadınların başlarına gelir.
T'es épuisée, hein? Oui, j'ai souvent cet effet sur les dames.
Hoşuna gitti ısınmaya bile başladın, öyle değil mi?
Dis que tu aimes, mon Dougie.
Birisi, Dougie turtasından bir dilim istiyor galiba.
Y a quelqu'un qui veut une part de ta tarte Dougie.
Bana bağırma, Dougie.
Ne hurle pas.
Tamam, Doug...
- Mange une boulette - Bien, Dougie.
Bu Dougie.
Lui, c'est Dougie.
- Merhaba Dougie
Salut, Dougie.
- Derdim falan yok Dougie.
- J'ai aucun problème.
Dougie'yi tanımıyor!
Il ne connaît pas Dougie.