Downton translate French
356 parallel translation
Fakat ben sadece Downtown Abbey'de kimin daha yakışıklı olduğu üzerine yaptığımız kavgada "Dük" diye bağırdım.
En attendant, la seule fois ou je joue le dur c'est quand on se dispute au sujet de "Downton Abbey."
Antonio Ruiz, Downton, Los Angeles'dan bildiriyor... Yanımda işadamı Jason Wang var. Bugünkü arttırmada, çok güzel arabalar var.
... en direct de Los Angeles, en compagnie de l'homme d'affaires Jason Wang, qui met aujourd'hui aux enchères une splendide collection d'automobiles.
- İsmim Carson.
Je suis le majordome de Downton.
Downton'ı 30 yıl boyunca nerede olduğu bilinmez bir yabancıya gidişini izlemek için yönetmedim.
Je n'ai pas dirigé Downton pendant 30 ans pour le voir tomber dans l'escarcelle d'un étranger venu d'on ne sait où.
Downton, ünlü bir ev, Bay Bates ve Crawleyler ünlü bir aile.
Downton est une grande maison, et les Crawley sont une grande famille.
Downton'a değer vermiyor musun?
Le sort de Downton ne t'intéresse pas?
Downton'a hayatımı verdim.
J'ai consacré ma vie à Downton.
Downton'a değer veriyor muyum?
Suis-je inquiet? Évidemment!
Onun yüzünden Downton giderse, işine ihanet etmiş gibi düşünecek.
Pour lui, ce serait faillir à son devoir si Downton venait à disparaître.
Downton'a hoş geldiniz.
Bienvenue à Downton.
Çok zor bir karardı ama Downton'ın onuru söz konusu olunca.
Très difficile. Mais l'honneur de Downton est en jeu.
Konu Downton'ın onuruna gelince zor kararların hepsini farkındayım.
Je sais prendre ces décisions lorsqu'il s'agit du bien de Downton.
Downton benim kanımda, kemiklerimde.
Downton coule dans mon sang.
Verseydim, Downton'a bir daha dönmemesini nasıl sağlardım?
Si je t'en avais donné, une fois dépensé, tu serais revenu.
Sana 20 pound verdiğimde, Downton'ı derhal terk edeceksin ve bir daha seni asla görmeyeceğiz.
Je vais vous donner 20 livres, et vous partirez immédiatement. On ne vous reverra plus jamais.
Gelecek hafta York ve Ainsty'den çıkacakmış. Downton'da buluşacağız.
Il voit Ainsty et les York la semaine prochaine.
Buradayken çay içmek istiyor.
À Downton. Il s'invite pour prendre le thé.
Downton'ı kurtarmanın bedeli, Matthew Crawley'i vâris olarak kabul etmek.
Pour sauver Downton, il acceptera Matthew Crawley comme héritier.
Hala Downton'ın sahibesi olabilirsiniz.
Vous pouvez encore être la maîtresse de Downton.
Downton Malikanesi
Saison 1 Épisode 4
Servetimi yapıp, Downton'ı kendim satın alsaydım sorgusuz senin olurdu.
Si j'avais fait fortune et racheté Downton, ça te reviendrait naturellement.
Annenin parasını mülkten ayırabilseydim Downton, parasını ödeyene satılabilirdi.
Pour récupérer la fortune de ta mère, on devrait vendre Downton.
Bir bakıma, bu iş Downton'ın geleceğim olabileceğini fark etmemi sağladı.
Cette affaire m'a fait réaliser que je souhaite que Downton soit mon avenir.
Ona, Downton'da iş bulduğumu söylediğimde bana evlenme teklif etti.
Quand il a su que j'entrais à Downton, il m'a demandée en mariage.
Downton Malikanesi
Saison 1 Épisode 5
Downton'a geldiğimden beri bir damla bile alkol içtiğimi görmediniz.
Depuis mon arrivée, je n'ai bu aucune goutte d'alcool.
Downton Malikanesi
Saison 1 Épisode 7
Söyle, Bay Carson, böyle bir adamın Downton'da yaşaması ve de çalışması doğru mu?
Est-il normal qu'un homme comme lui vive et travaille à Downton?
Kemal Pamuk'la Dowton'a geldiğim zamanla ilgili bir dedikodu duydum.
Il y a des rumeurs sur mon séjour à Downton avec Kemal Pamuk.
Ama neden Downton'da bir telefon isteyelim ki, Lordum?
Pourquoi voudrions-nous le téléphone à Downton?
Bayan Bird, Downton Malikanesinde erzak dolabını kahya idare eder, ama...
Mme Bird, à Downton Abbey, cette tâche incombe à la gouvernante.
Burası Downton Malikanesi.
Ici Downton Abbey.
Ben Bay Carson, Downton Malikanesinin kahyası.
Ici M. Carson, le majordome de Downton Abbey.
- Downton'ı terk edemezsin.
Vous ne pouvez pas quitter Downton.
Downton'daki hayatımı düşününce burası başka bir dünya gibi geliyor.
Quand je pense à ma vie à Downton, ça semble être un autre monde.
Downton Malikanesi
Downton Abbey S02E01
Downton büyük bir şehir değil.
Downton est à peine une métropole.
Kızı annesiyle tanıştırmak için Downton'a getirmiş.
Il l'a amenée à Downton pour la présenter à sa mère.
Downton'ı terk etmek zorunda mıyız?
Devrons-nous quitter Downton?
- Olay şu ki, Lordum Bayan Bates Downton'ın adını kötüye çıkarabilirdi.
- Le fait est, mon Lord, que Mme bates aurait rendu Downton tristement célèbre.
Savaş parmaklarını Downton'a uzatıp kızlarımızı dağıtıyor.
La guerre a atteint Downton de ses longs doigts et disperse nos poussins.
Downton Malikanesi
Downton Abbey S02E02
- Downton Malikanesi.
- Downton Abbey.
Hastane eğitimi var ve her zaman Downton'a zaafı olmuştur.
Il a une formation médicale et a toujours eu un faible pour Downton.
- Downton Malikanesini yönetmek mi?
Superviser Downton?
Downton Malikanesi
Saison 1 Épisode 1
- Ben Downton'ın kahyası.
- Oui, merci.
Downton'a hoş geldin. Teşekkürler, efendim.
- Bienvenue à Downton.
Downton için kesinlikle güzel bir gün.
C'est un grand jour.
Downton Malikanesi
Saison 1 Épisode 6
Standartları devam ettirmek Almanlara sonunda bizi yenemeyeceklerini göstermenin tek yolu. Gelecek sefer beni uyar da Downton'da Almanları görürsek ne yapabileceğime bakayım.
Et bien, prévenez moi la prochaine fois que nous avons des allemands à Downton et je verrai ce que je peux faire.