Dua ediyor translate French
335 parallel translation
Dua ediyor!
Il fait sa prière! "
- Çocuklar da dua ediyor. - Teşekkür ederim efendim.
Les enfants vous béniront aussi à l'avenir.
Hayır, Martin. O bizim için dua ediyor. Nasıl acı çektiğimizi görüyordur çünkü.
Non. ll prie pour nous car il voit combien nous souffrons.
Fyodor Kolychev bile uzakta Solovyet Manastırında dua ediyor.
Fedor Kolytchev est en prière à Solovki.
Solovyets manastırında bizim için dua ediyor.
Il prie pour nous dans le lointain monastère de Solovki.
Beni bağışlayın Madam. Çiftlikteki herkes sizin için dua ediyor. İyileşip tekrar eski neşenize...
En vous demandant pardon, Madame... je voudrais dire que tous les gars... prient très fort pour que...
Bessie izinli olduğu her pazar günü kiliseye gidip... ona ödediğim maaşı kazanamayacak kadar yaşlanmamak için dua ediyor.
Alors, Bessie va à l'église le dimanche... et prie Dieu pour pouvoir continuer... à gagner son salaire.
Herkes, tehlikede olan canlar için dua ediyor.
[Alors on s'entraide les uns les autres.. ] [.. et on prie pour ces pauvres âmes qui sont en danger.]
Apaçiler bütün beyazların ölmesi için dua ediyor.
Les Apaches prient pour la mort de tous les Blancs.
Atalarına dua ediyor.
Ma mère. Elle prie beaucoup tous les jours.
Bak Maria, dünyadaki kadınların çoğu, sahip olduğun şeylerin bir parçası için dua ediyor ve uykularında ağlıyorlar. Dünyadaki bütün kadınlar, Maria.
Maria, la plupart des femmes prient et pleurent dans leur sommeil pour une petite partie de ce que tu possèdes, pour trouver ce dont toute femme a besoin.
O büyük salonda tanrısına dua ediyor.
Il est en train de prier.
Ne tatlı dua ediyor.
"Elle m'a demandé ça si gentiment,"
Çocuklar her akşam eve dönmen için dua ediyor.
Les enfants prient pour que tu reviennes.
İnsanlarım dua ediyor, rahatsız ediyorsunuz.
Vous troublez mes fideles. Vous savez qui on est?
Halkım takımını Mesala'ya karşı zafere koşturacak biri için dua ediyor.
Nous appelons de nos prières... l'homme qui vaincra Messala.
Anna'yı gördüm. Kadınlar çılgına dönmüş dua ediyor, ağlıyor, isyan çıkarmaktan söz ediyorlarmış.
Anna dit que les femmes semblent folles, qu'elles prient, pleurent, se rebellent.
Tamam, tatlım. Perde kalkarken dua ediyor olacağım.
Je prierai au lever du rideau.
Kölelerin bir tanrısı olduğunu hayal ediyor... ve dua ediyorum.
J'imagine un dieu pour les esclaves... et je prie.
Ne için dua ediyor?
Pourquoi prie-t-elle?
Oğlum Raymond inzivaya çekildi. Olanları anlayabilmek ve dayanabilmek için dua ediyor.
Mon fils Raymond s'est retiré pour prier afin de trouver la force et la compréhension et tenter d'avancer.
Dua ediyor.
Elle prie.
Kızkardeşi ve öldürülen babası Aristo için dua ediyor.
Pour sa sœur et pour son père assassiné, Ariste.
Burada bir ihtiyaç olduğunu düşünüyor ve dua ediyor.
Elle pense que ses vœux ont été exaucés par ses prières.
Uykusunda konuşmuyor. Dua ediyor.
La nuit elle prie.
sana sahip olmak için dua ediyor olacaktım.
mais pour que tu sois mienne.
- Bak, hâlâ şeytana dua ediyor.
- Il implore Satan. - Continue.
Bir kaptanın denizi izlediği gibi sokağı seyrediyor ve bir cenazenin gelip onu neşelendirmesi için dua ediyor.
Elle surveille la rue comme un capitaine surveille la mer. Elle espère voir des funérailles pour se remonter le moral.
Ölenlerin ardından sürekli dua ediyor ama kimse ona para vermiyor.
Il passe déjà son temps à dire la messe pour les morts et personne ne le paie.
Onlar yüzünden Meksikalılarım bağımsızlık için dua ediyor.
À cause d'eux, mes Mexicains ne font que prier pour l'indépendance.
Hâlâ dua ediyor musun?
Vous êtes toujours un homme pieux?
Dua ediyor ; ama tıpkı bir köylü gibi küfrediyor.
Il s'agenouille pour prier et jure tout le temps.
3 gün oldu, hâlâ "mır mır" dua ediyor.
- Ça fait 3 jours maintenant et il continue a prier.
Babam ölmem için dua ediyor.
Père! Il prie pour ma mort...
Ondan kalanları toprağına, babamıza emanet ediyor ve ona ebedi yaşam lütfetmen için dua ediyoruz.
Nous confions son corps à la terre, Seigneur, et Vous demandons, pour lui, la vie éternelle.
Annen cennette senin için dua ediyor.
Ta maman prie pour toi dans le ciel.
Siyah giyinmiş gizemli adam yatağın başucunda oturmuş ve dua ediyor.
"Un homme étrange, tout de noir vêtu, " se tenait au pied du lit et priait.
Sizin için dua ediyor olacağız, Bay Greener. Dua edeceğiz.
Nous prierons pour vous, M. Greener.
Sıcak su Dönüş Ve dua ediyor.
Remets de l'eau à chauffer et continue à prier.
İçtenlikle senin için dua ediyor ve... mum yakıyorum Meryem Ana'ya.
Et fidèlement je prie pour toi et j'allume un cierge à la vierge Marie.
Pek çok güzide vatandaşımız vahşice öldürülen gazeteci Bay Tötges'e son görevlerini yerine getirip, dua ediyor.
De nombreux citoyens accompagnent le journaliste Werner Tötges, lâchement assassiné, vers sa dernière demeure.
Dua ediyor.
Il prie.
- Dua ediyor.
- Il prie.
Dua ediyor musunuz?
Fais-tu tes prières?
Rocky Balboa dua ediyor.
Rocky Balboa prie dans son coin.
DÜNYA DUA EDİYOR
Le monde prie
Kim dua ediyor?
Qui prie?
Dua mı ediyor? Etmesi lazım. Şükretmesi gereken çok şey var.
Il peut... il a du monde à remercier.
Orada, dua ediyor.
Elle prie...
O ne yapıyor? Dua mı ediyor?
Mais que fait-il, il prie?
Dua ediyor mu?
Pendant des heures, la nuit.