Duymuştum translate French
4,582 parallel translation
- Evet, doğru. Duymuştum onu.
J'ai entendu parler de ça.
Bir konuda uzman biri değilim ama Mbarga'nın hiç parmak izi olmadığını duymuştum.
Je ne suis pas un expert là-dedans, mais j'ai entendu que Mbarga n'a jamais laissé d'empreintes.
Dubois'yı duymuştum. Evet.
J'ai entendu parler de Dubois.
Böyle yerlerin altın madeni olduğunu duymuştum.
On m'a dit que ces endroits étaient des mines d'or.
- Duymuştum, evet.
J'en ai entendu parler oui.
Şehirde olduğunu duymuştum.
J'ai entendu que tu étais en ville.
Bir bar aldığını duymuştum, Kevin.
J'ai entendu dire que tu avais acheté un bar.
Bir çifti konuşurlarken duymuştum ama şaka yapıyorlar sandıydım.
J'ai entendu des gars en parler, mais je pensais qu'ils plaisantaient.
- Evet. Bunu duymuştum.
J'en ai entendu parler.
Oğlunuzdan öyle bir etki bıraktığımızı duymuştum.
Il m'a été dit, par votre fils, en fait, que nous avons cet effet.
Bir-iki kere duymuştum.
J'ai entendu ça quelques fois.
Hatta rütbesinin birkaç kademe düşürüldüğünü duymuştum.
J'ai entendu dire qu'ils l'ont même rétrogradée de deux échelons.
Ne kadar çılgınça geliyor, en son ailenin Liverpool'a falan gittiğini duymuştum.
C'est fou ça? J'avais appris que ta famille avait déménagé à Liverpool.
Evet, o tarz bir şeyler duymuştum.
J'ai entendu ça, oui.
- Natasha Kademan.Bu ismi duymuştum.
Natasha Kademan, je connais ce nom.
Ashbaugh'un Edward Lomax'dan bahsettiğini duymuştum.
J'ai entendu Ashbaugh mentionner... Edward Lomax.
Evet, dün radyoda duymuştum bunu.
Je l'ai entendu à la radio hier.
Ravn'ın genç kızların peşini bırakmadığını duymuştum.
On dit que Ravn s'entiche de jeunettes.
Savcının bürosuna geçtiğinizi duymuştum.
J'ai appris que vous aviez rejoint le bureau du procureur.
Martılı kupayı ben daha önce nerede duymuştum?
Où est-ce que j'ai entendu parler d'une tasse "mouette" avant?
Hiç izlemedim ama harika olduğunu duymuştum.
Je l'ai jamais vu rouler mais j'ai entendu dire qu'elle était incroyable.
İlk dediğinde de duymuştum.
Je t'ai entendue la première fois.
Bu bugüne kadar duyduğum en saçma şey, ki Alex ve Dave'nin Sivil Savaş'ı konuştuklarını duymuştum.
C'est la chose la plus idiote que j'ai jamais entendu. et j'ai entendu Alex et Dave parlaient de la guerre civile.
Bir kaza olduğunu duymuştum.
669 ) \ i1 } J'ai entendu dire qu'il y a eu un accident.
Hiç izlemedim, ama iyi olduğunu duymuştum.
Je ne l'ai jamais vu, mais on m'a dit qu'il était bien.
İşinizin bittiğini duymuştum.
J'ai entendu que vos hommes étaient finis.
Ayrıca kimsenin patronu görmediğini de duymuştum.
J'ai aussi entendu que personne n'avait jamais vu le chef.
... Yüce Kişi'nin bir centilmen olduğunu duymuştum oysa.
Et j'ai toujours entendu dire que "le Grand Maître" était tellement gentleman.
Ben de öyle duymuştum.
C'est ce que j'ai entendu, mec.
Evet, duymuştum.
Genre flingueur à l'ancienne.
- Duymuştum ama hiç oynamadım.
J'en ai entendu parler mais je n'ai jamais joué.
Aslında Ron Swanson'ın Jeremy Jamm'e zarar vermek istediğini duymuştum.
J'ai bien entendu Ron Swanson dire qu'il voulait blesser Jeremy Jamm.
Sizi Tavis Smiley'in bir bölümünden duymuştum o diziyi izlememin sebebi... O adama âşık olmamdı.
J'ai entendu parlé de vous dans un épisode de Tavis Smiley, que je regardais parce que je suis...
Amerikalıların kahvaltıda portakal suyu içtiklerini duymuştum.
Bien, je sais que les américains boivent souvent du jus d'orange au petit déjeuner.
- Uyumlu olduklarını duymuştum.
- J'ai entendu qu'ils allaient bien ensemble.
Birkaç hafta içinde onun korumalığını yapacağını duymuştum.
J'ai entendu qu'il allait être son chauffeur dans quelques semaines.
Ne yazık ki bunların hepsini daha önceden de duymuştum.
Malheureusement j'ai déjà entendu ça avant.
Frank ve Grace Dunphy'nin oğullarıyım. Anneni duymuştum.
Je - je suis le fils de Frank et Grace Dunphy.
En son Newark'da işleri olduğunu duymuştum.
Apparemment, il avait à faire à Newark.
Bu morlukların yıldırım çarpan insanlarda ve tren rayında çarpılanlarda oluştuğunu duymuştum. Ama kalp krizinde görülmez.
J'ai entendu dire que ça arrive aux gens qui ont été frappés par la foudre, ou électrocutés sur des rails, mais... mais ce n'est pas cohérent avec une crise cardiaque.
Halüsinasyonlar ve trans hali olduğunu duymuştum. Evet.
J'en ai entendu parler - hallucinations, transes.
Pekâlâ, hayallerin adamı olduğunuzu duymuştum, Müfettiş.
J'ai entendu dire que vous étiez un homme fantaisiste, inspecteur.
- Onun gittiğini duymuştum.
Je le croyais parti.
Onun sesini duymuştum.
Je pense que j'ai entendu sa voix.
Bunu duymuştum Mick.
J'ai entendu parler de ça, Mick.
Teksas'ın görevden çekileceği zaman, liberal arkadaşlarımın da aynı duyguları ifade ettiklerini duymuştum.
J'ai entendu mes amis libéraux exprimer le même sentiment à propos du Texas en sécession.
Evet, duymuştum.
Ouais. J'ai su.
Plak koleksiyonunuzu duymuştum da.
Je...
Sonunda benimle konustugunu duymustum.
Je L'ai enfin entendu me parler.
Seni 8 yil içinde ne görmüs ne de senden bir sey duymustum.
Je ne t'avais ni vue ni parlé depuis huit ans.
Bu ismi duymuştum.
Oh, j'ai déjà entendu ce nom.