English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ E ] / Ecoutez

Ecoutez translate French

41,667 parallel translation
Bak Elliot, Randy'e bir yetişkin olup mesajla ondan ayrılmasını söyle.
Ecoutez Elliot, dites à Randy de grandir et de rompre par message.
"Savaş ya da kaç" ı herkes bilir.
Ecoutez moi : Tout le monde connaît la réaction de combat ou de fuite.
Bak, kimseye sana kardeşine yapıldığı gibi davranılmamalı.
Ecoutez, personne ne devrait être traité comme vous et votre sœur l'avaient été.
Bakın, dostlar, ben bir yazarım yani inanın bana, eğer düşman teslim olursa hiç de tatmin edici olmaz.
Ecoutez, les amis, je suis écrivain, donc croyez-moi quand je dis que si le méchant se rend, ce n'est vraiment pas satisfaisant.
Tamam, dinleyin.
Ok. Ecoutez.
Bir dinler misin? Tamam.
Ecoutez?
Bryan bak, etrafa hiç bakma. Bana bak.
Bryan, écoutez, ne regardez pas ici.
Ve mesleğimde ilerlediğimi söylediler.
et écoutez ça... il dit que je vais aller loin.
Bana yardım edersen ta Phoenix'e kadar tıpış tıpış gelirim.
Écoutez, si vous m'aidez, j'irai gentiment jusqu'à Phoenix.
Mick'e güvenme konusunda beni uyardığınızda sizi dinlemem gerekirdi ama değişebileceğine inanmak istedim.
J'aurais du vous écoutez quand vous m'avez averti pour Mick mais je voulais croire qu'il pouvait changer.
Daha da kötüleşiyor.
Il y a pire. Écoutez.
Dinleyin, bu gece sizi soymama izin verdiğiniz için müteşekkirim, - ama gitmem gerekiyor. - Hadi ama.
Écoutez, j'apprécie vraiment que vous m'ayez laissé vous voler, mais... je dois me partir.
- Dinle ihtiyar...
- Écoutez, papys...
Bunları postayla yollayacaktık, ama doğum duyurusunu ilk senin görmeni istedim.
Écoutez, nous allions envoyer ceux-ci, mais je voulais que vous avez une annonce de naissance en premier.
- Bak, o yap... - Ne...
- Écoutez, c'est elle qui..
O kağıt, bu işi neden yapabileceğimi söyleyemez size.
Écoutez, ce papier ne va pas vous dire pourquoi je peux faire ce travail.
Vic, anlıyorum.
Écoutez, Vic, je comprends.
Hayır, Frank, dinle.
Non, non, écoutez Franck.
Dinle, zamanının karşılığını vereceğim...
Écoutez, cela en vaudra la peine...
Beni dinlemen gerek, tamam mı?
Vous devez m'écoutez, d'accord?
Bak, beni başka biriyle karıştırıyorsun.
Écoutez, vous me prenez pour quelqu'un d'autre.
Çocuklar.
Écoutez. Allez trouver Dean.
Bak sadece gerçeği öğrenmek istiyorum.
Écoutez, je veux juste connaitre la vérité.
Dinleyin, bu ameliyatı durdurmalıyız.
Écoutez, il faut arrêter cette opération.
Dinleyin... Sorun para mı?
Écoutez, c'est... à propos de l'argent?
Bak Monica, açık konuşacağım çünkü fazla vaktim yok.
Monica, écoutez, je vais être claire, car je n'ai pas beaucoup de temps.
- Herkes buraya baksın.
Tout le monde, écoutez.
Pekâlâ, kulaklarınızı dört açın!
Très bien. Écoutez!
Siz Amerikalılar insanı hiç dinlemiyorsunuz.
Vous, les Américains, vous n'écoutez pas.
- Pekâlâ Park.
- Écoutez, Garde.
Tamam. Lizzie, beni dinle.
Lizzie, écoutez-moi.
Bak, sanırım ikimiz de bu yeni üniformalarımızı üzerimize uydurmaya çalışıyoruz.
Écoutez, je pense qu'on essaie tous les deux de trouver comment se sentir bien dans nos nouveaux uniformes.
Şimdi beni iyi dinle.
Maintenant, vous m'écoutez.
Dinleyin, tek söylediğim krakerler, ki cesaret cezası için tamamlayıcıydı,... uluslararası suçlularca çalınırsa cesaret cezasını kaybetmiş sayılmam.
Écoutez, tout que je dis est que je n'ai pas perdu le défi si les biscuits salés qui étaient l'intégrale au défi, été capturé par les criminels internationaux. Je vous achèterai quelques-uns plus de boîtes demain s'il restera cette bouche a fermé.
Şuna bakın.
Et écoutez ça.
Biliyorum, bu stüdyo Heatwave'i yaparken zayıf bir iş çıkardı... ama inan bana vizyonun için mücadele verdim.
Écoutez, je sais que ce studio a fait du très mauvais boulot sur la production de "Heatwave" mais croyez-moi, je me suis battu pour votre vision des choses.
Dinle.
Écoutez.
Bakın, ben buraya size biraz iç huzuru vermek için geldim.
Écoutez, je suis venu pour vous apaiser.
İş arkadaşlarımın özel hayatımı bilmesini istemiyorum o yüzden Jason'la evimde olanlardan bahsetmeyelim, olur mu?
Écoutez, je ne veux pas que mes... collègues connaissent ma vie privée, pouvons-nous éviter de parler de Jason et moi?
İnan yalan söylemiyorum.
Écoutez, je vous dis la vérité.
Dinleyin...
Écoutez...
Pekala, dinleyin.
Écoutez-moi.
Beni dinle.
Écoutez-moi.
İlaç tedavisi altındayken şimdiden bile daha sakin hissediyorum.
Écoutez, je suis déjà plus détendu grâce au traitement.
Onu dinle, Bill.
Écoutez-la.
Hey Dolls, dinle.
Dolls, écoutez.
Hayır, sen beni dinle.
Non vous écoutez.
Gazetede okuduğuma göre Anderson dükkanı taşımış galiba.
Écoutez, j'ai lu l'article disant que Anderson avait changé de bureau récemment.
Dinleyin siz oyunculuklar arasında böyle bir sıkıfılık var biliyorum.
Écoutez, les gars je vous connais à profiter de ce qui se passe avec les joueurs.
Bayan Wesley, beni dinlemeniz gerek.
Mme Wesley, écoutez moi.
Şu adam yok mu ya.
Écoutez-le.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]