English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ E ] / Eda

Eda translate French

75 parallel translation
O zaman ne gerekiyorsa yap. Bilirsin, gözler, ses tonu, eda!
Faites ce que vous faites d'habitude, le regard et tout ça!
Eda!
Eda!
Onu sen al Eda.
Porte-la Eda.
Gel de ortalığı toparlamama yardım et.
Eda, aide-moi à la mettre.
Eda öğle yemeği için eve gelmedi.
Eda n'est pas rentré pour le déjeuner aujourd'hui.
Gelin, size sunulan nimetlerin şükrünü eda edelim
Viens, j'ai quelque chose pour toi.
- Eda'nın yerine gidiyoruz.
On va où? - On va chez Eda.
- Eda'yla karşılaşmış mıydım?
- C'est une amie à toi?
- Eda bir kulüp.
- Eda est un club.
Ben halan Eda, canım. Ben, ben!
Je suis ta tante Eda.
İşler nasıl? Eda!
- Ça va, les affaires?
Seni orospu!
- Eda! Salope!
Hey, Eda, dışarı çık. Hemen dışarı çık!
Eda, on va aller régler ça dehors!
Başka bir şey biliyor musun, Eda?
Tu n'as pas d'autres infos?
Bu ufaklıkları öldürdükten sonra, yerdeki paraları toplamayı unutma, Eda!
Si on les tue, on ramasse tout le fric, Eda!
Yapma, Eda!
Arrête, Eda!
Eda, kızın tavrı bana birini hatırlattı.
Eda, son attitude me rappelle quelqu'un.
Umurumda değil, Eda.
Je m'en fous, Eda.
Hey, hey hey. Aklından ne geçiyor, Eda?
Qu'est-ce que ça veut dire, Eda?
İyi hallettin, Rahibe Eda.
Bien joué, sœur Eda.
Suratını çirkinleştiriyorsun, Eda.
Tu fais une drôle de tête, Eda.
Hey, Eda!
Hé, Eda!
Bir rahibe mi? Hey, hey, Eda!
- Une religieuse?
Eda, buna sıkı tutun.
Eda, tiens ça.
Ne düşünüyorsun, Eda?
Qu'est-ce que t'en dis, Eda?
Eda, sen de onu hallet.
Eda, règle-lui son compte.
Ama asıl sorun Eda.
Mais le problème, c'est Eda.
Hey Eda, çeneni kırabilir miyim?
Eda, je peux t'exploser la tronche?
Şuna ne dersin Eda, istersen...
N'est-ce pas? Qu'en dis-tu, Eda?
Eda, nakit söz vermiştin.
- Eda, le fric, comme promis.
Eda...
- Eda.
Kusura bakma Eda, ama botu göremeyeceksin.
- Tu ne verras pas le bateau.
Revy, Eda da orada mı?
- Rebby, Eda est là aussi?
Silahlarımız ve Eda'mız var.
Eda est là, on a des armes.
Eda, dinle.
Eda, écoute-moi.
Onun yürüyüşünde bir eda, konuşmasında hoş bir seda vardır.
Elle se tortille en marchant et pétille en parlant.
- Cilveli bir eda ile dön.
- Arque le dos.
Cilveli bir eda ile dön.
Arque le dos.
Hadi, Eda, seni ikinci sınıf tetikçi.
Dégage, Eda. Va apprendre à tirer.
Rahibe Eda.
Sœur Eda.
Eda.
- Eda.
EDA, 170 saat 48. dakikada sona erdi.
La transmission a duré 170 heures et 48 minutes.
Bu hoş bir eda ve gazla onarılacak bir şey değil.
C'est pas quelque chose qu'on arrange avec du cran et une attitude positive.
Sonra bir sabah umursamaz bir eda ile uyandı.
Et un matin il s'est réveillé... avec un syndrome très aigü de "j'en ai rien à secouer".
Yapmacık bir eda ama beni rahatlatıyor.
C'est une habitude dégoûtante, mais ça me calme.
Her saniyesini bir şeylerin içine etmeyle eda etti.
Il a passé chaque minute de sa vie juste à entuber.
Başbakan Eda Kazuhiko.
M. le Premier ministre.
"EDA."
"EDA."
Eda geldiğinde sarhoş ve kavgaya hazırdı.
Eda était saoul et cherchait noise, il savait pas ce qu'il faisait.
Eda, seni salak rahibe!
Eda, salope!
Eda Denizhan
Struck

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]