English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ E ] / Edo

Edo translate French

441 parallel translation
Babanın vefatından beri Edo'da mısın?
Vous êtes à Edo depuis sa mort?
Ben artık Edo'da oturuyorum, bir gün bize gel.
Je vis à Edo maintenant, passez me rendre visite un jour.
Aslını söylemek gerekirse, Edo'ya taşındığınızı duyduğumdan beri... sık sık evinize geldim ama hiç evde yoktunuz.
Pour dire la vérité, depuis que je sais que vous avez aménagé à Edo je suis venu plusieurs fois chez vous, mais vous n'étiez jamais là.
Edo'dan haberci.
Que se passe-t-il?
İyi ailelerin kızlarına şarkı söylemeyi ve dans etmeyi öğreten Edo'lu kör bir adam.
Ce sont des jeunes filles qui apprennent la danse et le chant avec un maître aveugle venu tout exprès d'Edo.
Edo'dan gelen haberci cevabını bekliyor. Geri döneceğim ve razı olduğunu söyleyeceğim. Sizin için çok sevindim.
Je vais faire part du résultat de notre entretien au messager du seigneur.
O halde, ne alınacağını ve Edo'ya ne götüreceğini düşünelim.
J'y vais. Pense aux objets à acheter et à emporter à Edo.
Neden Edo'ya gidip Yagyu'yu görmüyorsun?
Si tu allais à Edo voir Yagyu?
- Ancak şimdi Edo'ya gitti.
Il est parti pour Edo il y a peu.
EDO
Edo
Edo'dan ayrılıyorum.
J'en ai assez d'Edo.
Edo'lu Efendi Yagyu söylemiş ona, öyle diyor. Burada kaldığını biliyorlarmış.
C'est chez Yagyu, à Edo, qu'elle a su que vous étiez ici.
Bu görüşü Edo'daki üstlerime bildireceğim.
Je transmettrai cette opinion à mes supérieurs à Edo.
İki yıl önce, Amiral Perry'ye Edo'nun kutsal duvarları içine girme izini verildi.
Il y a deux ans le Commodore Perry a été admis dans les murs d ´ Edo.
Edo ile iletişim kurdu.
Il avait avisé Edo.
Güven mektubumu Edo'ya göndermedi ve göndermeye de niyeti yok.
Il n ´ envoie pas mes lettres de créance à Edo et ne semble pas vouloir le faire.
Durumunuz hakkında Edo'dan hiç haber yok Bay Harris.
On ne m ´ a rien dit à Edo de votre situation M. Harris.
Ekselans, yakında haber gelmezse öğrenmek için Edo'ya gitmeye kalkışabilirim.
Si Edo ne répond pas bientôt je serai homme à y aller moi-même.
Hayır, Edo yolunda bir köydenmiş.
Non elle vient d ´ un village sur la route d ´ Edo.
- Edo'ya mı gidiyor?
- Vous allez Edo?
Edo'ya gitmek istiyordunuz.
Vous vouliez aller à Edo.
Korkarım Edo'ya girdiğimizde Shogun biraz hayal kırıklığına uğrayacak.
Le Shogun sera déçu en nous voyant arriver à deux tout seuls.
" Edo'ya götürülen hediye listesi.
" La liste des cadeaux que le même Seigneur portait :
Edo'ya gururla giresiniz diye Shimoda halkı bunu sizin için yapıyor.
Gens de Shimoda font ça pour que vous entrez à Edo avec honneur.
Edo yakınlarında son kampımızı kurduk.
Près d ´ Edo. nous f ^ imes une dernière halte.
Edo'ya hoş geldiniz.
Bienvenue à Edo.
Bay Harris, sizi buraya getiren kişi olarak bir an önce Edo'dan ayrılıp Shimoda'ya dönmeniz için yalvarmaya geldim.
M. Harris moi qui vous ai fait venir ici je viens vous supplier de partir d ´ urgence. - Rentrez à Shimoda.
Masör, az sonra masaj yapacağın adam aslında Edo'dan evine dönen bir lordtur.
Masseur, l'homme que vous allez masser est un seigneur qui quitte Edo pour retourner dans sa province.
Eğer dedikodu başlar ve Edo'ya kadar ulaşırsa, bu durum Kuroda Çetesi'nin sonu olur.
Si celle-ci éclate et remonte jusqu'à Edo, ce sera la fin du clan Kuroda.
Edo'da, ustamızın durumu çok titizce saklı tutulmuştu, hatta kendi muhafızlarından dahi.
À Edo, l'état de notre maître est gardé secret, même de ses propres serviteurs.
SOTO SAKURADA-MACHI, EDO IYI KLANININ RESMİ İKAMETGAHI
Résidence officielle du Seigneur li.
Efendimin hanedanlığı 1619 yılında düştü. Ben de akabinde mülkü terk edip Edo'ya arka sokaklarından birinde başımı sokacak kiralık bir ev bulduğum buraya taşındım.
Ayant perdu mon seigneur il y a onze ans, je suis monté à Edo.
Efendimin hanedanlığının düşüşünün akabinde buraya Edo'ya taşındım ve arka sokaklardan birinde kiralık bir ev buldum. Yetersiz bir hayatta sürünürken yeni bir efendinin yanında iş bulmak için çeşitli bağlantılar kurmaya çabaladım.
Depuis la dissolution du clan, j'ai été réduit à vivre... plus que modestement dans l'espoir de trouver un maître.
Sekigahara savaşından bu yana Edo ronin, efendisiz samuraylardan geçilmez oldu. Başıboş gezinip av arayan vahşi köpek gibiler.
Edo grouille de ronins sans attache en quête du riz quotidien.
Böyle komik lafların Edo'nun her tarafına yayıldığını düşünebiliyor musun?
Nous ne pouvons pas tolérer une telle disgrâce.
Son zamanlarda Edo'da kendilerine samuray demeyi layık görmeyen ve harakiri yapmak için klanların arka avlularını kullanmak isteyen ama karşılığında bir miktar parayla mutlu mesut ayrılan roninlere dair hikayeler duyup duruyorum.
On nous rapporte dernièrement que des ronins sans vergogne rôdent en ville menaçant de se tuer, s'ils ne reçoivent pas une aumône.
Efendimin hanedanlığı düşünce hemen ikametgahı terk edip Edo'ya taşınmıştık.
Devenu ronin, je suis venu m'installer à Edo.
Edo sokakları Sekigahara savaşından dönen roninlerle doluydu.
À cause de la paix, la capitale regorgeait de ronins.
Evet, duydum. Bu mevzuyu öğrenen diğer roninler Edo'daki daimyo evlerinin kapılarında bitivermeye başlamışlar... Harakiri yapmak istiyor ve hiçbir şekilde gitmiyorlarmış.
Oui, on dit que des ronins rôdent dans la ville déclarant qu'ils vont se faire harakiri devant les résidences.
Son zamanlarda Edo çevresinde roninlerin kendilerini daimyo evlerine takdim edip para verilene kadar kendilerine harakiri yapmakla tehdit etmelerine yönelik duyumlar aldık.
On dit que des ronins quémandent des aumônes en menaçant de se tuer aux portes des palais.
Bunun dışında, bu yılın ocak ayında gene harakiri yapmak isteyen başka bir eski Fukushima Klanı hizmetlisi Motome Chijiiwa'ya verdiğimiz cevap konusunda da hata yapmadığımız açıklık kazandı. Hanemizin askeri sertliğine dair ifadeleri Edo'nun her noktasında yankılandı.
L'austérité proverbiale de notre clan fut connue dans tout Edo... grâce à ce suicide faisant suite à celui de Chijiwa.
Sonuç olarak üçüncü gün, Edo Kalesi'ndeki resmi bir toplantıda Lord Doi, genç efendimiz Bennosuke için övgü dolu şu sözleri sarf etti :
En outre... à une session du Grand Conseil, Sa Seigneurie félicita notre jeune Maître dans les termes suivants :
Edo'daki Lordumuza bir haberci gönderdi.
" Les Anciens ont dépêché un messager â sa Seigneurie en Edo,
- O Edo'lu.
Un samouraï qui vient d'Edo.
Herşeyimi Edo'da kaybettim ve kendimi buraya attım.
Ayant tout perdu à Edo, j'ai erré jusqu'ici.
Sen Edo'lusun.
Vous venez d'Edo?
Evet, Edo'lu bir kaybeden.
Je n'avais plus rien là-bas.
Bu arada, şu Edo'lu samuray- -
Tu sais, Masa... Ce samouraï qui vient d'Edo...
Edo'lu samuray hastalanmış. bu şansı kaçırmamalıyız.
Leur garde du corps est malade, c'est le moment.
Edo'daki yemeklerden hoşlandın mı?
Notre cuisine est différente aussi.
Edo'da buluşuruz.
Nous nous retrouverons à Edo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]