Ekonomi translate French
1,146 parallel translation
Ekonomi yükseldi, suç oranı düştü.
L'économie est meilleure, la criminalité en baisse.
- Ekonomi haberleri.
- Les nouvelles de la Bourse.
- Ekonomi yaparım.
- J'économiserai.
Birinci sınıf bileti iki ekonomi sınıfıyla değiştirdik.
On a échangé la 1ère contre deux éco.
Ekonomi sınıfında uçacaksın.
Tu es en éco.
- Ekonomi mi?
- Economie?
Avrupa ekonomi vekillerinin bir toplantısı var.
Il y a un sommet européen des finances.
Tatlım, ekonomi ne kadar kötüye giderse gitsin sen hiçbir zaman aç kalmayacaksın.
L'économie peut sombrer, tu ne mourras jamais de faim.
Ekonomi politikası, yanlış sosyal olarak evet dememiz yanlış çiftçilere bu faiz oranını vermemiz karşılığında ödeme yapamayacaklar.
Socialement, on ne peut pas forcer les agriculteurs à payer un tel taux d'intérêt pour que vous nous prêtiez de l'argent.
Hayır, Ekonomi...
Non, en éco.
Vardığımız yerde ekonomi sınıfından kilometre sınrı olmayan kiralık bir araç bizi bekliyordu.
Nous avons pris possession de notre voiture de location format économique avec kilométrage illimité.
Ekonomi dersinde aynı sınıftayız. Ne olmuş?
On était en Economie 1-01 ensemble, et alors?
Ekonomi sınıfında yer yok mu?
Vous n'avez rien en économie?
GenişIememiz yavaşIadı, ama ekonomi de yavaşIadı.
Pas d'expansion si l'économie va mal.
Tebrikler Lex, ilk kez ekonomi sayfasına girdin.
Félicitations Lex, tu es en page business pour une fois!
Evet, ekonomi fiyatının yarısı.
La moitié d'un billet en classe éco.
Tek koltuk! Ekonomi!
Un billet, en éco.
Ama bu ekonomi o kadar zorlu ki işine yaramayan bir saçmalık için kredi alıyorsun.
L'économie est forte... sans que tu aies rien à faire.
Ekonomi dersi yüzünden ağlamaya başladı.
D'abord, son cours d'économie.
Ekonomi iyileştikçe bu tür işlere eleman bulmakta zorlanıyoruz.
Plus l'économie va bien, plus il est difficile d'allouer ce genre de poste.
Yeni ekonomi denilen sistemin motorunu oluşturmak üzereydiler.
Ils commençaient à en parler d'une manière plus personnelle.
Hele politika ve ekonomi hakkında.
Pas sur l'économie politique en tout cas.
Ekonomi, iç savaş, Çeçenistan sorunları- -
Entre sa politique économique, le crime, la Tchétchénie...
Sana, ekonomi, matematik, - felsefe, bilim, çalıştıracağım.
Je vous enseignerai l'économie, les maths, la philosophie, les sciences.
Ekonomi, üretim, dağıtım ve malların tüketimiyle ilgili... bir bilim dalıdır.
C'est la science qui traite de la production, de la distribution et de la consommation des biens.
- Ekonomi mi?
- L'économie?
- Ekonomi.
- L'économie.
Biyoloji, İngiliz Edebiyatı, Matematik, Ekonomi...
Biologie, littérature anglaise, Arithmétique, Économie...
Beş final kutuda, Profesör McDoogle'ın ekonomi finali şimdi sırada.
Cinq matières dans la poche, il reste l'épreuve finale d'économie du professeur McDoogle.
Tamamiyle doğru, bay Ekonomi.
Très pertinent, M. Economie!
Ben Bay Ekonomi, tanıştığıma memnun oldum. Söyler misiniz...
Je souis M. Economie Nice to meet you!
Bildiğim tek şey, yeni Avrupa kurallarıyla bir yıl içinde yeni meslekler doğacak olması. Eğer ekonomi alanında İspanya'da lisans eğitimi görürsen belki iş bulmana yardımcı olabilirim.
Je sais qu'avec les nouvelles directives européennes des postes vont se créer dans un an, si tu fais un DEA sur un sujet traitant les problèmes économiques espagnols.
- Ne okuyorsun? - Ekonomi.
T'es étudiant en quoi?
- Ekonomi.
L'économie.
Ekonomi sınıfından çok iyi birini tanıyorum. - Kim o?
Je connais une personne très sympa du cours d'éco.
Ekonomi doktorası. Harvard'da 3 yıl Yaş 34.
Docteur en économie. 3 ans à Harvard 34 ans.
Ekonomi yavaşladıkça hisse senetlerinin değeri düştü.
Avec la récession économique le capital propre baissait, -
Filozofi, ekonomi vb. şeyler içeriyor.
Il y a aussi des cours de philosophie, d'histoire, d'économie.
Anlamadığını biliyorum ama ekonomi eskisi gibi değil.
L'économie n'est plus ce qu'elle était.
Özgür ekonomi.
L'économie libre?
Eğer 20 sene çalıştıktan sonra annem hâlâ bebek bakıcısı tutamıyorsa özgür ekonomi pek işe yaramıyor demektir değil mi?
Si aprés 20 ans de carriére, ma mére ne peut pas se payer une baby-sitter, l'économie libre ne fonctionne pas vraiment, non?
Arjantin'in ekonomi tarihinde... yeni bir sayfa açıyoruz.
Un nouveau chapitre s'ouvre dans... l'histoire économique de l'Argentine.
Debbie Reston 18 : 00-20 : 00 arası Temel Ekonomi dersine giriyormuş.
Debbie prenait des cours d'économie. De 18h à 20h.
Ekonomi dersi Sabian amfisindedir.
L'économie était à Sabian Hall.
Kusurları hafızamda tutamadığım için üzgünüm. Yeteneklerim arasında bu yer almıyor. Sadece ekonomi diplomam olduğu için üzgünüm.
Désolée que me souvenir des défauts ne soit pas de ma compétence.
- Ekonomi!
L'économie?
Ekonomi iğrenç.
L'économie est mal en point.
Ekonomi sınıfının intikamı.
C'est la revanche de la seconde.
Ekonomi nedir?
Définissez l'économie.
Ekonomi.
- L'économie.
Londra Ekonomi Okulu'nda.
Je dois aussi prendre un bain.