Ela translate French
87 parallel translation
Yeşillik bir kasabaya ulaştığımız zaman beslenecekler.
Elles engraisseront plus tard avec d ela verdure.
Dış gezegen Troyius elçisi Petri'yi gemiye aldık, şu anda iç gezegen Ela'a yaklaşmaktayız.
Nous avons embarqué Petri, ambassadeur de Troyius, et approchons d'Elas, la planète inférieure.
- Evet ama gördüğüm en güzel ela gözlere sahip.
- Oui, oui, oui. - Mais elle a les plus beaux yeux verts que j'ai jamais vu.
- Asıl sen, gördüğüm en güzel ela gözlere sahipsin.
- C'est toi qui a les plus beaux yeux verts.
Bunların hepsi, beni çocukluğuma geri götürdü.
Comme tout ela me rappelle mon enfance!
Ela, ayaktayken bir bira versene.
Ela, tu es debout. Donne-moi une bière.
Umduğumdan daha uzun boylu, gözleri ela.
Grand, le regard pénétrant.
Uykusuz geceler, yalnız saatlerde o müthiş ela gözlerine bir kez daha bakabilmek için dualar ettim.
Que de nuits blanches, d'heures d'angoisse, a espérer, et prier, qu'a nouveau je puisse noyer mon regard dans la nuit brune de tes yeux.
Hem de şefkatle. Senden "Kumlu saçları ve ela gözleri olan şeker Yahudi çocuk." diye bahsetti.
Três bien. "Le mignon blondinet juif aux yeux noisettes", il a dit.
Ela.
Marron.
- Benimki ela.
- Ils sont noisette, les miens.
Ela! Ayna yalan söylemez.
Regarde-toi bien dans la glace.
Elo Teyze'yi öldürdüler.
Ils tuèrent tante Ela
Gözlerin ela, değil mi?
Tu as des yeux noisette.
Ela gözler, koyu saç ve kumral ten istediniz.
Vous avez demandé : yeux noisettes, cheveux foncés et... peau claire.
Gözlerim ela Helen Keller.
Mes yeux sont noisette, Helen keller.
Kahverengi saçlı, ela gözlü.
Cheveux bruns, yeux noisettes.
Megan Ann Rose 12 yaşında. Sarı saçlı ve ela gözlü.
Megan Rose a 12 ans, blonde aux yeux noisette.
Gözlerinin ela olduğunu hiç fark etmemişim.
Tiens, t'as les yeux noisette.
Ela gözlerim var ve doğal saç rengimi hatırlamıyorum.
J'ai les yeux marron et j'ai oublié ma vraie couleur.
Eğer ilk aşkım Ela ile karşılaşabilseydim... Onunla her şeye en baştan başlayabilirdim.
Si seulement je rencontrais Ela, mon premier amour, je pourrais tout recommencer avec elle.
Eğer Ela'yla karşılaşabilseydim Kurtulacaktım.
Si seulement je rencontrais Ela, je serais sauvé.
Ela...
Ela!
Alman Ulusunun Asil Hıristiyanlarına Konuşma.
Addresse à la Noblesse chrétienne d ela Nation allemande?
Arnie, seni oraya kiliselerinden olan insanları çekesin diye koyduk.
Arnie, vous ètes là pour filmer le trouble d ela population après la perte de son église.
Ela, hadi be oğlum, bir sor bakalım ona.
Ela, mon fils, demande lui.
Stella! Ela!
Stella, rentre...
Sharon Marie Polanski, kadın, beyaz, yaşı 26 1,60m, 61 kilo sarı saç, ela göz.
Sharon Marie Polanski, femme de race blanche, 26 ans 1 m 62, 60 kilos cheveux blonds, yeux noisettes.
" Bu, gülümseyen ela gözlerle çekilen fotoğraflar bütün bu korkunç seslerden sonra dinlenebilir.
La photo de mon passé Le sourire des yeux gris Que cesse ce son si cruel
Ben ela gözlü.
Oeil Marron...
- Ela mı geldi?
- Ela est là?
Yaklaşık 1.65 boyunda, kıvırcık kahverengi saçlı ela gözlü, sahte topaz bilezik takıyor.
Environ 1m60, brune, yeux noisette, collier en fausse topaze.
Çok güzel gözleri var. Yeşil mi, ela mı, mavi mi anlayamıyorsun ama gökyüzündeyken maviydiler.
Il a ces beaux yeux où tu ne peux pas dire s'ils sont verts, noisettes, bleu ou, mais par rapport au ciel, ils sont bleus.
Ela rengindeler.
Ils sont noisette.
Büyük, güzel, ela gözler.
De beaux yeux noisettes.
- Ela!
- Noisette!
Gözlerim ela! İnanamıyorum!
Couleur noisette!
Tamam, ela tonlarında ama biraz yeşilimsi.
Avec une pointe de vert noisette.
Profesör iyi biri ama eğer başımıza bir ela gelirse Viper'ın burada bizi korumasını isterdim.
Le Professeur est intelligent, mais quand ce sera la merde, je préfère avoir Viper pour nous protéger.
Koyu saçlı, ela gözlü.
Cheveux sombres, yeux noisettes.
Ona, adamın yapılı... uzun saçlı, ela gözlü olduğunu söylediniz.
Vous lui avez dit qu'il était de petite taille. Longs cheveux, yeux noisettes, extrèmement musclé.
Ang...
Ang... ela.
- Sen de gördüğüm en güzel ela gözlere sahipsin.
- Vous avez les plus jolis yeux verts que j'ai jamais vu.
Pam-ela, verandada sana gelen paketi gördün mü?
Tu as vu le paquet pour toi, dehors?
180 boyunda. Ela gözlü. - Yeter.
Il est très mignon 1 m 80, yeux verts et...
Ela...
Ela...
Kahverengi saç ela gözler.
ses yeux marron.
- Ama ışık çarpınca, ela oluy orlar.
Mais à la lumière, ils sont ambrés.
Ela.
Noisette...
Ya Ela?
Et Ela?
Ela ela ela under my angerela ela ela ela eh eh eh
- Quoi?