Elden bir şey gelmez translate French
68 parallel translation
- Elden bir şey gelmez.
- On n'y peut rien.
Ama içi iyi. Elden bir şey gelmez.
Il y a sûrement de bonnes choses en lui
- Elden bir şey gelmez.
- On n'y peut rien!
Elden bir şey gelmez, biliyorsun.
C'est comme ça.
Bu bize ne kazandıracak? - Bazı şeyler için elden bir şey gelmez. - Tabii.
Si t'avais été plus adroit, ça serait pas arrivé.
Onlar öldükten sonra elden bir şey gelmez çünkü.
"Personne ne peut servir ses parents au delà de la tombe."
Elden bir şey gelmez.
Tu n'y peux rien.
Savaş var, elden bir şey gelmez.
C'est la guerre, on n'y peut rien.
Elden bir şey gelmez.
On ne peut rien y faire.
- Elden bir şey gelmez.
- Si on ne peut rien y faire...
Elden bir şey gelmez!
Une loi charitable.
Yasa böyle. Elden bir şey gelmez. Yumuşak bir yasa...
On ne peut rien faire!
- Bu konuda elden bir şey gelmez.
- On ne peut rien faire cela.
Görev başındaysan elden bir şey gelmez, değil mi?
Pas marrant d'être de nuit.
Elden bir şey gelmez.
On n'y peut rien.
Ne yapalım, elden bir şey gelmez.
Je peux peut-être pas m'en empêcher.
Elden bir şey gelmez. Herhalde bir kez daha işe çıkacağım.
J'ai plus qu'à retourner bosser!
Bu konuda elden bir şey gelmez.
On ne peut rien y faire.
Elden bir şey gelmez.
C'est comme ça.
Elden bir şey gelmez.
On ne peut rien faire.
Elden bir şey gelmez dedi
Que tu nous as oubliées
Elden bir şey gelmez. İşim var.
J'ai du travail à finir, désolé.
Ama senyaku için olduğundan, elden bir şey gelmez.
Tout est pour l'élixir de Xian.
Son bir kez daha, size sadece konuşmaya geldiğimizi söylüyorum, bu kadar önemli olmasaydı gelmezdik. Ama istediğiniz şey buysa, elden bir şey gelmez ama!
Mais si vous voulez que l'on joue comme ça, jouons à armes égales.
Yardım etmek isterdim, ama elden bir şey gelmez.
- Je peux rien faire.
Aslına bakarsan sen bir batakhane gülüsün, elden bir şey gelmez.
On s'en fout que tu sois un sale Latino.
Olmuşu değiştirmek için elden bir şey gelmez.
On ne peut pas changer le passé.
Durum bu, elden bir şey gelmez.
C'est comme ça et on ne peut rien y faire.
Elden bir şey gelmez.
On ne peut rien y faire maintenant.
Pekala, ona da elden bir şey gelmez.
On ne peut rien y faire.
Bu çocuk bir aptal. Elden bir şey gelmez.
Je ne peux pas l'aider avec cette tête d'idiot!
Elden bir şey gelmez.
On n'y peut rien...
Evet, elden bir şey gelmez.
Oui, on n'y peut rien.
Ama biri seçilince, elden bir şey gelmez.
Mais on ne peut rien faire, quand on a été choisi.
Neyse elden bir şey gelmez, öyleyse daha çok çalışmak zorunda kalacağım.
je ferai mieux la prochaine fois.
Elden bir şey gelmez mi?
Comme ça?
- Ama elden bir şey gelmez.
Mais c'est comme ça.
- Elden bir şey gelmez.
"C'est comme ça".
- Ama, arkadaşım... elden bir şey gelmez.
Mais, mon pote... c'est comme ça.
- Elden bir şey gelmez.
C'est comme ça.
Elden bir şey gelmez.
Nous ne pouvons rien faire.
Sanırım elden bir şey gelmez.
J'imagine que ça devait arriver.
Bu tür şartlar altında sanırım elden bir şey gelmez. - Böyle şeyleri rahatça söyleme!
Vu les circonstances, il n'y a rien qu'on puisse faire.
Karıma elimden geleni yapacağıma söz verdim ama çocuğun annesine ihtiyacı var. Elden bir şey gelmez.
Je lui ai promis de faire de mon mieux mais... un garçon a besoin de sa mère, tout est là.
Onun için elden artık bir şey gelmez ama bana öyle geliyor ki hiç böyle hırsız görmemişsindir.
Il est trop tard pour réparer ça, mais je pense n'avoir jamais vu un voleur aussi invétéré de toute ma vie.
Eğer dünya soğan gibi milyonlarca katmanı olan bir şeyse ve katmanlara bakmaktan usanırsak, elden bir şey gelmez.
S'il s'avère que c'est comme un oignon, avec des millions de couches, et qu'on se fatiguera et se rendra malades à regarder toutes les couches, alors c'est comme ça.
Elden bir şey gelmez.
Ça n'aidera pas.
Elden başka bir şey gelmez...
C'est tout ce qu'on peut...
Ama elden bir şey gelmez.
Mais peu importe.
- Elden bir şey gelmez.
Un de ces moments, hein?
- Elden bir şey gelmez.
On n'y peut rien.