Emanet translate French
1,840 parallel translation
Ofisine geldi, kıçını havaya kaldırdı sen de ona kariyerini emanet ettin, hiç soru sormaksızın.
Non, elle est venue ici, t'en a mis plein la vue, et tu as remis ta carrière entre ses mains, sans poser de questions.
Emanet kasası var.
Il y a un coffret de sûreté.
Onlarla çalışır, onlarla yaşarsınız, hatta bazen hayatınızı emanet edersiniz.
Vous travaillerez avec, vivrez avec, vous pourrez leur confier votre vie.
Neden onu bana emanet ettin?
Pourquoi tu m'as laissée m'occuper de lui?
Neden Ethan'ı bana emanet ettin?
Pourquoi m'as-tu laissée m'occuper de lui?
- Anne, uyuşturucu bağımlısı olduğumu... - Hayır, sen... bildiğin halde onu nasıl bana emanet edebildin?
Comment as-tu pu laisser une droguée surveiller ton fils?
Allah'a emanet ol.
Dieu soit avec toi.
Fiyakalı emanet, değil mi?
Merde alors, c'est tout?
Karımı ona emanet etmezdim ama hayatımı ederdim.
- Je ne lui confierais pas ma femme, mais je lui confie ma vie.
Emanet. Adamım köşeyi dönüveririz.
On n'a qu'à revendre du métal.
"Emanet", sokak dilinde "silah" demektir.
Par "métal", il veut dire des fusils.
"Emanet", sokak dilinde "silah" demektir?
C'est de l'argot?
Sonra hatırladım.Kasa dairesinde altı tane fazladan büyük emanet kasaları vardı.
Puis je me suis souvenu qu'il y a six grandes boîtes de dépôt dans le coffre.
İşte. Bunu sana emanet edebilirim değil mi?
Tenez, gardez un oeil dessus pour moi, d'accord?
Size emanet.
Veille sur lui.
Duvar Allah'a emanet.
On n'a pas le droit.
Herkes Botsvana için onca para verdi ve bana emanet ettiler.
Les gens ont tellement donné pour le Botswana, ils m'ont fait confiance.
Onun doktoru olmayı bırakmalıydım. Ama onu kimseye emanet edemedim.
Je n'aurais pas dû rester son médecin, mais je n'avais confiance en personne d'autre pour s'occuper de lui.
Allah'a emanet olun!
Alahimanet ( Au revoir )
Allaha emanet ol.
Au revoir.
Allah'a emanet ol.
Alahimanet.
- Allah'a emanet olun!
- Alahimanet!
Allah'a emanet olun.
Alahimanet.
Anne, Kanna'yı sana emanet ediyorum.
Maman, prends soin d'elle.
Kanna'yı size emanet ediyorum.
Prends soin de Kanna.
Sırrını emanet edebileceğin tek kişi benim, hatırlıyor musun?
Je suis ton confident, tu t'en souviens?
Geleceğimi kaslı, koca bir çocuğa emanet etmişim gibi hissediyorum.
Comme si je misais sur mon avenir avec un gosse géant tout musclé.
Dr Roger Downs, emanet edilen... hayırseverlik faaliyetlerinin gelirleri ile, kendi cebine para akıtıyordu.
Le Dr. Roger Downs, chargé du financement des activités caritatives, a détourné des fonds.
Onu sana emanet ediyorum.
Je le laisse à votre soin.
20 yıl bekledikten sonra işi başkasına emanet etmeye niyetli değilim.
Après 20 ans d'attente, je n'ai pas vraiment envie de déléguer.
Sana canını emanet etti. Bu da bana yeter.
Il vous confierait sa vie et c'est suffisant pour moi.
Karımdan emanet bir liste var.
J'ai une liste de ma femme.
Dürüst olmak gerekirse onu birilerine emanet etme konusunda zor zamanlar geçiriyoruz.
Pour être honnête, on... on a eu du mal à faire confiance à qui que ce soit dernièrement.
Hayatını emanet edebileceği insanın siz olduğunuzu söylerdi.
il disait toujours que vous êtes le genre d'homme a qui l'on peut confier sa propre vie.
Mara, bir zulayı bile soyamazken boktan bir emanet firması için yapılmış bir sürü çalıntı çekle bankaya girebileceğimizi... -... sana düşündüren nedir?
Mara, si je peux même pas braquer une planque, comment j'entre dans une banque pour encaisser des chèques bloqués volés.
Güya bunlar sağlığımızı emanet ettiğimiz insanlar.
Nous leur faisons confiance pour s'occuper de nous.
Çocukları dert etme Onları Eugenia'ya emanet ettim Onlara iyi bakarsa, ona çörek pişireceğimi söyledim İyi olacaklar, kaltak çöreğe bayılır.
T'inquiète pas pour les gosses. Ils sont avec Eugenia. Je lui ai promis une tarte en échange du service.
Bir emanet fonu oluşturdum.
L'argent est sur un plan épargne.
Üniversite emanet fonu mu? Onun için mi?
Un plan épargne pour Jake?
Purom sana emanet.
Surveille mon cigare.
Freya'yı sana emanet etmek istiyorum.
J'aimerais te confier le F.L.E.I.A.
Sanırım benim emanet nihayet bir işe yaramış.
Je suppose que mon neuf millimètres lui a été utile.
Sami, o proje sana emanet.
Sami, je te confie ce projet.
Otomobili o şeye... Otomobil... sana emanet he.
Je te confie ma voiture.
Sana emanet.
Je te confie le moulin.
Hatta bir emanet hakkında açıklanan yegane bilgi çoğu durumda sadece emanetin adıdır. Bazen de bu emaneti yaratan avukatların adı bilinir.
En fait, bien souvent, la seule information révélée, c'est le nom du trust voire l'identité des avocats qui l'ont créé.
Vergiden kaçınmak ya da vergi kaçırmak için tipik bir yapı Jersey'de bir emanet kurarak ortaya çıkarıIır.
La structure classique permettant l'évasion fiscale nécessiterait de créer un trust à Jersey.
Öyleyse Harry seni askerlerine askerlerini de fahişelerine emanet ediyorum.
Alors, je vous renvoie à vos soldats, et vos soldats à leurs putains.
Canımı emanet ettim ona.
Je lui aurais confié ma vie.
Burası artık sana emanet.
Il t'appartient.
- Silahı avukata emanet etmek yapılacak en güvenli harekettir.
Confier l'arme à son avocat, c'est l'endroit le plus sûr.