Ember translate French
85 parallel translation
Ember'i satın alan önemsiz bir kabadayıyla çıkıyor diye duydum. İlgilenirsen.
Elle sort avec un loubard minable qui a acheté La Braise, pour info.
Diane'e Ember'de buluşacağımızı söyledim.
- J'ai dit à Diane qu'on la verrait.
Hafta sonunu Ember Adası'nda geçireceğim için çok heyecanlıyım. ( Ember : KOR )
Je suis vraiment contente de passer le week-end à l'île de la Braise.
Ailenin Ember Adası'nda bir evi yok muydu?
Ta famille n'a pas une maison sur l'île?
Ember Adası'na hoş geldiniz çocuklar.
Bienvenue à l'île de la Braise, les enfants.
Ama Ember Adası büyülü bir yerdir.
Mais l'île de la Braise est un lieu magique.
Dalgaların kumdaki ayak izlerini silmesi gibi Ember Adası herkese temiz bir sayfa verir.
Comme les vagues qui effacent les traces de pas sur le sable, l'île de la Braise donne à tous une nouvelle base.
Ember adası gerçek seni ortaya çıkartır.
L'île de la Braise révèle le vrai moi.
Ember Adası'na ilk gelişin mi?
C'est la première fois que tu viens sur l'île?
Efendim, Amiral Chen iki ay önce ayrılıp Ember Adasına gitti. Ne?
L'amiral Chan est en permission pour deux mois à l'île de la Braise.
Ember Adası büyülü bir yerdir.
L'île de la Braise est un lieu magique.
Ailenizin Ember Adası'nda bir yazlığı yok muydu?
Ta famille n'a pas une maison sur l'île?
Dalgaların kumdaki ayak izlerini silmesi gibi, Ember Adası da herkes için yeni bir sayfa açar.
Comme les vagues qui effacent les traces de pas sur le sable, l'île de la Braise donne à tous une nouvelle base.
Ember Adası, gerçek sizi ortaya çıkarır.
L'île de la Braise révèle le vrai moi.
ON YEDİNCİ BÖLÜM EMBER ADASI OYUNCULARI
Livre III : Le Feu Chapitre 17 :
Ember Adası Oyuncuları tarafından hayata geçirilmiştir.
"Interprété par la célèbre troupe des Comédiens de l'île de la Braise."
Öyleyse Ember Adası'nda bir yerlerde olmalı.
Il doit être quelque part sur l'île.
Hiçbir şey yapmadan bekleyemem. Ember şehri yıkılıyor.
Je ne resterai pas les bras croisés pendant qu'Ember tombe en ruines.
İster 8, ister 18 yaşında olun topluma hizmet etme zamanınız geldi.
Que vous ayez 8 ou 18 ans, il faut servir. - Apportez le Livre de la Ville d'Ember. - Bonjour M.Boaz.
Ember Şehri dışında sadece sonsuz bir karanlık hakim.
Au-delà d'Ember les ténèbres sont infinies dans toutes les directions.
Ember'den çıkış mı?
Une sortie à Ember?
Bunlar Ember'ın tüm belediye başkanlarının resimleri.
Ce sont tous les maires d'Ember.
Podd Morethwart, Ember'ın Yedinci Belediye Başkanı.
"Podd Morethwart. Septième maire d'Ember."
Ember yeterince dayandı.
Ember existe depuis longtemps.
Ya Ember'dan bir çıkış varsa?
Et s'il y avait une sortie?
Ember'dan çıkmanın bir yolu olduğuna inanıyordu.
Il croyait qu'Ember avait une sortie.
Bir mühendislik harikası. Görkemli bir başarı. Güzel şehrimiz Ember.
Ce miracle d'inventivité, cette œuvre formidable qu'est notre ville d'Ember.
Ember sonsuza kadar yaşayacak.
Nous savons simplement Qu'Ember est éternelle
Ember'dan kurtuluş yolu!
Pour sortir d'Ember!
Ember!
Ember!
Karanlığın içinde tekrar yeryüzünde yaşayabilmek için Ember'ı canlı tutan hepimiz yeniden yeryüzünde yaşayabilecek ışığı görebilecektik.
Tous ceux qui avaient alimenté la flamme d'Ember dans l'obscurité pour que nous puissions vivre à nouveau à l'air et dans la lumière.
- Ember.
- Ember.
Size topluluğun bize tahsis ettiği isimleri vereceğiz ama Kutsal Ağaçlıktayken değil. Kesinlikle. Ember.
Exact, Ember.
Cadı ismi de "Ember."
Son nom de sorcière est Ember.
Evet, yine de "Ember" demenizi tercih ederim.
Oui, même si je préfère qu'on m'appelle Ember.
Booth, katilin Ember adında bir cadı olduğunu düşünüyor fakat katil daha kaslı ve yapılı bir kadındı.
Booth croit qu'une sorcière nommée Ember est l'assassin... mais la victime était une grosse femme, très musclée.
Yalnızca Ember öldürmedi.
Ember ne l'a pas tuée seule.
Onun Ember'in atalarının kemiklerini elinde tuttuğunu da biliyordunuz.
Vous saviez aussi qu'elle avait les os de l'ancêtre d'Ember avec elle. Vous êtes de bonnes sorcières.
Ember'a hoşgeldiniz.
Bienvenue a l'Ember. La réception est tout droit a l'intérieur
Ember'in dışında çalışan bir arkadaşım bahsetti bu adamdan.
Un ami à moi m'avait parlé de ce gars qui travaillait hors d'Ember.
Geçen hafta Ember'da buluştuk.
Nous nous sommes rencontré la semaine passée au Ember.
Ember'in Mezarı adlı bir yerde birlikte dans ediyorduk.
On a dansé ensemble au Ember's Tomb.
Ember Adası'nı hatırlıyor musunuz?
Et l'île de la Braise, alors?
: ember yap.
En cercle.
Bayan Ember?
Mlle Ember?
Ember Copley'in bu gece saat 9'da marinada ailesiyle buluşması gerekiyordu.
Ember Copley était censée voir ses parents ce soir à 21 h à la marina.
Kendisi gelmeyince, ailesi de geri dönmüş. Hizmetçiyi ölü bulmuşlar, kız da kaybolmuş.
En ne la voyant pas arriver, ils sont rentrés, ont trouvé la domestique morte, et Ember disparue.
İçeri giriyor, hizmetçiyi kloroformluyor, Ember'ı kaçırıyor, haneye tecavüz izi yok.
Il s'introduit, chloroforme la domestique, attrape Ember, aucun signe d'effraction, rien.
Ember.
"Ember."
Ember halkından yiyecek çalmakla.
- De voler de la nourriture au peuple d'Ember.
Ama Ember yeterince güçlü değildi.
- Mais Ember n'était pas assez forte.