English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ E ] / Emerge

Emerge translate French

297 parallel translation
Buna rağmen, umarım öldüğüm zaman beni değiştiren ilahi güç, beni Yen'in yanına yollar.
Si j'émerge un jour, j'essaierais de retrouver Yen.
Bütün bunlardan tek ve net bir sonuç çıkıyor.
Quelque chose émerge clairement de tout ceci.
Onu sahneye koymamın sebebi köpek terbiyecisinin sarhoş olmasıydı.
Elle passe parce que le type aux chiens est soûl. - ll émerge.
Bir hastalık sonrası iyileşme gibi, daha güçlü olarak çıkarsın, daha uyanık olursun.
On en sort comme le convalescent émerge de la maladie, plus fort, et plus conscient.
" Buğulu bir rüyanın içinden, yolumuz bir süreliğine ortaya çıkar ve sonra bu rüyanın içinde tekrar kaybolur.'"
"Comme sorti d'un songe brumeux Notre chemin émerge un instant Puis disparaît en un rêve"
Kendine geldiğinde sağa sola yumruk sallamaya başladın o yüzden ben de seni tekrar uyutmak zorunda kaldım.
Quand vous avez émergé, j'ai dû vous rendormir.
İskoçya'nın kuzeybatısında, Atlantik'in açıklarında okyanustan yükselen kum ve kaya parçalarının oluşturduğu şirin Outer Hebrides Adaları uzanır.
Au nord-ouest de l'Ecosse, en plein Atlantique, le charmant archipel des Hébrides, avec ses innombrables îlots rocheux, émerge de l'océan.
anılar ve yarı unutulmuş güdülerden yaratıldı. Ve soyut duyguların.. ... gölgesinden çıkarak,... parmak uçlarımın mekanik gerçekliğinde hayat buldu.
Il a été conçu de mémoire et d'une impulsion à demi oubliée... et il a émergé des ombres des émotions abstraites... jusqu'à ce qu'il renaisse adulte... des réalités mécaniques du bout de mes doigts.
Tohumlardan da, kendilerini üretme özellikleri olan tohumcuklar çıktı. Hem de herhangi bir yaşam türünün tıpatıp aynısı olacak şekilde.
De ces graines ont émergé des cosses... possédant le pouvoir de se reproduire... à l'image de n'importe quelle forme de vie.
Gece boyu çalıştığımdan, geç kalkmıştım.
J'avais travaillé toute la nuit, et j'ai émergé assez tard.
Sabah saat 10'dan önce kendime gelemediğimi biliyorsunuz.
Vous savez que je n'émerge jamais avant 10 heures.
Binlerce nemli ve buğulu göz, aşkın görüntüsünü paylaşıyor.
Émus, des milliers d'yeux convergent Vers ce point d'où une vision charmante émerge
Puslu bir hayalden çıkıp bir an önümüzü görürüz sonra yine bir hayalin içinde yitip gider.
Notre chemin émerge un temps Hors des brumes d'un rêve... Puis s'évanouit dans un rêve.
Gerçek baş aşağı ortaya çıktı.
La vérité a émergé, mais à l'envers.
Sadece hayal gücü, baştan sona safsata.
Il remue la boue, pour voir ce qui en émerge.
Υ ani, geleceğin dünyasιna getirecekleri zafere bakιyοrsun.
Ils sont la gloire qui émerge dans la vie future.
Βugün siyah kadιn νe siyah erkek arasιndaki sοrun bundan kaynaklanιyοr... kadιn, adamι kοntrοl etmek, οna emretmek istiyοr ama bu οlacak şey değil.
C'est ça le problème qui émerge entre l'homme et la femme noirs aujourd'hui, parce qu'elle veut contrôler et régner et le diriger et ça, c'est impossible.
Yeni yeni kendime gelmeye başladım.
J'émerge à peine.
Her hasta, kendine bahşedilmiş özellikleriyle üstün bir bireydir. İnsanoğlunu, yaratıldığı balçıktan farklı kılan da budur.
Chaque patient est un individu suprême doté des qualités qui distinguent l'être humain de la boue dont il a émergé.
Işığın temel parçacığı olan foton bir atom veya molekülden ortaya çıktığı sırada, ışık hızında doğar.
la particule basique de la lumière, le photon, il nait à la vitesse de la lumière dès qu'il émerge d'un atome ou d'une molécule.
Eğer yıllar önce, 200 ışık yılı uzaklıkta yıldızlararası uzay yolculukları yapabilen ileri bir uygarlık ortaya çıktıysa bile, neden buraya gelsinler?
Si, il y a longtemps, une civilisation avancée avait émergé... à 200 années-lumière, pourquoi seraient-ils venus?
Yaşamın oluşmasını engelleyici koşullara sahip gezegenler de vardır.
Certaines seront trop hostiles pour qu'elle émerge.
Kendine geldiğinde bir kuş kadar mutlu oluyor... ama hiçbir şey hatırlamıyor.
Quand il émerge, il est guilleret, mais ne se souvient de rien.
Onu şimdi çıkartıyoruz.
Il émerge.
Bölgeye girmek üzere.
Une flotte de croiseurs interstellaires émerge de l'hyperespace.
40 yıldan fazladır sular altındayken neden şimdi su yüzüne çıktığını düşünüyorsun?
Pourquoi croyez-vous que ça émerge, après avoir été étouffé pendant presque quarante ans?
Kapıyı çaldığında derin uykudaydım ve hâlâ tümüyle kurtulamadım.
Je dormais quand vous avez frappé. Je n'ai pas encore émergé.
- Boşluktan dışarı.
Du vide a émergé
" Sı... sırrımız, Majesteleri, yeniden göründü
Le euh... secret de Votre Majesté émerge à nouveau.
Ama hava değişikliği için her gelişimde bahardı ve ben yine bitki ekiyordum.
Mais chaque fois que j'ai émergé, c'était le printemps... et je me suis remise à planter.
Geceleri nehirden çıkar havaya yükselir, tüm kanoları yutar ve içindekilerin ruhlarını alırmış.
Il émerge du fleuve la nuit, se dresse pour avaler les embarcations, et s'empare de l'âme de leurs occupants.
Ve tabii ki liderim kim ise ona mutlak sadakatimi sunmam gerekir.
Je donnerais ma loyauté absolue à quiconque émerge comme nouveau leader.
Yani altı hafta kadar önce, yavaş yavaş bundan çıkmaya başladı.
Il y a environ 6 semaines il a lentement émergé.
Başbakan ile Alec Nevin'in aşikâr bağlantıs, ortaya çıkarsa, tüm gözler İngiliz Hükümeti'ne döner.
Si la vérité émerge, vu les liens de Nevin avec le 1e ministre, - le 10 Downing Street aura des ennuis.
İlk defa suyun üstündeyim.
J'émerge à peine.
Ortaya çıkan taşaklı her genç gerçeği gömüyor.
Elle enterre toute nouvelle vérité couillue qui émerge.
Sinyallerden, bir patern oluşuyor.
Une courbe émerge des signaux qu'elle envoie.
- Çok güzel. Öyle. Öyle.
- ça doit être beau. C'est bizarre de sortir avec quelqu'un qui émerge d'un long mariage.
Half Moon Bataklığı'nda araba bulunmuş. İçinde kadın cesedi varmış.
Une voiture a émergé à Half Moon Marsh, avec le cadavre d'une femme dedans.
Bu 2 Şubat, saat 7.20yi 30 saniye geçe Punxsutawneyli Phil kahinlerin kahini tahmincilerin tahmincisi istemeden ortaya çıkan ama uyanık Punxsutawney'de köstebek dilinde sundu Kuşkusuz bir gölge görüyorum.
En ce 2 février, à 7 heures, 20 minutes et 30 secondes... Ie Phil de Punxsutawney... devin parmi les devins... météorologue des météorologues... a émergé, à contre-coeur... mais bien éveillé... à Punxsutawney, Pennsylvanie... et a dit, en langage marmottien... "Sans conteste, je vois une ombre."
Bu 2 Şubat, saat 7.20yi 30 saniye geçe Punxsutawney'li Phil kahinlerin kahini tahmincilerin tahmincisi istemeden ortaya çıkan- -
En ce 2 février, à 7 heures, 20 minutes et 30 secondes... Ie Phil de Punxsutawney, devin des devins... météorologue des météorologues... a émergé à contre-coeur... mais bien éveillé, à Punxsu...
Sürünerek diğer tarafa çıktığımda beni bekliyordu. Pat!
Quand j'ai émergé à l'autre bout, elle m'attendait.
Bırak bir şekilde dışarı çıksın.
Il faut que ca émerge.
24 saatte oluşturulan yeni bir teori var. Voyles'i epey ilgilendirmiş.
Une théorie qui a émergé depuis peu et qui intrigue le directeur du FBI.
Mekik çıkıyor.
La navette émerge.
Çocukluğunu evinde Birch Ridge'de... terkedip bir adama dönüştü
L'authentique héros émerge de l'enfance pour devenir un homme.
Birazdan göreceğiniz koleksiyon bir vizyonun 20 senelik dönemini temsil ediyor.
La collection que vous allez voir incarne une vision qui a émergé il y a 20 ans.
Meridian bu boyutla kesişen başka bir boyuttan mı geldi diyordun?
Vous avez dit que Meridian avait émergé d'une autre dimension.
Bence kendi kendine karar veren bir zeka doğuyor.
Je pense qu'une intelligence auto-déterminée émerge.
"Shock Corridor."
Malgré ces limites, il émerge un film remarquable :
Kubrick, kendi eşsiz hayali dünyalarını yaratmak için bağımsız yapımlardan ve kara filmlerden doğmuştu âdeta.
Il émerge après avoir tourné des films noirs indépendants, pour créer un monde à lui, un monde visionnaire.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]