Enerji translate French
6,860 parallel translation
Senin cinsel enerji merkezinde bir tıkanıklık var.
Il y a un petit blocage autour de ton pôle énergétique sexuel.
Enerji kitlelere bedava verilen bir şey olmalı.
L'énergie est quelque chose qui devrait être donné gratuitement à la population.
Ben sana enerji veririm.
Allez! Ça vous endurcira un peu.
Portakal aromalı enerji içecekleri elektrolitlerimi yeniler resmen.
Gatorade orange m'aide bien a restaurer mes électrolytes.
O acıda oldukça fazla enerji vardır.
Il y a beaucoup d'énergie dans cette douleur. Non.
Biliyorsun, şeker enerji verir derler.
Tu sais, le fait que le sucre donne de l'énergie?
Dün gece burada ciddi derecede telekinetik enerji harcanmış.
Une grande énergie télékinésique a été déployée ici hier soir.
Elektromanyetik enerji akan mistik yollar.
Chemins mystiques s'écoulant grâce aux énergies électromagnétiques.
Doğaya yakınlık, enerji, insanlar.
Ce contact avec la nature, l'énergie, les gens.
- Akımın yönünü değiştirip enerji elde edebildim.
J'ai dû dérouter pour avoir un peu de courant!
Bir kere yaptık mı, tam formunda olarak bir enerji emici yerçekimi karşıtı ve seks manevralı haliyle geri dönecek.
Ca fini, elle sera de retour sous sa forme complète de suceuse de chi, défiant la gravité, et de bête de sexe.
Ne zamanım ne enerjim var, bunu araştırmana müsamaha göstermek için ve de Poulson iyiden iyiye adam olurken gerçi ağzı leş gibi koksa da herkes büyük masada sandalye kapmasının sebebini Temiz Enerji Beyannamesi'nde, Başbakan'a arka çıkmasından dolayı olduğunun farkında.
Je n'ai ni le temps ni l'énergie de t'épauler sur ça et tandis que Poulson est un type vraiment charmant, bien que souffrant d'un terrible cas de mauvaise haleine, tout le monde sait que la seule raison pour laquelle il a obtenu un siège à la grande table c'est à cause de son support au Premier Ministre au Projet de loi à l'Energie Verte.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı...
Le ministre de l'Energie et des Ressources...
Size biraz enerji deposu getirdim.
Je t'ai apporté un petit quelque chose.
Enerji izi ya da kızılötesi ışınlar, hareket dedektörü...
Une signature énergétique ou infrarouge, un détecteur de mouvement, je...
Bu yavruya yüksek dozda enerji yüklüyorum. Böylece Marcus bembeyaz bir Noel geçirebilir.
Je charge le turbo de ce bébé pour que Marcus puisse avoir un noël vraiment blanc.
Bir içecek al, enerji yüklen.
- J'ai une stratégie. On prend un smoothie vite fait, pour l'energie
Böylece bina içinde sürekli ılıman bir iklim olacak. Aynen. Enerji maliyeti milyonlarca dolar azalacak.
Ça permettra un climat modéré constant dans tout le bâtiment.
Enerji içecekleri.
L'eau énergisante.
Bu ruh sarmaşıklarının "tipik dünya şartları" dediğimiz ortamlarda dengesizleşen bir enerji şekli olduğunu varsaydık.
J'ai posé comme principe que ces plantes sont une forme d'énergie pure, instable dans ce que nous appelons des conditions terrestres courantes.
Beş Varrick'lik enerji üretiyor.
J'enregistre une puissance de cinq varricks.
Bunun enerji israfı olduğunu iddia edebilirsin ancak bana göre sırf rahatlığı için kullanılır, şu gerçeği kabul edelim ki : Dünya insanı yıpratan bir yer.
Tu me diras peut-être que c'est du gaspillage, mais pour moi, ça vaut le coup, car le monde est un endroit froid.
Ölüler için ruhsal enerji harcamam ben.
Je ne gaspille pas mon énergie psychique avec les morts.
Bilirsin, bu sarmaşıklarla çalışmaya başladığımda asıl amaç, temiz, sonsuz bir enerji kaynağı bulmaktı ruhani bir ölüm ışını geliştirmek değil.
Quand j'ai commencé à travailler avec ces plantes, le but était de créer une énergie propre et pas de développer un rayon mortel.
Temiz enerji ha, kulağa harika geliyor.
Énergie propre, ça sonne bien!
Enerji kapsülünü yükleyin.
Chargez la capsule d'énergie.
Az önce Ruhlar Dünyası'ndan gelen çok acayip bir ruhani enerji dalgalanması hissettim.
Je viens de sentir une poussée d'énergie venant de la forêt aux esprits.
Cumhuriyet Şehri, ruhani enerji içinde yüzüyor ama sen onun bile, içine giremiyorsun.
Republic City est remplie d'énergie spirituelle, et elle te reste étrangère.
Silahından çıkan o devasa enerji yeni bir portal açılmasını tetikledi ve bizi de buraya fırlattı.
L'énergie de ton arme a créé un portail et nous a propulsées ici.
Ben konseptime bunca zaman ve enerji harcamışken sen kalkıp az biraz tanıdığımız ve hoşlanmadığımız insanlara bir şey kanıtlamak için hepsini pat diye kaldırmışsın.
Tu sais, j'ai mis beaucoup de temps et d'énergie dans mon projet, mais tu as tout arrêté, pour prouver quelque chose à des gens qu'on connaît à peine, et qu'on n'aime même pas!
Enerji ve beyin fonksiyonlarını artırması için koyarız.
On le fait pour booster l'énergie, améliorer le fonctionnement du cerveau.
Sizde Black Flag ve Sex Pistols'daki gibi bir enerji vardı. Sizin müzikle dans edilebiliyordu.
Ils ont l'énergie d'un groupe comme Black Flag ou les Sex Pistols, mais vous pouvez danser dessus.
Namıdiğer enerji suyu. Amma kimya bilginiz varmış!
Ice, Tina, la kryptonite.
Burası pozitif enerji ve güzel hislerin olduğu bir yer.
Cet endroit est plein d'énergie positives et de bonnes ondes.
Dena, sende acayip bir enerji var.
Dena, vous avez une importante énergie en vous.
Kafein haplari, enerji icecekleri, hemen hemen satin alabilecegin tum yasal uyaricilar.
Caféine, boissons énergisantes, à peu près tous les stimulants légaux qu'on peut acheter.
Sanki kuvvetli bir enerji ellerime rehberlik etti.
C'était comme si une puissance supérieure guidait ma main tout du long.
Bayağı yüksek bir kinetik enerji.
C'est une sacrée quantité d'énergie cinétique.
Danışmanı ona doğru kristali bulursa rahmine pozitif enerji aktarır ve doğum acısız olur demiş.
Elle m'a dit que sa doula lui avait dit que si elle trouvait le bon, que ça canaliserai l'énergie positive dans son ventre et rendrait l'accouchement indolore.
Enerji konusunda sana yardımcı olur.
Ça devrait vous aider pour l'énergie.
B12 vitamin iğnesi sana enerji vermiş olabilir. Ama bu geçici.
La vitamine B12 vous a donné peut être un peu d'énergie, mais c'est temporaire.
Newhouse izinleri halletti, tek yapmamız gereken, Şef Hale'ın Van'deki enerji içeceklerini bitirmemiz.
Newhouse a eu les autorisations, on n'a plus qu'à vendre l'eau énergique du chef Hale du van.
Ulaşım ve enerji hizmetlerinin durması.
Transports vitaux ou réseaux électriques?
Hiçbir erkeğin karşı çıkamayacağı ağız sulandıran, seksi bir enerji yayabilirim.
Je peux dégager une énergie sexuelle incendiaire à laquelle aucun homme ne peut résister.
Enerji Dönüşümü Teknisyeni. 96 numara...
Numéro 85... Numéro 96.
Güneş enerji bataryaları, tüm tarlayı biçmeye bile yeter.
Ses cellules solaires peuvent alimenter toute une ferme.
Kapıya enerji gelmiyor.
- La porte a l'air coincée.
Alternatif enerji alanında teknolojiler geliştirdim.
J'innovai en matière d'énergies alternatives.
Yeni yükselen piyasalar, altyapı enerji istasyonu, telekom, SeaWorld, ön cam silecekleri...
Marchés émergents, infrastructures, centrales électriques, télécoms, monde marin, essuie-glaces...
Erişteni içinde hiç enerji verecek bir şey yoktur.
Les nouilles ne contiennent pas d'énergie du tout.
Psişik enerji her yerde.
L'énergie psychique est tout autour de nous.