English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ E ] / Entends

Entends translate French

23,628 parallel translation
Duydun mu?
Tu entends ça?
Tabi, sesler duyuyorum.
Oui, j'entends des voix.
Duydun mu beni?
Tu m'entends?
Bir şey duyuyor musun?
Tu entends quelque chose?
- Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?
- Tu t'entends parler?
Bunu duydun mu cadı?
Tu entends, sorcière?
- Beni duyuyor musun?
- Tu m'entends?
El'in ninjaları, kalp atışlarını gizleyebilir ancak seninkiler gayet belirgin.
Les ninjas de la Main peuvent cacher leurs battements de cœur. J'entends toujours clairement les tiens.
Hiçbir şey duyamıyorum!
Je n'entends rien!
- Kılıçları var duyabiliyorum.
- Je les entends.
Duydun mu?
Tu m'entends?
Evet, gece boyu açık meyveli yoğurt dükkânı Debra'nın, kurbanın öldürüldüğü saatte başka yerde olduğunu ispatlıyor.
Vraiment? Tu entends ça? Oui, mais ils ne donnent pas de Pulitzer pour un cliché de seins à l'air.
- Ama benim delimsin, anladın mı?
- Mais tu es ma folle, tu m'entends?
Neden seks için gizli bir kod gibi geldi acaba?
Pourquoi j'entends un code pour "sexe"?
Affedersin Dedektif, bu davada bana ihtiyaç duymanın sebebini duyamadım.
Pardon, je n'entends aucune raison nécessitant mon aide.
Duydun mu Alura?
Tu m'entends, Alura?
- Elini düğmeden çek, elin düğmedeyken...
- Quand tu appuies, tu entends pas.
- Biliyorum o yüzden beni duyamıyorsun.
- Tu m'entends pas.
- Seni duyamıyorum, oraya geliyorum.
J'entends pas, j'arrive.
- Ne dedi? Yankee Stadı dedi sanki.
- J'entends "Yankee Stadium".
Sürekli mısır nişastasını duyuyorum.
Je n'entends parler que de fécule de maïs.
Küçük bir su sesi duydum ve baktım ki bu kadar büyüklükte bir hilkat garibesi geliyor.
J'entends un minuscule plouf, et il apparaît. Un accident de la nature, comme ça.
Hayır, ama sesını duyuyorum.
Non, je ne peux pas, mais je l'entends.
- Ne duyuyorsun? - Fısıldıyor.
Qu'entends-tu?
Zamanı geldiğinde eve gelmen lazım Duyuyor musun?
Tu dois rentrer à la maison quand c'est l'heure... tu m'entends?
- Seni duyamıyorum, beni anlıyor musun?
- Je ne t'entends pas. Tu me suis?
Sanki duyabildiğin tek şey kalp atışındır, değil mi?
Comme ça au moins tu entends ton cœur, hein?
Duyuyor musun?
Tu m'entends?
Beni duyuyor musun, Chiron?
Tu m'entends, Chiron?
Duyuyorum anne.
Je t'entends, Maman!
Seni duyamıyorum.
Je ne t'entends pas.
Ugh, eğer B.L.A.A.R. hakkında bir şey daha duyarsam, her yeri "blaarf" yapacağım.
si j'entends encore un truc sur le BLAAR, je vais "vomir" partout.
Üzgünüm, duyamıyorum. Çok uzaktayım.
Je ne t'entends pas, je suis trop loin.
Seni anlıyorum, Virginia ve seni de, Bill.
Je vous entends, Virginia, et vous aussi, Bill.
Söylediğin, yaptığın, gördüğün ve işittiğin herşeyle ilgili?
Tout ce que tu dis et fais, tout ce que tu vois et entends?
Beni duyabildiğini biliyorum.
Je sais que tu m'entends. Je les rattraperai pour ce qu'ils nous ont fait.
- Bir şey duyarsan bağır.
- Cries ce que tu entends.
Asher, beni duyabiliyor musun?
Asher, tu m'entends?
Ben hiçbir şey duymuyorum.
J'entends rien.
Bu durumu istediğim gibi hallederim.
Je vais gérer cette situation comme je l'entends.
Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin?
Non, mais tu t'entends parler, un peu?
Kafamda tek duyduğum... senin sesin.
Je n'entends que ta voix dans ma tête.
Duyamıyorum.
Je n'entends pas.
Beni duyuyor musun?
Ça va aller, tu m'entends?
Beni duyuyor musun Kunta Kinte?
Tu m'entends, Kunta Kinté?
Duyuyor musun?
T'entends ça?
Bana bak.
Tu m'entends?
Evet?
Tu entends ça?
Annemın ağlamasını duyuyorum.
Et j'entends ma maman crier.
Beni duydun mu?
Tu m'entends?
Onları duyuyorum.
Je les entends.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]