English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ E ] / Erdoğan

Erdoğan translate French

52 parallel translation
- Özdemir Erdoğan. Hayır, bir şey kastetmiyorum. Klasik müzikte karar kıldık sanıyordum.
Je croyais juste qu'on s'était décidés pour le quatuor à cordes.
Nöbetçi doktor Erdoğan'mış.
Le médecin de garde est Erdogan.
Erdoğan iyi biri.
Erdogan est aimable.
Erdoğan'la konuş, kan testi 11'e kadar hazır olsun.
Parle à Erdogan pour que le test de sang soit prêt avant le 11.
Faruk Erdoğan adlı Türk asıllı bir adamın Borough saldırısını planlayan grubun elebaşı olduğu söyleniyor.
Cet homme, Farroukh Erdogan, d'origine turque, serait le meneur du groupe responsable de l'attentat au marché.
Bay Erdoğan'ın karısı ve çocuğu da gözetim altına alındı.
La femme et l'enfant de M. Erdogan ont été aussi mis en état d'arrestation.
Savunma avukatı Simon Fellowes duruşma salonuna girerken Erdoğan davasıyla ilgili yorum yapmaktan kaçındı.
L'avocat de la défense, Simon Fellowes, a refusé de commenter l'affaire Erdogan avant l'enquête préliminaire. DÉBUT DE L'ENQUÊTE PRÉLIMINAIRE SUR L'ATTENTAT À BOROUGH
Savcılık Erdoğan'ın hücre lideri olduğunu ileri sürecek.
La poursuite va proposer qu'Erdogan est le chef de la cellule.
Faruk Erdoğan'ın özel avukatlığından istifa etmem gerektiğini düşünüyorum.
Je pense me retirer en tant qu'avocate spéciale de Farroukh Erdogan.
- Erdoğan depoda ne saklandığını hiç bilmiyor.
Erdogan ignorait ce qui y était entreposé.
Öyleyse neden Erdoğan patlama öncesi oniki gün boyunca Asıf'ı yirmi yedi kez aradı?
Alors, pourquoi Erdogan fait-il 27 appels à Asif dans les 12 jours avant l'explosion?
Duruşma öncesi size ulaştırılacak olan Erdoğan davasına ait gizli materyalleri sadece ve sadece burada saklayacaksınız.
C'est le seul endroit désigné dans lequel vous êtes autorisée à déposer le matériel confidentiel de la Couronne contre Erdogan, qui vous sera livré avant l'audience.
Bugün sana da söylediğim gibi onunla Erdoğan'ı ziyaret edeceğiz.
Elle et moi allons rendre visite à Erdogan, comme je vous l'ai dit plus tôt aujourd'hui.
Bay Erdoğan, bombalı bir intihar saldırısı planlamakla suçlanıyorsunuz.
M. Erdogan, vous êtes accusé d'être la tête dirigeante d'un attentat suicide.
Acaba Bay Erdoğan biraz yorulmuş olabilir mi?
Je me demande si M. Erdogan est un peu fatigué.
Yani Erdoğan'ın havalimanından Asıf'ı arabayla aldığını ve patlayıcıların arabaya Asıf'tan geldiğini mi söyleyecekti?
Qu'Erdogan a ramené Asif de l'aéroport vers la station, et que l'acétone sur le siège venait d'Asif?
Erdoğan'ın satıcısı sen olmalısın.
Tu dois être le trafiquant d'héroïne d'Erdogan.
Bay Erdoğan'ın buraya geldiğini biliyorum, zira arabası dışarıda bulundu.
Je sais que M. Erdogan est venu ici, car sa voiture a été retrouvée derrière.
Bayan Erdoğan, size bazı sorular sormak istiyorum.
Mme Erdogan, j'aimerais vous poser quelques questions.
Erdoğan'a gösterdiğin notta ne yazıyordu?
Qu'avez-vous écrit à Erdogan?
Erdoğan, Almanya'dan Londra'ya geldiğinde sabıka kaydı olduğu halde üç ay içinde göçmen belgelerini aldı.
Quand Erdogan est arrivé à Londres de l'Allemagne, il a obtenu ses papiers d'immigration en trois mois, malgré son dossier criminel.
Erdoğan'ın arkasında MI5 var.
Erdogan était mené par le MI5.
Erdoğan'ın hücreyi kontrol altına aldığını sanıyorlardı ama ya çift taraflı çalışıyordu ya da hücre ona bilerek yanlış bilgi verdi.
Ils pensaient qu'il contrôlait la cellule, mais soit il a trahi ses patrons ou la cellule lui a fait passer de faux renseignements.
MI5 bir şey yapmaya fırsat bulamadan Erdoğan tutuklanmış olurdu.
Erdogan aurait été arrêté avant que le MI5 puisse faire quelque chose.
Yani cinayetten yargılanan Faruk Erdoğan yüz yirmi masum insanı öldüren patlayıcıyı satın alırken kesinlikle vergi mükelleflerinin verdiği parayı kullanmış.
Ce qui signifie que Farroukh Erdogan, qui est accusé de meurtre, a certainement payé les explosifs qui ont tué 120 innocents avec l'argent des contribuables.
Claudia Simmons-Howe, Erdoğan davasıyla ilgili gizli materyaller bunlar ve açığa çıkmaları ulusal güvenliğe zarar verebilir.
Claudia Simmons-Howe, voici le matériel confidentiel de la Couronne contre Erdogan, dont la divulgation mettra en péril la sécurité nationale.
- Erdoğan MI5 için çalışıyordu.
Erdogan travaillait pour le MI5. Très bien.
- Ama Erdoğan asıl adı değil.
Mais Erdogan n'est pas son vrai nom.
- Erdoğan'ı neden öldürmüyorlar peki?
Pourquoi n'ont-ils pas simplement tué Erdogan?
- Faruk Erdoğan MI5 için çalışıyordu.
Farroukh Erdogan travaillait pour le MI5.
Öte yandan, Bay Erdoğan'ın özel avukatı Claudia Simmons-Howe'un MI5'in bazı üst düzey yetkililerine de sorular yönelteceği söyleniyor.
Une rumeur circule à l'effet que de hauts placés du MI5 seront interrogés par l'avocate spéciale de M. Erdogan, Claudia Simmons-Howe.
Bay Erdoğan'ın davasındaki delillerin gözden geçirileceği biri açık diğeri gizli, iki oturum için buradayız.
Nous sommes ici à la fois pour une audience à huis clos et publique pour revoir la preuve dans le dossier de M. Erdogan.
Tanık X, siz Erdoğan davasındaki Güvenlik Birimi'nin Operasyon Şefisiniz, değil mi?
Témoin X, vous êtes la chef des opérations du service secret dans l'affaire Erdogan?
Muhbir, Bay Erdoğan'ın on dört yaşındaki oğlu Emir.
L'informateur est le fils de 14 ans de M. Erdogan, Emir.
Bay Erdoğan'ın tutuklanmasının ardından Emir'in yaklaşık üç yıldır babasının bilgisayarını hacklediğini keşfettik.
À la suite de l'arrestation de M. Erdogan, on a découvert qu'Emir piratait l'ordinateur de son père depuis près de trois ans.
Faruk Erdoğan'ın faaliyetleri hakkındaki tüm bilgiler oğlundan mı geliyor?
Toute l'information sur les activités de M. Erdogan vient-elle de son fils?
Bay Erdoğan'ı Borough Pazarı saldırısıyla ilişkilendirecek bir sebebimiz yoktu.
On n'avait aucune raison de le lier à un plan pour faire sauter le marché.
Emir Erdoğan'ın kimliğinin açıklanmasını istememe sebebiniz aslında babası hakkında açıklayabileceği şeylerden ve hatta babasının geçmişi hakkında ifşa edeceklerinden çekinmeniz, değil mi?
N'est-il pas vrai que vous refusiez de divulguer l'identité d'Emir Erdogan, car vous craigniez ce qu'il pourrait dire de son père, qu'il pourrait révéler quelque chose du passé de son père?
- Erdoğan neden Almanya'dan buraya döndü?
Pourquoi Erdogan est parti d'Allemagne pour rentrer à Londres?
Yani Faruk Erdoğan'ın sicilinin temiz olduğunu mu söylüyorsunuz?
Vous affirmez que Farroukh Erdogan est "sans taches".
- Mahkemede Emir Erdoğan'ı sorgulamak istiyorum.
Je désire interroger Emir Erdogan, ici à la cour.
İnanıyorum ki Faruk Erdoğan'ın MI5 tarafından tanındığı tezini destekleyecek. Ayrıca MI5 için çalıştığını da. Ve hatta, bombalama sırasında MI5 için çalıştığını göreceğiz.
Je crois qu'il soutiendra le fait que Farroukh Erdogan était connu du MI5, qu'il travaillait avec le MI5, et de plus, qu'il travaillait pour le MI5 au moment de l'attentat.
Emir Erdoğan'ın bu söylediğimi destekleyen delilleri olduğuna inanıyorum.
Je crois qu'Emir Erdogan a la preuve qui soutiendra cette déclaration.
Onlar ki Erdoğan'ı gerçek bir terörist saldırıya tuzak kurmak için kullanıp 120 kişinin trajik biçimde ölmesine sebep olmuşlardır!
dans une opération qui s'est terminée tragiquement et mortellement mal pour 120 personnes ce jour-là.
Bay Altman savcılık makamı Emir Erdoğan'ı mahkemeye getirsin.
M. Altman, la Couronne s'occupera d'amener Emir Erdogan à la cour.
Zanlı Faruk Erdoğan bugün bir numaralı mahkemeye çıktı ve hakkındaki tüm suçlamalara karşı masum olduğunu iddia etti.
L'accusé, Farroukh Erdogan, a comparu brièvement au tribunal numéro un et a plaidé non coupable à toutes les accusations portées contre lui.
Emir Erdoğan.
Emir Erdogan.
Sayın Yargıç, Emir Erdoğan'ı sizin ya da Bayan Simmons-Howe'un olası sorularını yanıtlaması için kürsüye çağırıyorum.
M. le Juge, j'appelle Emir Erdogan à répondre aux questions que la cour ou Mme Simmons-Howe pourraient avoir.
- Erdoğan.
- Erdogan.
Ama herkes uslu durur ve arka sıralardaki muziplik yapmazsa Emir ve İlkay Erdoğan da tatsız bir yere sınır dışı edilmezler.
Mais si personne ne se conduit mal, si personne ne s'amuse derrière la classe, Emir et Ilkay Erdogan ne seront pas déportés à un endroit désagréable.
Erdoğan içkili araba kullanmaktan tutuklandı.
ARRESTATION

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]