Ergo translate French
66 parallel translation
Ben Muhteşem Ergo'yum.
Je suis Ergo le Magnifique.
Ergo!
Ergo!
- Ben Ergo.
- Je suis Ergo.
- Muhteşem Ergo.
- Le Magnifique.
Ergo nerede?
Où est Ergo?
Diğerlerini bulmalıyız Ergo.
Nous devons trouver les autres, Ergo.
Seni bırakmayacağım Ergo.
Je ne te laisserai pas, Ergo.
Bu Ergo.
C'est Ergo.
Yaşamın tanımı, "Cogito Ergo Sum ; Sanırım Ben de Öyleyim" değil miydi?
La définition de la vie n'est-elle pas cogito ergo sum, je pense, donc je suis?
"Düşünüyorum o haIde varım." Düşünüyorum o haIde varsın.
"Cogito ergo es." Je pense donc vous "est".
Ergo, hiç iyi görünmüyoruz.
Donc, nous n'avons pas bonne mine.
Cogito ergo sum.
Cogito ergo sum.
"Düşünüyorum, öyleyse varım." değil.
Ce n'est plus : "Cogito ergo sum" ( je pense donc je suis )
"Bağımlıyım, öyleyse varım." olmalı. Vurgu : "Bağımlıyım."
Mais : "Dedita ergo sum", "pecco ergo sum" ( J'abandonne donc je suis, je faute donc je suis )
- Adamına sor.
Le E, c'est ergo.
Bu nedenle ve bundan böyle, vesaire vesaire... yüce ve asil şahsiyetimiz... bu günden itibaren ve bütün evrende... artık Harkonnen ailesi olarak anılmayacak.
Par consèquent, alors et donc, ergo et cetera, notre moi royal et vaste, à partir de ce jour, et partout dans l'univers, ne sera plus désigné par le nom de Harkonnen.
Ve bu da casus arabası.
Ipso ergo, voiture d'espion.
Ergo, dikkatli olmak en iyisi, evet.
Ergo *, mieux vaut la prudence, oui.
Öyleyse başka bir amacın olmalı.
Ergo *, tu dois avoir un autre but.
Küf ergo zehirlenmesine yol açabilir. Bu da krampları açıklar.
Les moisissures peuvent causer des intoxications à l'ergot de seigle, expliquant les contractures.
Bu ergo zehirlenmesi.
Empoisonnement à l'ergot de seigle.
O bir ergo türevi.
- C'est un dérivé de l'ergot de seigle.
Bu yüzden.. partiye erken gideceksin ki iyi bir arkadaş olasın.
Ergo de facto, venir à une fête en avance fait de vous un très bon ami.
Bu yüzden.. partiye erken gideceksin ki iyi bir arkadaş olasın.
Ergo de facto, arrivez en avance, et faites-vous un bon ami.
Ergo ne demek?
Que signifie "ergo"?
Bilen var mı? Ergo?
Alors, quelqu'un?
Bu yüzden, Rice'ın katili ortalama senin boylarındaydı.
Ergo, le tueur de Rice faisait à peu près ta taille et ton poids.
Yani...
Ergo... Sang.
Boku parlatıp altın gibi göstermek. Sırf binbaşılar albay, başkanlar da vali olabilsin diye.
Éclairer de la merde, appeler ça de l'or, ergo le commissaire devient colonel, le maire, gouverneur.
Katil kar maskesi giymiş, Ergo ( o halde ) katil kurbanın kendisini tanımasından korkmuş, Ergo ( o halde ) yakın zamanlarda burada çalışmış.
Il portait un masque. Il ne voulait pas être reconnu ipso facto... Le tueur a donc dû travailler ici il y a peu.
Katil "Ergo"? Macarca mı bu?
"Ipso Facto le tueur..." C'est un Italien?
Adamın ismi "Ergo" değil Randy.
Il ne s'appelle pas Ipso Facto, Randy.
Bu yüzden de maktul bir Rus.
Ergo, c'est un cadavre russe. - Bravo, M. Bray.
Çok iyi, Bay Bray. Evet, pek fazla "bu yüzden" demem gerekmez de.
- Et je ne dis pas souvent ergo.
Bu mantık "alakasızca ilişkilendirme" mantığı.
Cette logique est post hoc ergo propter hoc.
Bu yüzden sizi sevmiyorum.
Ergo je ne vous aime pas.
Ergo mu BabyBjörn mu?
Ergo ou Baby Björn?
Dolayısıyla bilinmeyeni gerekser.
Ergo, ce qu'on ignore nous est utile.
Düşünüyorum öyleyse varım!
Cogito ergo sum.
Teleskopu iş yerinde olmalı.
Ergo, il le garde sur son lieu de travail.
"R" rehabilitasyon, "T" terapist anlamında.
"E" pour "ergo", "T" pour "thérapeute".
Bundan dolayı cesedi bir kaplan buldu diyorum.
Ergo, un tigre affamé a déterré le corps.
Yani uyuyarak ayılmak için epey zaman vardı.
Ergo, en latin, plein de temps pour dégriser.
Marilyn sadece ona yardım edebilecek çok güçlü... -... adamlarla yattı, bu nedenle avcı Marilyn'dı. - "Bu nedenle?"
Je veux dire, Marilyn couchait seulement avec des hommes de pouvoir qui pouvaient lui servir, ergo, elle était le prédateur.
Ergo Ve Hence, Yüzbaşı Portland'daki kraliyet üyesi.
Ainsi, ton capitaine est le prince royal ici à Portland.
- Durdurulması gerek.
Il doit être arrêté. En effet. Ergo, vous êtes maintenant
Bu nedenle, aranızdaki ilişki böyle yürür.
Ergo, c'est comment les relations fonctionnent.
Ted, bu minderi geçen sene içinde kullanmadık. Bu yüzden Üçgen'e.
On l'a pas utilisé cette année, ergo, ça va au Triangle.
Tanrım bana merhamet göster.
Rescipe ergo in me oculis misercordiae tuae...
Örn.
Ergo gratia, tu me montres du respect, bordel!
Mesle...
Ergo...