Erm translate French
93 parallel translation
Şey...
Erm...
Gerçekten etkilendim.
Bien, je suis très touché, erm...
İyi miydim?
Etais-je, erm... OK?
Lütfen bekleyin.
Erm... restez en ligne.
Erm, sadece mankenlerle çıkan erkeklere dair... Neler keşfettin?
Alors, qu'avez-vous decouvert sur ces hommes... qui sortent avec des mannequins?
Erm, yazar olman bence çok etkileyici.
Je trouve que c'est super que vous ecriviez.
- Gayet güzel.
- Erm, très chouette.
Erm, evet, ama özel bir konuğum var. ve onlar geldiğinde midillinin yanında olmanı istiyorum.
Des invités surprise vont arriver, faut que tu sois près du poney.
Belki, ERM konusundaki fikrinizi söyleyebilirsiniz.
Et bien dites moi quelle est votre position sur l'ERM
Bak, diyeceğim şu ki bunların hiçbirini yapmana gerek yok.
Erm... Ecoutez, vous n'avez pas besoin de faire tout ceci.
Halledebilirsin, değil mi Ollie?
- Peux tu gérer ça Olly? - Erm...
Şimdi okula gidiyoruz ve...
Donc nous allons à l'école... erm... Nous devons
Paragraf açalım.
Erm. Paragraphe.
Sanırım "üst düzey hükümet kaynakları" diye yazacağım.
Erm, Je pense que je vais changer pour "principale source du gouvernement".
Evet, peki...
Ouaip. Qu'est ce, erm...
- Erm... enseden, omuz ve dirsekten, Sir John.
Au niveau du cou, de l'épaule et du coude,
- Düşük yaptığını ya da, erm pis su yüzünden sistit olduğunu.
Et que vous avez perdu le bébé... ou que de l'eau impure vous a enflammé la vessie.
- Şu demek, erm siz burda ben ordayım, ve eğer şanslıysam bana meşhur tartınızdan yollamaya devam edersiniz.
Ça veut dire que vous êtes là, et moi à côté, et que si j'ai de la chance... j'aurai encore des tourtes.
- Ona sordum, erm acını azaltmak için ne yapabilirim diye.
Je lui ai proposé... d'aller acheter de quoi la soulager.
Yaklaşık, erm, haftada 800 dolar..
On doit payer,... 800 la semaine.
Erm, kendi evinde yemek ver.
Hum, fais le dîner à ta maison.
Eğer, erm, dayanılmazsa, yemeğe son verebilirsin.
Donc si c'est, euh, insoutenable, tu pourras le couper court.
Evet, o, erm sallanmıyor, Kimsenin kullandığı yok.
Elle ne balance plus, personne ne l'utilise.
Erm... hayır. Adı Stevie, ve o aslında bir gay.
Son nom est Stevie et il est gay.
Erm, biz teorik olarak buraya taşınmıştık.
Pfff... Nous venions littéralement, tout juste d'emménager...
Harika, tamam, erm, sonra görüşürüz.
Cool! Ok, euh... A plus tard alors.
Erm... Mutfağa doğru git lütfen.
On passe à la cuisine?
Erm, doğru... Kahve?
Bon, eh bien... un café?
Erm, er...
- Où?
Bunu açıklamak istermisiniz? Erm... şöyle...
- Avez-vous une explication à fournir?
Erm, burada bizimle mi kalıyorsunuz, efendim?
Vous résiderez en bas avec nous?
Hayır, Sadece şeye gidiyordum er... Erm... Um..... mektubu teslim etmeye.
Je partais juste... distribuer une lettre.
Biraz tarama gerektirebilir, erm.
Il faut un peu de quadrillage.
Erm, hayal meyal.
Ça vous parle? Vaguement.
Bir düşünelim.
Erm, Laisse-moi réfléchir.
İster misin, erm...
Tu aimerais...
Affedersin, erm...
Excusez-moi...
Erm, ben Yvonne.
Je suis Yvonne.
Bu benim, erm...
C'est ma, hem...
Hayır. Hayır. Erm...
Non...
Erm, her ikisi.
Les deux.
Erm.Bak, Stuart, büyük Stuart, erm, kabalaşmak istemiyorum ama Cuma günü için kasabaya gitmem gerekir.
Ecoutez Stuart, grand Stuart, je ne veux être incorrecte mais je dois aller en ville pour préparer vendredi.
Erm... sabah geleneği.
C'est le matin.
Erm... evet... sayılır.
Euh... Oui. Plutôt.
Erm, pardon?
Excusez-moi.
Erm...
Je regagne la métropole aujourd'hui.
Bulmadım.. Ben, erm...
J'ai... du travail pour l'école.
Erm..., Sanırım yine kitapları karıştırdın, Panda.
Donc.
Erm, bu senin için.
C'est pour toi.
Erm, er...
Alors...
erm, onlar neden...?
- Pourquoi ont-ils...