Escalade translate French
1,138 parallel translation
Ama on yıl sonra, İçki Yasağı şehirde tırmanan korkunç şiddeti işaret eden bir dizi filmin ortaya çıkmasına sebep oldu.
Mais 10 ans plus tard, avec la Prohibition, vinrent un flot de films révélateurs de cette escalade de violence qui touche les grands centres urbains.
Böylece kontrolden çıkmak üzere olan kriz, yüzden az ölüyle kısa sürede çözüldü.
Cette crise, dont on craignait l'escalade, s'est donc résolue avec la mort de moins de 100 soldats.
Kimin camına tırmandığına dikkat et, yoksa fena olur.
Mieux montre qui vous fenêtre escalade dans avant de vous sauter sur.
Ama seninkiler bir dağ kazasında ölme lüksüne sahipken, benimkiler İngiliz ihanetini ve Stalin'nin idam mangalarını gördü.
Mais tes parents sont morts dans un accident d'escalade, les miens ont survécu à la trahison, et aux exécutions de Staline.
Şimdi Somerset, mobilyalara tırmanıyor.
Somerset escalade les meubles.
Bob ile ben barikatı aşıp tünelden kaçacağız.
- Bob et moi, on escalade la barricade. - Attends!
Işslzllk artıyor.
ESCALADE DU CHÔMAGE
Tırmanırken, aklın açıktır bütün kargaşalardan bağımsızdır.
Lors d'une escalade, l'esprit est clair... Libéré des doutes.
Yeni bir kaya tırmanış duvarı var.
On va sur un mur d'escalade.
Şimdi, Everest'e büyük tırmanışından 43 yıl sonra kendi zirve denemem için hazırlık yapıyorum.
43 ans après son exploit sur l'Everest, c'est à mon tour de tenter l'escalade.
"Tırmanmak kanımda var" dediğimde şaka yapmıyorum.
Alors quand je dis : "j'ai l'escalade dans le sang", je suis sérieux.
Ama önce, Lhotse cephesini tırmanmak zorundaydık ve bu da iki günlük yorucu bir tırmanış olacaktı.
Mais on devait d'abord franchir la face du Lhotse, une épuisante escalade de 2 jours.
Zirvenin hemen altında tüm tırmanışın en zorlu eğimi Hillary Step olarak bilinen kaya ve buz duvarı vardır.
Au bas du sommet se présente la plus grande difficulté de l'escalade. Un mur de roche et de glace, nommé le "passage d'Hillary".
Lenonn'un ölümü barış için tek şanslarını mahvetmiş ve savaşı daha da kızıştırmıştı.
Leur seul espoir de paix était perdu et Lenonn était mort. Ce fut l'escalade.
Dağdan ineceğiz, dağa çıkacağız, dağdan ineceğiz..... botumuzu alıp, sabah hala orada olmalarını umacağız.
On descend la montagne, on l'escalade, on la descend. On prend le radeau de sauvetage et on espère qu'ils soient encore là demain.
Çok fazla yüklenmişsin. Önümüzde uzun bir tırmanış var.
Fils, tu es trop chargé pour cette escalade.
Bu tepeyi alacağız, değil mi?
On l'escalade cette colline, oui ou non?
Bu tür doğal felaketlerde bir artış olacak. Hem de insanlık tarihinde hiç görülmediği kadar. Bunda dünyanın ortalama sıcaklığındaki artışın rolü, çok büyük olacak.
Il y aura une escalade de catastrophes naturelles sans précédent dans l'Histoire de l'homme si la température moyenne continue à grimper.
Kablonun uzunluğu yaklaşık 50 metredir ve güçlü bir tutunma kıskacı vardır.
La longueur du fil est d'environ 50 mètres, avec une puissante serre d'escalade.
Bütün hayatını bir daha tırmanarak harcıyorsun aradan geçen yıllar sonra zirveye çıkınca yanlış dağa çıktığını fark ediyorsun.
On passe sa vie à escalader une montagne... et quand on arrive au sommet, on réalise après toutes ces années... qu'on a escaladé la mauvaise montagne.
Dağcılık yaptın mı?
Vous faites de l'escalade?
Tırmanış ekipmanları.
Matériel d'escalade.
Kimse Homer'ın tırmanış hakkında bir şey bilmediğini ve tüm bunların çılgınlık olduğunu söylemedi mi?
Quelqu'un a-t-il mentionné qu'Homer ne savait rien de l'escalade en montagne? Et que tout ceci est insensé?
Vega sektöründe gerilimin yükselmesiyle... şu an tüm Konfederasyon bıçak sırtında.
Avec l'escalade de la tension dans le secteur Vega... L'ensemble de la Confédération est sur le fil du rasoir.
Yüzmeye ve tırmanmaya gittik. Bir gece fırtına çıktı.
On se baigne, on fait de l'escalade, il y a eu un orage.
Çok zor olmasına rağmen tırmandın.
L'escalade! Toutes ces acrobaties à votre âge!
Bir anda çitin üzerinden nasıl geçileceğini unuttum.
J'ai oublié comment on escalade une barrière.
Cinsel açıdan adım atmamamın nedeni muhtemelen ilişkiyi tüketmekten korkmamdan kaynaklanıyor.
Je redoute que l'escalade sexuelle précipite la fin de notre relation.
Dağcı.
Escalade.
General, Komutanlar Sovyetler'i kışkırtmak yönündeki amaçlarını belirttiler.
Les Chefs d'État-major viennent de signaler aux Soviétiques... notre intention d'escalade.
Siz de onları kışkırtıyorsunuz. Buna izin vermedim ve bunu onaylamadım.
Une escalade que je ne voulais pas signaler et que je n'ai pas approuvée.
Asıl soru, uçağımıza yapılan bu saldırı Sovyetler'in ilerleyen zamanlardaki hareketlerine ipucu olabilir mi?
La question est de savoir s'il s'agit là d'une escalade voulue de leur part.
Tabii ki yogaya tutkuyla bağlıyım. Kaya tırmanıcısıyım, duvar tenisi oynarım.
Je suis passionné de yoga, d'escalade, de Racketball...
Bu iş iyice çirkinleşip daha pahalıya patlamadan bir çözüm bulabiliriz.
On peut négocier quelque chose. Avant une escalade méchante et ruineuse.
K2'yi tırmanabilecek düzgün birine ihtiyaçları vardı.
Il leur fallait quelqu'un qui escalade le K 2 en restant présentable.
Madem doğruydu, bir daha neden hiç tırmanmadın? Ya da mezarına gitmedin?
Alors pourquoi avoir arrêté l'escalade et n'être jamais allé sur sa tombe?
Ve bahse girerim dışarı çıkmak için çanağa tırmanan sendin.
Je parie que c'est vous qui avez escaladé l'antenne pour vous échapper.
Dağ yürüyüşünü sever misin?
Tu aimes f aire de l'escalade?
Sen doğmadan önce İrlanda'da dağlara tırmanıyordum.
J'ai escaladé des montagnes en Irlande.
Everest'e oksijensiz çıktı.
Il a escaladé l'Everest sans oxygène.
Mont-Blanc Dağı'na tırmandığım zaman babam vermişti.
Mon père me l'a offerte lorsque j'ai escaladé le Mont Blanc.
İstersen onu hemen tırmanmaya zorlamayalım.
Epargnons-lui l'escalade pour l'instant.
Petrarch, Verdoun dağına çıktığı zaman ( Ç.N. Petrarch : İtalyan şair ve bilimadamı ) aşağısında tüm Avrupa onu gördü, o yeni bir çağın doğumuna tanıklık ettiğini biliyordu.
Quand Pétrarque a escaladé le mont Ventoux et qu'il a vu l'Europe, il a su qu'il assistait à la naissance d'une ère nouvelle.
Everest'e hiç tırmanmadım. Görmem gerekiyor.
Je ne l'ai jamais escaladé, je... j'attends de voir.
Selam Roger. Yüksek Kamp'ta, zirve yolunun dörtte üçünü aşmış oluyoruz.
Au camp du haut, nous avons déjà escaladé les 3 / 4.
Çitteki bir delikten geçip ötekine tırmandı. Yardım görmüş olmalı.
Il a ouvert une grille et escaladé un mur.
Brian North Jerry Higgins'in Srebrenica'dan notlarını okuyor.
Selon lui, la restructuration de la BBC aurait contribué à l'escalade de la crise dans les Balkans. Brian North lit le récit de Higgins à Srebrenica.
- O zaman yeniden tırmanırım.
Je devrai recommencer l'escalade.
Yarım sörf tahtasıyla Everest tepesinden aşağı indim. Niagara şelalesine tırmandım. Ve geçen ay Muhammed Ali'yi nakavt ettim.
J'ai descendu l'Everest en luge, escaladé les chutes du Niagara, et le mois dernier, j'ai mis K-O Muhammad Ali.
Sizin parmaklıklardan tırmandığım zamanı hatırlıyor musun? Alnımı ağacın dalına vurmuştum ve sizin bahçeye düşmüştüm ve sizin köper Yogi evden çıkıp, beni kıçımdan iki kez ısırmıştı.
Tu sais, le jour où j'ai escaladé ta clôture, j'ai heurté une branche, je suis tombé dans ton jardin, ton chien Yogi a rappliqué et m'a mordu deux fois les fesses.
Dünyanın en yüksek 1 4 zirvesinin 1 2'sine tırmandı.
Le seul à avoir escaladé 12 des 14 plus hauts sommets.