Esrar translate French
2,395 parallel translation
- Esrar satmak yok.
Ne pas vendre de drogue.
Esrar kullandınız mı hiç?
Vous avez déjà fumé des joints?
Burada esrar içmek yasak!
Pas de drogue!
Esrar mı dedi?
Quelle drogue?
Esrar var mı?
Un peu de drogue?
Belki de o kadar çok esrar içtin ve hap yuttun ki artık hiçbir söylediğin veya yaptığın şeyi hatırlayamıyorsun.
Ou tu as peut-être trop fumé d'herbe et gobé trop de pilules pour pouvoir te souvenir de ce que tu dis ou fais.
Esrar benim değildi.
C'était pas mon herbe.
Kadınlar ve esrar hakkında bir şeyler mi...
T'as écrit quoi, des trucs sur les femmes et l'herbe...
Bu güzel kiliseleri, esrarın kutsal bir ilaç olduğunu savunuyor.
Le Temple de Jésus beau et cool était l'une de ces églises qui dit que le cannabis est une herbe sacramentelle.
Araba çalmak, esrar, önemsiz şeyler.
Voitures trafiquées, du cannabis, sans plus.
Uyuşturucu köpeği olduğundan uyuşturucu, özellikle de esrar koklayınca çılgına dönüyor.
C'est un chien sniffeur, et s'il sent de la drogue, surtout la marijuana, il devient dingue.
Bu tıbbi esrar.
C'est du cannabis médical.
Esrar benim değildi.
C'était pas à moi.
Bizim bahçeye esrar falan mı attın sen?
T'as balancé un sac d'herbe chez moi?
Esrarı ben içmedim.
J'ai pas fumé d'herbe.
Örnek kızımızın bahçede esrar sakladığını öğrenmek de üstüne tuz biber ekti.
- De l'air! Pour couronner le tout, notre fille parfaite a caché un sac d'herbe dans le jardin.
Okulda esrar mı içtiniz siz? - Ben içmedim.
- Vous fumez des joints dans la cour.
Senin dinozor esrar da içiyor mu?
Ton dinosaure deal de l'herbe aussi, eh?
Bug 9 yaşında burada oynarken annesi fazla esrar aldı.
Quand Bug avait 9 ans, sa mère a fait une overdose alors qu'il jouait dans ce jardin.
Varoşlara ne kadar az esrar ve kokain gelirse satıcılar o kadar az para kazanırdı.
Moins de weed et de cocaine arriverait... moins les trafiquants gagneraient.
Esrar benimdi.
C'était de la maconha.
İfadeye yazabilirsiniz amir bey, esrar benimdi.
Vous pouvez écrire que la marijuana était moi.
Babası haklı yüz gram esrar hafife alınacak bir şey değil.
son père a raison. une centaine de grammes n'est pas une blague.
İzlerin içinde yosun, kum ve perlit ya da esrar toprağı olarak bilinen bir şey buldum. Ve de Noel gülü olarak bilinen bir bitkiye ait tohumlar.
J'y ai trouvé de la mousse de tourbe, du sable et de la perlite... qu'on appelle aussi terreau... et les graines d'une plante connue sous le nom de roses de Noël.
İşte esrar savaşı böyle kazanılır.
Et voilà comment on gagne une guerre d'opium.
Romantizmi ve esrarı canlı tutmaktan bahsediyorum.
Faire vivre la romance et le mystère.
Sadece ilişkimize bir esrar katmaya çalışıyordum.
J'essayais d'ajouter un peu de mystère à notre relation.
Afyon, bazen de esrar ile karıştırıyorum.
Opium, parfois avec un peu d'herbe.
Bir adam diğerlerinden geride kalır, genelde esrar içmek ya da seks için ve kafasını koparırlar.
Un gars s'attarde un peu, pour fumer un joint ou se taper une fille, et il se fait couper la tête.
- Arka bahçelerinde esrar yetiştiriyorsun.
- Vous plantez de la marijuana.
Yine araba radyosu çalan ve esrar satan o adam olmayacağım.
Je veux pas redevenir le mec qui vole des autoradios et vend de l'herbe.
Duncan, esrar mı çekiyorsun?
Tu te fais un bédo?
Esrar benimdi.
C'était mon herbe. C'était la mienne.
Erken saatlerde içilen esrar menenjite sebep oluyormuş diye okudum.
J'ai lu que fumer de l'herbe trop tôt peut causer une méningite.
Burada esrar dikim yeri var.
Il y a des plants de chanvre, ici.
Aslında buradaki tüm çalılık esrar.
En fait, il y a plein de chanvre ici.
Sence korucu bilerek mi sizi esrar tarlasına yönlendirdi?
Pensez-vous que le Ranger vous a tendu un piège? Vers les cultures? Ce serait une organisation?
Öyle görünüyor ki Leonard Railton esrar tarlasında çalışıyordu.
Donc, il semble que Léonard Railton travaillait pour les cultivateurs.
Esrar çiftçilerinin size ayda iki bin dolar verdiğini öğrenince bu dediğinize inanmak çok zor.
C'est dur à croire lorsque les cultivateurs vous paient 2.000 dollars par mois. Deux...
Demek onların tarlasını korumak için esrar satıcılarından para alıyordun öyle mi?
Est-ce vraiment si dur? Donc, vous preniez l'argent des cultivateurs?
Çünkü esrar ekinleri öldü Leonard Railton kız arkadaşının çocuğunun içtiği sudan endişe ediyordu...
- En effet. - Parce que? Parce que la récolte est morte, et que Léonard Railton s'inquiétait de l'eau que le bébé de sa copine recevait...
Bu yüzden vadideki esrar bitkileri ölüyordu.
Déversés par vous.
- Sence ne kadar esrar kok muşumdur?
Tu crois que je fume beaucoup?
Esrar benimdi.
C'était à moi.
- Haddie esrar içiyormuş.
- Haddie fume.
Eskiden esrar ve koko işlerindeydi.
- De l'herbe et de la coke, à l'époque.
Anne, esrar benim değildi.
Maman,
Esrar kokusu alan var mı?
Ça sent pas la beuh?
Esrar tarlası.
Ça dépasse tout.
- Leonard'ı esrar çiftçileri öldürmedi.
Alors qu'avez-vous obtenu de ce gars?
Korucunun itirafından sonra narkotik esrar yetiştiricilerini topladı.
Les Narcotiques ont arrêté les cultivateurs grâce à la confession du Ranger.