Esse translate French
35 parallel translation
Ama rüzgar kuzeyden değil, güneyden esse bu konuşmayı yapamayız.
Si les vents dominants avaient soufflé du sud au lieu du nord... Cette conversation n'aurait pas lieu.
Ve bir rüzgar esse sertleşiyorum.
Je bande au moindre courant d'air.
Karanlık istila yolunda, "Sahip olsa da bir ruha"
L'ombre envahit tout. Esse in anima, être humble dans l'âme.
Kongrede kurulan götlek bir komitenin... rüzgar esse osuruk sanan üyeleri... fena halde azmış deniz piyadelerinin karaya çıkma izinlerini iptal etti.
Un comité de politicards qui, cul à cul, n'aurait pas repoussé... un zéphyr à coups de bloches... a décrété au crapahuteur lambda des Marines : "Plus de quartier libre".
Kahretsin. Ve büyük anne benim mallarıma dokunmasan iyi olur! Oo, git kendini becer, zenci.
Mes yeux me trahissent-ils ou est-ce La dà © esse Isis en personne?
- Eski bir Latin deyişi vardır : "Si bene futius non potes essa nonna."
Selon le dicton latin... "Si bene futius non potes esse nonna."
Rahatla, Esse.
Arrête de gigoter, Esse.
Ne zaman ters bir rüzgar esse, herkes koşup oraya saklanıyor.
Au premier vent mauvais, tout le monde s'y réfugie.
çünkü ne zaman rüzgar esse bütün yaprakları dökülür.
Parce que leurs pétales tombent rapidement quand le vent se lève.
Azıcık esse de herkes onların eteklerini tutabilir
Un coup de vent, et toutes retiennent leur jupes.
Rahatla, Esse.
Calme-toi, Nessie.
Ve orda oturan kendini beğenmiş Kraliçe bana sunu söylüyor. Beyefendi, 2 saat gecikme olacak.
La d ‚ esse au comptoir me dit : " Nous avons au moins 2 heures de retard.
bende seni sevmiyorum, ese.
Et je ne vous aime pas non plus, esse.
Rüzgar esse ara veren savunma avukatı var.
J'ai un avocat de la défense qui craint.
macun, sobon... rolonya... tuvalet eşya?
Esse queue vous... toiletries? Toilette?
Peki ya sadece iki çift olsa, rüzgar esse arkadaki kadın mendilini bağlamak zorunda kalsa ve öndeki Bayan Mükemmel'e imrenerek baksa?
Et si c'était juste deux couples, le vent souffle, la femme à l'arrière porte un foulard et elle regarde avec envie la Miss Parfaite de devant?
Rüzgar nereden esse oraya yuvarlanan bir çalısın sen.
T'es comme de la mauvaise herbe, qui part dans tous les sens dès que le vent change.
Esses virajinda ciddi bir kaza meydana geldi.
Grave accident dans un Esse.
Biraz bilgiye ihtiyacım var, "zenci".
J'ai besoin d'un peu plus d'info, esse.
Eğer yoksa kaybol "zenci".
Sinon, tu dégages, esse.
Seçim senin, "zenci".
C'est ton choix, esse.
Onu şimdi öldüreyim mi, "zenci"?
On l'abat de suite, esse?
Onu şimdi öldüreyim mi, "zenci"?
Hein? On l'abat, esse?
Bunu pataklamamı ister misin "zenci"?
Tu veux que je l'explose, esse?
Çünkü ben şu anda Chino'da oturmuyorum, sen kendinin cesur falan olduğunu mu düşünüyorsun, "zenci"?
Parce que je ne suis pas à Chino maintenant, tu pense que t'es un putain de héros ou quoi, esse?
- Kalk lan ayağa!
Relève toi, esse!
San ne diyeceğim, "zenci".
Je vais te dire, esse.
Şeytanla karşılaştık resmen bugün.
Nous avons rencontré un diablo aujourd'hui, esse...
Şöyle güzel bir ani rüzgâr esse?
Un coup de vent?
Ve rüzgâr ne zaman bu tarafa esse
Dès que la brise vient par ici
Basit olmayan, erkeklere çekici gelen ve erkeklerin bu ilgisine aldırış etmeyen bir eşse.
Quand une femme qui n'est pas moche semble attirer les hommes... et ne déteste pas que les hommes le lui montrent.
- Hayır, Esse-Esse senin olacak.
Moi, je m'achèterai la SS.
Bir rüzgar esse uçup gideceksin be!
Un coup de vent te soufflerait!
Hic debetis non esse, parva. Uh... Selamlar.
Euh, bonjour.
Yani...
... esse.