Etmek translate French
72,017 parallel translation
Seni tamamen yok etmek istiyor.
Il pense à ta complète destruction.
Şimdi, akıl sağlığımı bir kenara bırakırsak yaptığım onca şeyden sonra neden bana yardım etmek istiyorsun?
Indépendamment de ma santé mentale, pourquoi veux-tu m'aider après tout ce que j'ai fait?
Seni mutlu etmek için her şeyden vazgeçerim.
Rien ne compte plus que ton bonheur.
Bölge başsavcısı Chase'e teşekkür etmek istiyorum. Kendisi dostum John Diggle'ı temsil etmek ve adaletin yerini bulduğundan emin olmak için kendi branşının dışına çıktı.
J'aimerais remercier le procureur Chase, qui s'est battu pour représenter mon ami John Diggle et pour s'assurer que justice soit rendue.
Seni yatağa, Star City'nin kardeş şehrini ziyaret etmek soktuysa Rusya'ya aylar önce bilet alırdım.
Tu sais, si visiter la ville jumelée avec Star City est ce qui t'a amené au lit, Je t'aurai acheté un billet pour la Russie il y a un mois.
- Yardım etmek mi istiyorsun?
Tu veux aider? Ouais.
Onu takip etmek yerine saldırı silahını takip etseydik?
Et si au lieu de le traquer lui, on traquait l'arme d'assaut?
O halime devam etmek için kendime izin vermem yeterliydi.
J'ai juste dû m'accorder la permission de retourner à ce que j'étais.
Teyit etmek için soruyorum, hayır mı yani?
Donc c'est un non officiel?
Oliver Queen'in yaptıkları, Star City'e hizmet etmek için dürüstçe ettiği yemini ihlal ediyor mu ve bu sebepten dolayı başkanlık görevinden alınmalı mı?
Est-ce que les actions d'Oliver Queen ont violé le serment selon lequel il a juré fidélité pour servir Star City, et devra-t-il, par conséquent, être démis de sa fonction de Maire?
Prometheus'un neden Dedektif Malone'un cinayetini organize etmek isteyeceğini söyledi mi?
Est-ce qu'il a dit pourquoi ce Prometheus voudrait organiser le meurtre de l'Inspecteur Malone?
Adrian'ın dediği gibi, belediye meclisinin kurtlara yem etmek için birine ihtiyacı var. Bence bu kişi Malone olmalı.
Comme Adrian l'a dit, le conseil a besoin de jeter quelqu'un aux lions, et je pense que ça devrait être Malone.
Belediye meclisine bu görüşmeleri dürüstlük ve şeffaflıkla yürüttükleri için teşekkür etmek istiyorum.
J'aimerais remercier la mairie pour avoir mené ces audiences avec honnêteté et intégrité.
Bu istifa etmek zorundasın demek değil Thea.
et la diffamation, donc je suis... Ça ne veut pas dire que tu doives démissionner, Thea.
İtiraf edeyim dostum, takip etmek biraz zor oluyor.
Je dois te l'avouer, mon pote. Ça a été assez dur de suivre l'affaire.
Bir şehir yetkilisini tehdit etmek ağır suça girer Bay Ramirez.
Menacer un représentant est un crime M. Ramirez.
Bunu durdurmanın tek yoluysa itiraf etmek.
Et le seul moyen pour toi de tout stopper est d'avouer.
- Tek yapman gereken itiraf etmek.
Tout ce que tu as à faire c'est de l'avouer
- Hayatta olmaz. - O zaman tek eçeneğim Helix'e yardım etmek.
- Alors ma seule option c'est d'aider Helix.
Ama Lyla, Cayden James'i yargılamadan tutsak etmek pek de saçmalık sayılmaz.
Mais, Lyla, retenir Cayden James sans procédure, ce n'est pas un lot de bêtises.
Kostümlerimizi tamir etmek için Cisco'nun verdiği sentetik yapıştırıcı var.
On a le pulvérisateur d'epoxy que Cisco nous a donné pour réparer nos combinaisons.
Bu bono teklifi, Chase'in suçlularını takip etmek için SCPD'ye yaptırdığım fazla mesai ücretlerini karşılayacaktır.
L'offre d'obligation devrait payer toutes les heures supplémentaires que je demande à la police pour pouvoir suivre les traces de criminels violents de Chase.
Yaptığı şey, tüm bu kurmaca babamızın da bir katil olduğuna beni ikna etmek.
Ce qu'il fait, toute cette manigance, est pour essayer de me convaincre que notre père était pareil.
Beni dünyanın öteki ucuna kadar takip etmenin sebebi bu mu? İşkence etmek.
C'est pour cela que vous m'avez suivi au bout du monde... pour me torturer.
Hayır, onu sadece sana yardım etmek için kullandı.
Non, il l'a sorti pour t'aider.
Çoklu NST ve raylı top sıkıştırsa da yamanamayacak kadar büyük deliklere yedek imal etmek için panel stokumuz var.
Il y a de multiples impacts d'armes et du canon défensif, mais on a tout ici pour produire le remplacement des trous difficiles à colmater.
Ancak biliyorsun ki Eros'u yok etmek bizi protomolekülün tümünden kurtarmayacak.
Mais tu sais que détruire Eros ne nous débarrassera pas de la protomolécule.
Eros'ta hayatta kalanlara yardım etmek için insanı yardım görevinde olan bir doktorum.
Je suis docteur en mission humanitaire pour aider les survivants d'Éros.
İlgilendiğimiz tek konu kurbanlara yardım etmek.
Notre seul but est d'aider les victimes.
Şunu bil ki yanında olup iflah olmaz küçük bahçende sana yardım etmek istiyorum.
Sache que je veux être là avec toi et t'aider avec ce triste petit jardin.
Derhâl yok etmek çok önemli.
C'est trop important pour la détruire maintenant.
- Örneğimizi hâlâ yok etmek istiyor musun?
Tu veux toujours détruire notre échantillon?
Miller da onu yok etmek istedi biliyorsun.
Miller voulait le détruire aussi, tu sais.
İvme vücudumu o kadar ağırlaştırıyordu ki hareket etmek bile güçleşiyordu.
L'accélération rendait mon corps si lourd, que même bouger devenait ardu.
Kuşak için savaşmaya devam etmek zorundasın!
" Tu dois continuer à lutter pour la ceinture!
Konuşamasam bile Caty başımın belada olduğunu anlar ve bana yardım etmek için bir yol bulurdu.
Même sans parler, Cathy réaliserait que j'étais en difficulté. Elle trouverait un moyen de m'aider.
Kontrol etmek istiyor.
Il veut la contrôler.
Yok etmek zorundayız.
On doit le détruire.
Bunu engellemenin tek yolu protomokelü yok etmek.
Le seul moyen de l'empêcher, c'est de la détruire.
Donnager'ı yok etmek için kullandıkları gemi gibi!
Comme ceux qu'ils ont utilisés pour abattre le Donnager.
Saklandığın yerden çıkıp şu gizli harekât gemisini işgal etmek zorundasın yoksa kapsüller asla istasyona ulaşamayacak.
Vous devez débusquer et attaquer le vaisseau furtif ou les modules n'arriveront jamais à la station.
- Yardım etmek istiyor musun?
- Tu tiens à m'aider?
Önce paraya ihtiyacı olabileceğini düşündüm ama zaman geçtikçe intihar etmek istediğini düşünmeye başladım.
J'ai d'abord pensé qu'elle manquait d'argent... puis je me suis dit qu'elle prévoyait de se suicider.
Öyle değil. Sadece beni memnun etmek istiyor.
Tu sais, elle veut surtout me faire plaisir.
Bu muhteşem mekân ve enerjiniz için teşekkür etmek istiyorum.
Je vous remercie pour ce lieu incroyable et pour votre énergie.
Sonuçta işim sana yardım etmek.
Il est de mon devoir de vous aider.
Bunu hayal etmek hoşuna mı gidiyor?
Ça te plaît, d'imaginer ça?
Bunu itiraf etmek bile zor ama...
C'est dur pour moi de l'admettre.
Hayır, mutluluğumu yok etmek istiyor çünkü ben Emily'yleyim, o yalnız.
Elle veut détruire mon bonheur avec Emily, maintenant qu'elle est seule.
Gücü gerçekten arzulayan kişiler aslında sadece bir şeyi kontrol etmek istiyordur :
Ceux qui recherchent avidement le pouvoir essaient finalement de contrôler une seule chose.
Bilgisayar muhtemel yerini tespit etmek için çalışıyordu.
Les ordinateurs ont trouvé une possible localisa... tion.