Etmeyecegim translate French
3,593 parallel translation
Hemen pes etmeyecegim, anliyor musunuz?
Je prendrai soin d'elles, tu sais?
Ailene bir şey olmasına asla müsade etmeyeceğim.
Rien n'arrivera à ta famille.
Pes etmeyeceğim.
Je ne renoncerai pas.
Seninle mücadele etmeyeceğim. Ne istiyorsan yaparım. Evime, aileme ulaşacağımdan emin olmak istiyorum.
Je me battrai pas, je ferai ce que vous voudrez.
Gelirken bir şey almamı isterseniz ararsınız. Kahvaltı etmeyeceğim anne ben.
Alors appelez-moi si vous voulez que je vous ramène un truc ou pour n'importe quoi.
Hemen pes etmeyeceğim.
Je ne vais pas la laisser partir sans m'être battu.
Terk etmem. Terk etmeyeceğim.
Je vais pas le faire.
♪ Sana farklı ♪ muamele etmeyeceğim ♪ Seni yakınımda istiyorum
I won t treat you like you re, oh, so typical
Geç kalmayı kabul edemem, etmeyeceğim de.
Je ne supporte pas le retard, et je ne vais pas l'accepter.
- Bir dahaki sefere hayır cevabını kabul etmeyeceğim.
Et la prochaine fois je ne prendrai pas non comme une réponse.
Seni terk etmeyeceğim ve senden vazgeçmeyeceğim.
Je ne vais pas partir et je ne vais pas t'abandonner.
Onu gerçekten terk etmeyeceğim.
Je ne vais pas réellement l'abandonner.
Tekrar etmeyeceğim.
Je ne vais pas le répéter.
Bir kelime daha etmeyeceğim.
Je ne dirai pas un autre mot. Je...
İkiniz de arkanızı dönün, eller yukarı. Tekrar etmeyeceğim.
Tous les deux, retournez-vous, les mains en l'air.
- Ama etmeyeceğim.
- Mais je ne le ferai pas.
Etmeyeceğim de.
Pas du tout.
Seni haklı olduğuma ikna etmeyeceğim.
Je ne dis pas que ce que je fais est juste.
Kraliçemi zor durumda terk etmeyeceğim.
Je ne laisse pas ma reine en péril.
Allah şahidim olsun Tarık'ın senin izinden gitmesine müsaade etmeyeceğim.
Que Dieu me soit témoin... Je ne laisserai pas mon fils ne pas prendre le même chemin que moi.
- Daha 16 yaşında. Ona dokunmalarına müsaade etmeyeceğim.
- Elle n'a que 16ans bordel de Dieu!
Daha 16 yaşında. Ona dokunmalarına müsaade etmeyeceğim.
Je ne vais pas les laisser la toucher.
Ne yapılması gerektiğini biliyorum ve zamanı geldiğinde tereddüt etmeyeceğim.
Je sais ce qui doit être fait, et quand l'heure viendra... Je ne reculai pas.
Pes etmeyeceğim.
Je ne vais pas abandonner.
Ateş etmeyeceğim, ama elektroşok uygulayacağım.
Je ne vais pas vous tuer. mais je vais vous taser.
Ben de cimrilik etmeyeceğim.
je ne veux pas lésiner, non plus.
Sizi terk etmeyeceğim.
Je ne vais pas vous abandonner.
- Sizi terk etmeyeceğim.
- Je ne vous laisse pas.
Seni toprağa gömerken tereddüt bile etmeyeceğim.
Non, toi, j'hésiterai pas à t'enterrer.
Tamam, etmeyeceğim.
Non. C'est bon, je le ferai pas.
- Etmeyeceğim ama.
Mais je ne le ferai pas.
- Sana asla yardım etmeyeceğim!
- Je ne vous aiderai jamais!
Bir sorunun olduğunu söylüyorum göz ardı etmeyeceğim bir sorun.
Je vous dit que vous avez un problème, celui que je ne permettrai pas.
Seni takip etmeyeceğim.
Je ne vais pas vous suivre.
Bebeğim nasıl oynarsan oyna seni terk etmeyeceğim.
Bébé, peu importe comment tu dois la jouer, je ne renonce pas.
Size yardım etmeyeceğim.
Je ne vous aiderai pas.
Kadını teslim etmeyeceğim, anladın mı?
Je ne te la donnerais jamais!
Dürüst olmak gerekirse, unutmayı sorun etmeyeceğim birkaç şey var.
Pour être honnête, il y a quelques trucs que je préfèrerai oublier.
Bunu kabul etmeyeceğim.
Ça, je ne suis pas d'accord.
Paranın beni idare etmesine müsaade etmeyeceğim.
Je ne laisserais pas l'argent me guider.
Ama herhangi bir mahkumiyeti habul etmeyeceğim.
Mais je n'accepterai pas une condamnation.
Ne yapmam gerektiğini biliyorum. Zamanı geldiğinde tereddüt etmeyeceğim.
Et quand le moment viendra, je n'hésiterais pas.
Ama ben buradayım, seni terk etmeyeceğim.
Bien, je suis ici parce que je ne vais pas te laisser.
- 900 keki rezil etmeyeceğim.
Je ne vais pas détruire 900 cupcakes.
Kalbinde iyilik olduğu sürece seni terk etmeyeceğim.
Tant qu'il y aura de la bonté dans ton coeur, je ne te quitterai pas.
Onu terk etmeyeceğim.
Je ne vais pas la laisser ici.
Buna tahammül etmeyeceğim!
Je ne suis pas d'accord!
Eğer itiraf etmezsen sana yardım etmeyeceğim.
Si vous n'avouez pas, Je ne pourrai pas vous aider.
Bunun için seninle daha fazla kavga etmeyeceğim.
Je ne me disputerai plus avec toi à ce propos.
Panik yapma, bu konuda acele etmeyeceğim.
T'inquiètes, Je vais pas m'y précipiter.
Tek kelime etmeyeceğim.
Je ne dis rien.