English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ E ] / Etmez

Etmez translate French

11,855 parallel translation
Bunu buraya Gloria'nın o beş para etmez kuzeninin zulaladığına eminim.
Je suis sûr que le cousin de Gloria a planqué ça ici.
Fark etmez artık, nasılsa başkasına âşık.
Peut importe de toute façon. Il en aime une autre.
Goofy Grape o zaman, fark etmez. Lefty Lemon?
Du Goofy Grape alors!
- Tamam, dördüncü. Fark etmez.
C'est la quatrième alors.
Ama fark etmez.
Aucune importance.
88 yaşında da olsanız 18 yaşında da olsanız fark etmez.
Peu importe qu'on ait 88 ans ou 18.
Demek istediğim, nasıl bir adam tüm ailesini uykusunda katleder ve cinayet silahındaki kanı temizlemeye zahmet etmez?
Quelle genre de gars tue sa famille dans son sommeil et ne se préoccupe pas de nettoyer le sang sur l'arme du crime.
Bu iki beş para etmez nasılsa idam edilecekti.
Deux salauds qui auraient de toute façon été exécutés.
Cezaevinde, suçlu bir motosikletçi ya da yeni gelenlerden biri olmanız fark etmez.
Les prisons ne font pas beaucoup la différence entre un prospect et un membre
Kimse gitmek için acele etmez, neden biliyor musun?
Personne n'est jamais pressé de partir et tu sais pourquoi?
Bana fark etmez, ben her şeyi giyerim.
Je porterai n'importe quoi.
Tabiat bunu kabul etmez.
La nature s'en occupera.
5 para etmez aptal mankenin teki.
C'est un lamentable petit mannequin.
Tek gerçek aşkını kaybetmeyi asla riske etmez.
Elle ne risquerait jamais de perdre son seul amour.
Ortaya bundan daha fazlasını koyman gerek çünkü itibarın 5 para etmez.
Va falloir doubler la mise, car votre réputation ne vaut pas un rond.
Gömleğinin ne renk olduğu fark etmez.
Je m'en fous de la couleur de ton t-shirt.
Onun için fark etmez.
Il s'en fout.
Oradaki Babil Fahişe'si bile olabilir ama bu bir şey fark etmez.
Ça pourrait être la putain de Babylone, ça changerait rien.
Artık fark etmez.
Ça n'a pas d'importance.
Fark etmez.
Cela n'a pas d'importance.
- Manyaklar dürbünlü tüfekle ateş etmez.
Ah oui? Les fous tirent pas au fusil à lunettes depuis un toit.
Fark etmez.
Ça fait pas de différence.
Ama eğer onunla barışıp onu mutlu etmen için en ufak bir ihtimal varsa bile fark etmez, çünkü benim tek derdim senin onu mutlu etmen ve onun mutlu olması.
Mais s'il y a la moindre chance que tu reviennes et la rende heureuse, tant pis. Pourvu que tu la rendes heureuse.
Birbirini önemseyen iki yetişkin, yoluna böyle devam etmez.
Ce n'est pas comme ça que deux adultes s'appréciant passent à autre chose.
Bence birbirini önemseyen iki yetişkin, yoluna hiç devam etmez.
En ce qui me concerne, deux adultes qui s'apprécient ne passent pas à autre chose.
Kevin, kimse değişimden benim kadar nefret etmez. Ama istesek de, istemesek de bu olacak.
Kevin, personne ne déteste le changement plus que moi, mais il arrive, que l'on aime cela ou pas.
- Fark etmez.
Ce n'est pas grave.
Bize asla ihanet etmez.
Il ne nous trahirait jamais.
Cotton sana evlenme teklifi etmez. ... en azından özgür iradesiyle.
Cotton ne demandera pas ta main, pas de sa propre volonté.
Canını sıkmak istemem Kıvırcık ama suyun altında kalmak tüm izleri yok etmez mi?
- Je déteste te marcher sur les pieds, mais être sous l'eau n'aurait pas détruit toute trace de preuve?
Fark etmez çünkü 1903'e açılan kapıyı açmak için hâlâ sana ihtiyacı var Bonnie.
Mais ce n'est pas important, puisqu elle a encore besoin de toi pour lancer le sort qui ouvre la porte de 1903, Bonnie.
Neyse, hiç fark etmez.
Peu importe. Excuse-moi, petite sorcière.
Asla kavga etmez, birbirlerini incitmez ve ayrılmazlar.
Ils ne se disputent jamais, ne se blessent jamais l'un l'autre, ne s'éloignent jamais.
Birisi internetten bir yakınının göreve gönderildiğini yazıyor. Erkek kardeş, kız kardeş, baba ya da koca fark etmez.
Quelqu'un poste qu'un membre de sa famille est déployé... frère, soeur, père, mari.
Kubbe'nin altında. Kubbe'nin dışında. Hiç fark etmez.
Sous le dôme, pas sous le dôme... peu importe.
O beni beş para etmez hâlimle kabul ediyor.
Elle m'accepte pour la merde que je suis.
Fark etmez, her türlü mor çok çarpıcı olacak.
Dans tous les cas, vous serez superbe en violet.
- Beş para etmez mi?
- Est-ce un faux jeton?
- Bunu asla kabul etmez.
Il ne le ferait jamais.
Evet, başka bir şey beni bu kadar mutlu etmez.
Rien ne me ferait plus plaisir.
Sonunda beş para etmez bu hayata elveda öpücüğü kondurabilirim dedim.
Je pouvais enfin dire adieu à ce monde sans sens.
Fark etmez.
Peu importe.
- Fark etmez.
Peu importe.
Ciğeri beş para etmez herif.
Regarde-moi cet enfoiré.
İnsanlar YDH diye kısaItma yapsa da fark etmez çünkü Yardım Destek Hattı kulağa biraz sütyen gibi geliyor.
Ça ne me dérange pas qu'on utilise l'abréviation SR, parce que "SOS Réconfort", ça fait un peu ronflant.
Üzüntüyü de yok etmez.
L'intention ne va pas faire disparaitre cette tristesse non plus.
Bir şey fark etmez. Beni de götür.
Peu importe, emmenez-moi.
5 para etmez.
Je m'assois dessus.
Fark etmez.
C'est pas grave.
- Sorun etmez misin yani?
Et ça ne te dérange pas?
Evet, yani hayır. Fark etmez çünkü ben Delilah'la beraberim.
Peu importe, je suis toujours avec Delilah.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]