Euh translate French
33,145 parallel translation
Bilemiyorum.
Euh. Je ne pense pas.
Hangi ipucu Harry'nin belediye başkanı yardımcısına gözlerini dikmesine neden oldu?
Euh, alors... comment Harry en est venu à s'intéresser au député-maire?
Kaynağı belli değil
C'était euh... anonyme.
Galiba adı Becker'dı.
Euh... Je crois qu'il s'appelle Becker.
Evet...
Si... ce euh...
Aslına bakarsanız Geronimo gerçek bir teröristten öte bir fikirden öte bir şey değilmiş.
Euh, en fait, il s'avère que, Geronimo était plus une figure de proue qu'un réel terroriste.
Yeni bir his.
Euh, c'est une nouvelle sensation.
Epey gösterişli.
C'est, euh, assez chic.
Ne yazık ki uzanmam gerek. Söylediğim gibi Tyler birazdan gelir.
Euh, comme j'ai dit, Tyler va revenir bientôt.
Pekâlâ. Yirmili yaşlarımda hapiste yattım.
Je, euh, j'ai été en prison quand j'avais genre vingt ans.
- Sakin oluyor.
C'est, euh, c'est calme.
Çevre koruma ajansıyla sıkıntı yaşıyoruz.
Euh, on a juste eu des euh.. Problèmes d'EPA à gérer.
- Şey, evet.
- Euh, oui.
Evli de değilim...
Je ne suis pas marié, donc, euh...
Aslında, söylemedim.
Euh, en fait, non, j-je ne l'ai pas dit, en fait.
Çok teşekkürler, Bay...
Merci beaucoup, Monsieur, euh...
Mills.
Euh, Mills.
Habersiz geldiğim için üzgünüm.
Salut, désolée de, euh, venir à l'improviste.
Hem evet hem de hayır.
Euh... oui et non.
Zamanımın çoğunu keşif yaparak geçirdim, kurtulmak için buranın haritasını çizdim.
J'ai, euh, passé le plus clair de mon temps à explorer, chercher un moyen de sortir, dresser la carte du lieu le mieux possible.
Hayır, ama bir şablonu ayırt edebilirim.
Euh, non, mais je peux repérer un schéma.
Var, buldum : Şeytanlar, Manyaklar ve Süper Kötüler?
Euh, non, je l'ai :
Deaton, Canavar tarafından saldırıya uğradığında büyük radar dizilerinin olduğu ordu üssündeydi.
Euh, Deaton a été attaqué par la bête à une base de l'armée qui présente de grandes matrices de radar.
- Tek bir ipucumuz var.
Qu'allons nous faire? Euh, nous avons une idée de continuer.
Tamam ama bu şeyi yakalama şansını kaçırmıyor muyuz?
D'accord, mais, euh... Ne nous sorte de rater une chance de rattraper cette chose?
Hastalığım ara ara nüksediyor.
Je, euh... je dois rechutes.
Evet. Her beni taburcu etmeye niyetlendiklerinde hastalığım nüksediyor.
Ouais, vous voyez, euh, à chaque fois qu'ils sont sur le point de me décharger,
Koç, maça çıkmayacağımızı açıklama zamanı geldi.
( Respire péniblement ) Hey, entraîneur, il est maintenant, euh, le temps d'abandonner la partie.
Benim jipim.
Euh, ma Jeep.
Hiç kimseyi.
Euh, personne.
Ali'yi gördün mü?
Euh... tu as vu Ali?
Yani olumlu.
Euh, je veux dire, positif.
"Dört Nikah Bir Cenaze" filmi.
Euh, Quatre mariages et un enterrement...
"Dokuz Ay" filmi!
Euh, Neuf mois aussi...
Sakat adam.
Euh, un handicapé...
Sakat adamın aldatan karısı. Köpek...
Euh, la femme d'un handicapé qui le trompe?
Köpekle ilgili bir şey.
Euh, un truc avec un chien...
Köpek, sakat adamın karısını öper senin partinde. Dur, dur! Buldum!
Euh, on dirait que le chien embrasse la femme de l'handicapé, à ta soirée.
- Evet, belki ben kazanırsam "tombala-Joe" diye bağırırım!
Ouai, et euh... Si je gagne, je crierais "bing-Joe"!
Eleman şarkı boyunca şu Jimmy'nin mısır koparmayı umursamadığını dile getiriyor ama buna rağmen bütün şarkıyı onun hakkında yazmış.
Et bien, le gars passe son temps à dire qu'il s'en fout que ce mec-là, euh, Jimmy, craque son maïs, mais il en écrit quand-même toute une chanson là-dessus.
Sanırım bu demek oluyor ki Peter, artık sen Joe'sun.
Donc, euh, ça signifie que maintenant, Peter, tu es notre Joe, et Joe, notre Peter.
Ne var biliyor musunuz?
tu sais quoi? Je, euh, pense que je vais, um, passer mon tarif à 12.50 dollars. Je...
- Kusura bakma Lois, biz...
Désolé, Lois, nous, euh, nous avons...
- Evet, az biraz ciddi.
Euh, c'est un petit peu sérieux.
Arkadaşlıkla ilgili söylediğin şeyler için minnettarım.
Hey, je, euh, j'apprécie vraiment ce que tu as dit à propos de notre amitié.
- Tabii.
Euh, bien sûr.
Araziyi seçtik.
On a déjà le site et, euh..
Kendin de kurtulurdun ama yardımcı olabildiğime sevindim.
Mais euh... je suis content d'avoir pu aider.
Yani.
Euh... les nôtres...
- Tamam.
- D'accord, euh, je dois y allez.
- Bir erkek hakkında.
Euh, Pour un garçon...