English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ E ] / Eum

Eum translate French

48 parallel translation
Tekerlekli...
Il est dans son... Oh. - Eum...
Peder Stack hakkında ne düşünüyorsun?
Donc, eum... Que penses-tu de Père Stack?
Ah, lanet olsun, um...
Ah, merde, eum...
Um, Shane, bu Sally.
Eum... Shane, voici Sally.
Yani, um...
Alors, eum...
- Um, evet, konuştum.
- Eum, oui.
Uh - siz ikiniz şey değilsiniz... um...
Euh - vous deux n'êtes pas... eum...
Um...
Eum...
Um... bilirsin, Jenny ve ben sana geri döneceğiz.
Eum... tu sais, Jenny et moi, on te rappellera.
Suratım kaymış mı gözüküyor?
Eum, Je suis défigurée?
- Um, ne iş yaparsın Chis?
- Eum, qu'est ce que tu fais, Chris?
Um, ben - ben aslında tuvaleti kullanacaktım ama siz çocuklarla dönme dolapta buluşuruz.
Eum, Je - J'allais juste aller aux toilettes mais je vous retrouve à la roue.
- Porno hakkında doktora yaptım.
Eum, un doctorat en porno.
Aslında biriyle buluşacağım da. Ama nasıl biri olduğunu bilmiyorum.
euh, Ouais, eum.... en fait, Je vais voir quelqu'un, Mais je, je ne sais pas à quoi elle ressemble.
Dinle.
Ecoute, eum...
EUM So-yeon adındaki öğrenciyi tanıyor musun?
Vous connaissez une élève qui s'appelle Eum So-Yeon?
Bayan EUM?
Mme. Eum?
Ha Ni, ders mi çalışıyorsun?
Ha Ni? - Tu étudies? - Eum.
Yönetmen Hwang Jung Eum.
Directeur Hwang Jung Hwan, nous comptons sur toi.
Belki de şuraya...
Peut être qu'on devrait, eum...
Bak sana ne soracağım.
Eum, je peux te demander quelque chose.
Seni buradan alsam, birlikte gitsek olmaz mı?
Eum, pourquoi je ne, euh pourquoi je ne passerais pas te récupérer ici?
Ama ben de çok iyi kupon toplarım, eminim çok iyi bir ikili oluruz.
Eum, mais je suis un grand récupérateur de coupons moi même, Alors je suis sûr que l'on va tous rafler comme un gang de voleurs.
- Sen iyi misin?
Eum, ça va?
Sen bugün elinde bir hediye ile gelmiştin ofisime.
Alors, eum, plus tôt cette après midi tu es venu dans mon bureau avec un cadeau dans la main.
Aslında o hediye daha çok benim içindi.
Oh, Kate, C'était, en fait, eum, un cadeau pour moi.
Şimdi düşünüyorum da, yoksa acele mi ediyorum diye.
Je me, eum, je sentais que peut être je précipitais les choses.
Peki bu ne demek oluyor?
Eum, alors qu'est _ ce que ça veut dire?
Hey, dinle, gerçekten yardımına ihtiyacım var.
Salut. Eum, écoute, j'ai vraiment besoin de ton aide.
Bu özel bir tur.
Eum, c'est une visite privée.
Grupla paylaşmak istedim ama kendimi rahat hissetmedim.
Je voulais partager avec le groupe, mais je, eum... je ne me sentais pas très à l'aise.
Nedir şimdi bu?
Salut, donc, eum, qu'est ce que c'est que ça?
Benim uyabileceğim, daha göze çarpan pek çok seçenek vardı.
Ça, eum, conviendrait un peu mieux.
Ryan'a henüz görmediği ve görmek istediği sade ve doğal tarafımı göstereceğim.
Je vais vraiment montrer à Ryan ce côté simple, natural, eum, qu'il n'a pas encore vu. Et c'est ce qu'il veut voir.
Üzgünüm, Ezra nerede?
Eum, désolé, où est... où est Ezra?
- Eum Ja.
- Frère.
Dinle Penny, dünya üzerinde sana yaptıklarımı telafi edebilecek kadar "özür diliyorum" yok.
Eum, écoute, Penny, il n'y a pas assez de "je suis désolé" au monde pour me faire pardonner ce que je t'ai fait.
- Dikkatini dağıt.
Bien, distrait toi. Eum...
Seni orada Amanda'yla gördüm.
Je t'ai vu avec, eum... avec Amanda.
Bölüyor muyum?
Eum, Je... dérange?
Kocasına pek düşkün olmadığını söylemişti.
Eum... Et bien, elle m'a dit qu'elle ne s'intéressait plus à son mari.
Yok, almayayım.
Eum, moi ça va.
"Laudate eum." "O'na şükürler olsun."
"Laudate eum." "Louez-le."
Göründüğü gibi değil aslında.
- Eum... Ce n'est pas ce que vous croyez.
Bağırsaklarımı çıkardın!
Tu m'éventres! Eum...
Sanırım Müslümanlar domuz yemiyor?
Alors, eum, je suppose que les musulmans ne mangent pas de porc?
Chun Eum Ja!
Sœur!
Peder.
Eum...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]