English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ E ] / Exile

Exile translate French

288 parallel translation
Seni sürgüne göndermemi falan mı istiyorsun?
Voulez-vous que je vous exile?
Hayır, elbette değil. Ama oraya suçlu insanlar sürgün edilir, ve sen gönüllü gidiyorsun.
Mais c'est là que l'on exile pour de graves crimes, alors que vous y allez de votre propre gré.
İnsanlar suçları için oraya sürgün edilir, ve sen gönüllü gidiyorsun.
C'est là que l'on exile pour de graves crimes, alors que vous y allez de votre propre gré.
Bildiğin her şeyi öğrenmek istiyorum... yoksa seni kovarım!
J'exige de savoir ce que tu sais ou je t'exile!
Benden kurtulmaya çalışıyorsun, hastaymışım gibi beni kovuyorsun.
On me rejette. On m'exile comme un lépreux.
Bir insanı en fazla Sibirya'ya sürebilirler!
Eh bien, on n'exile jamais plus loin qu'en Sibérie
Evet, sürgün!
Oui, l'exile!
Ben hiç bu kadar uzağa gitmem.
C'est rare que je m'exile en banlieue.
Henüz değil. Babam Medea'yı yarın sürgün edecekmiş.
Pas avant que mon père exile Médée demain
Yıldızfilosu sizi sürgüne geri yollamış.
Starfleet vous a renvoyée en exile.
Ve emri protesto etmek için ortadan kaybolarak kendilerini sürgün ettiler.
Et comme une dernière protestation le croiseur a disparu dans un exile volontaire.
1.600 kilometrelik bölgede, ne kadar hırsız, siyasi suçlu ve sürgün varsa hepsi, maskeli karnavaldan istifade etmek için uğraşacaktır.
Malheureusement, chaque escroc à cent lieues à la ronde, chaque opposant et exilé, vont tenter de tirer profit de cette mascarade.
Söylemek istedim, ama müsade etmedi. Babam eski devrimcilerden.
C'était un révolutionnaire, exilé avec les fondateurs de la République.
İnanır mısınız, ben ünlü olmayan bir sürgünüm.
Si vous pouvez le croire, je suis l'exilé qui n'est pas célèbre.
Çölde bir sürgün daha.
Un autre exilé du désert?
Ardından oğlumuz gitti.
Hamlet exilé.
- Her konuda anlaştık. Korkarım ki bu sürgün demek ama istediğin bu değil mi?
D'accord, mais il sera exilé.
Efendi sürgüne gönderildi hatta Sukeimon'u bile kovdular!
Le Maître exilé... et Sukeimon banni!
Benim evim yok sürüldüm, küçümsendim.
Je n'ai pas de foyer... Exilé... Méprisé...
Bizim gibi bir sürgün ve mahkûm.
Comme nous, exilé et prisonnier.
Merkez ofiste büyük bir gürültü koptu ve aniden köpek kulübesini boyladım. Güney Amerika'ya sürgüne gittim. İçeceği Andlar'ın üstünden geçirdim.
Il y a eu une prise de bec au siège social... et on m'a envoyé dans le merdier, exilé en Amérique du Sud... à trimballer ce sirop par dessus les Andes... à dos de lama... tandis que des gamins, les cheveux en brosse... étaient en train d'êtres promus!
Biliyorsun Demaratus sürülmeden evvel Sparta'da bizim kralımızdı.
Démarate a été notre roi à Sparte, avant d'être exilé.
Pekin'de küçük bir göreve mi uygunum?
Juste bon à être exilé à Pékin!
Kaçırıldım ve sürgünde yetiştirildim.
L'un des soldats de mon père m'a sauvé et emmené en exilé.
Becket, İngiltere'den bir derbeder olarak ayrılmıştı, bir sürgün.
Becket a quitté l'Angleterre en fugitif, en exilé.
Yani beni revire sürüp çöpleri incelememi mi istiyorsunuz? - Öyle mi?
Je vais être exilé à l'infirmerie à trier des détritus?
Bu bambu kamışı almak için yeterince sınırı aştın.
Tu seras donc expulsé et exilé de la secte du Bambou.
Ama bu, sürgüne gönderilmek gibi bir şey.
Maintenant, c'est comme si j'étais exilé.
Sabık Marki Mösyö de Sade kitapları yasaklandı, girişimleri engellendi bir yandan yargılanıp, hakarete uğrarken diğer yandan hapse atılıp, yıllarca sürgün edildi.
L'ancien marquis, Monsieur de Sade... dont les livres furent bannis, les essais interdits, alors qu'il ètait poursuivi et honni, jeté en prison et exilé durant des annèes.
Ya ölüm, ya sürgün.
Il doit être exilé ou mis à mort.
Şeytan olmayanların hepsi de labirente sürülür.
Tout ce qui n'est pas mauvais s'est exilé dans le labyrinthe.
Don Salluste, görevden alındınız, yetkilerinizi kaybettiniz ve sürgün edildiniz.
Don Salluste, vous êtes révoqué, déchu, exilé.
Sürgünde bir prens miydi, yoksa bir paralı asker mi?
Prince exilé? Mercenaire?
Durumdan bihaberseniz,... Stalin'in önce sürgün edip sonra da beni yurtdışındayken öldürmesi gerektiğini anlayamayabilirsiniz.
Il doit sembler incompréhensible aux non-initiés que la clique stalinienne m'ait d'abord exilé puis ait tenté de m'assassiner ici.
Afrika'daki yeni bir ülkeye sürülerek. Lanet, haritaya bakmak zorunda kaldım.
Exilé dans une nation africaine que j'ai dû chercher sur la carte.
Sorgulanması sırasında, Loncanın büyük üstadı Govoni'nin yerini söylemeyi reddetti.
... officier sous Robespierre, exilé, jacobin, accusé de vouloir réorganiser la secte des Frères sublimes avec Govoni Filippo, Grand Maître de cette secte.
Evet, şurada duran Küçük Kral'ımız toplumdan dışlanmış biri gibi, tahtında sinmiş oturuyor.
Le voilà assis là... notre petit roi, recroquevillé sur lui-même, exilé dans le dernier coin de son trône.
August Strindberg, kâfirlikle suçlandığı eğitimcilerin kitabını sindirmek için yaygara kopardığı ve sokaklarında ailesinden düşmanlık gördüğü İsveç'ten kendi isteğiyle sürgüne ayrıldı.
August Strindberg, exilé volontaire de Suède, où il a été condamné comme blasphémateur, où des enseignants réclament l'interdiction de ses livres et où les parents lui crachent dessus dans la rue.
Şövalye, vatandaşlarından birini karşısında bulduğu için çok duygulanmıştı. Zira o da sürgündeydi.
Le chevalier était très ému de retrouver ainsi un de ses compatriotes... car, lui aussi, était exilé.
O yüz gerdirme için İsviçre'ye gidiyor ve daha sonra Givenchy giysileri için Paris'e geçiyor, Roma'da ağzı bozuk bir Lothario ile anlaşıyor, sonra Beyaz Rusya'dan kısacık boyu olan genç sürgün prense aşık oluyor.
Elle se fait refaire le visage en Suisse, s'achète une garde-robe Givenchy à Paris, fricote à Rome avec des Italiens et tombe amoureuse d'un prince russe, nain et exilé.
Daha önce elimi eteğimi çekmiştim, yine çekebilirim!
Je me suis déjà exilé, je recommencerai!
Sardinia'da sürgünde, Carbonia'da.
On l'a exilé en Sardaigne.
Sürgün edildim... utanç bir şekilde.
J'ai été exilé et on m'a mis en disgrâce.
Donna Sibirya'ya sürüldü mü, sürülmedi mi, onu öğrenmek istedim.
Je voulais juste vérifier que vous n'ayez pas exilé Donna.
Belli bir seviyenin altına düştüğünüzde sizi doğrudan Passaic'e sürgün ederlerdi.
Dès qu'on descend au-dessous d'un certain seuil, on est exilé à Passaic.
Ben vatansız bir adamım.
Je suis un exilé, Frank.
Yalnızlık denemez, sadece sürgünlük.
Non, pas seul mais exilé.
Buraya kadar geldiğiniz için teşekkür ederim ne yazık ki artık prostatlı ve yaşlı bir İtalyanım.
Merci d'avoir pris le temps de venir jusqu'ici pour voir un Italien seul, exilé et à la prostate enflée.
Savaş sırasında sürgün edilen ünlü doktor Forner'ın kızı ve Katalan.
Elle est catalane, fille du célèbre Dr Forner, exilé pendant la guerre
Sadece yatak odası hayatın ve konuşmaların ya da bağışların değildi seni sonunda sürgüne gönderen.
Ce ne furent ni les discours, ni les donations qui firent de vous un exilé
12 yıldır sürgündeler.
Ils ont vécu l'éxile pendant 12 ans.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]