Explorer translate French
1,747 parallel translation
Yani senden istese... onunla birlikte yamaçlara bakar mıydın?
Alors, s'il te le demandait, tu irais avec lui explorer les bords?
Onunla birlikte seve seve yamaçlara bakardım.
C'est avec plaisir que j'irai explorer les bords avec lui.
Yamaçları araştırmak, tam da babamın isteyeceği türden... bir çaba.
Partir explorer les bords est le genre d'enquête que père m'aurait conseillé de faire.
Keşfetme fırsatı bulduğumuz ilk kırmızı devdi.
C'est la première que nous avons l'opportunité d'explorer.
İnsan cinselliğini seninle keşfetmenin.
Explorer la sexualité humaine avec vous.
Keşfetmekten bıkarsan, İmparatorluk Muhafızları'nda iyi iş yapardın.
Et si vous êtes fatigués d'explorer, vous auriez votre place dans la Garde Impériale.
Bunu burada olduğum 3 hafta boyunca beraber keşfedeceğiz.
C'est ce que nous allons explorer, durant les trois semaines que je passerai ici.
Lorelai, Rory hayatının yeni bir döneminde ve farklı şeyler yaşamalı. Farklı insanlar görmeli. Tüm yapmaya çalıştığımız buydu.
Lorelai, Rory est dans une nouvelle phase de sa vie et elle a besoin d'explorer d'autres choses, d'autres gens c'est tout ce qu'on essayait de faire
Hadi. Kapıyı aç. Hadi.
Je n'arrive pas à croire que je vais "explorer" Dana Fairbanks.
Bu yüzden belki de bu durumu avantaj olarak görmeli ve...
Peut-être devrait-on profiter de la situation pour explorer- -
Bu kadar önemli olan ne?
Kevin peut annuler le mariage à son retour- - une option que j'aurais dû explorer. Qu'est-ce que ça fait?
Belki koaptasyon başarısız oldu. Dikkatle incelemeliyiz.
Peut-être que la greffe n'a pas pris, nous devons explorer.
Ve ben sadece bu zamanı diğer olasılıkları gözden geçirmek için... bir fırsat olmasını istiyorum.
Et j'aimerais voir ce moment comme une opportunité pour explorer d'autres possibilités.
Bu bar cücesiyle sadece 10 dakika kalayım. Ses çıkarmadan gel bakalım.
Viens faire un petit tour, on va explorer mon royaume des suplices.
Tamam. Normal tarafımı araştırmak konusunda düşüneceğim.
Ok bien, je vais essayer d'explorer mon côté normal.
İlişkimiz tamamen fizikselliğe dayalı ancak keşfetmem gereken çok yoğun bir şeyler var.
C'est purement physique mais c'est quelque chose de très intense que je dois explorer.
Şimdi, benimle gelirsen biraz ilerleme kaydedebilirim sanıyorum.
Si tu viens avec moi, je pourrais explorer le bâtiment.
Ve şimdi, yine, bir adamın aklı ve hayal gücü, hava yolculuğunda yeni bir döneme öncülük edecek.
Et maintenant, un fois de plus l'homme tente d'explorer une nouvelle ère de l'aeronautique prouvant la puissance de l'imagination et de l'intellect.
, ama her olasığı incelemek zorundayım.
Je tiens à explorer toutes les possibilités que je pourrais!
Binlerce dünyayı gezebilir, ama senin gibisini bulamaz.
Il pourrait explorer des milliers de planètes sans jamais trouver quelqu'un comme toi.
Durumun böyle olduğunu sanmıyorum, ama bütün şehri araştırmak için biraz daha zamana ihtiyacımız var.
Je ne crois pas que ce soit le cas, mais nous aurons besoin d'encore un peu de temps pour explorer toute la cité.
Pegasus Galaksisinin verebileceği teknolojik gelişme fırsatlarını araştırmaya devam etmeliyiz... orada yaşayan diğer insanlara karşı olan sorumluluğumuzdan bahsetmiyorum bile.
Nous devons continuer à explorer les opportunités de progrès technologique que la galaxie de Pégase peut nous offrir, sans mentionner notre reponsabilité envers les autres humains qui y vivent.
O zaman halkım gidip araştırmak istiyor.
Alors, mon peuple souhaiterait que vous nous laissiez l'explorer.
Taramalısınız sınır dışındaki sistemleri de.
Les systèmes éloignés il vous faut explorer.
Ve siz de, yeni biçimler alarak bizzat bilgisayarın içine girecek ve 10 milyon yıllık bir programın çalışmasını yürüteceksiniz.
Et vous-mêmes prendrez de nouvelles formes plus primitives et pénétrerez dans l'ordinateur pour explorer les 10 millions d'années de son programme.
Nasıl olduklarını bilirsin. Sadece etrafı araştırıyordur.
Vous savez comment ils sont Elle est tout simplement explorer..
Sadece dışarıda neler olduğuna bakıyorum.
Je ne fais qu'explorer.
92 model bir Explorer'ım var ve tam 100,000 mil yol yaptım.
J'ai un Explorer de 92 qui a plus de 160,000 km.
Etrafta ne var ne yok ne zaman çıkıp bakabileceğiz, efendim?
heu.. aller... explorer un peu?
Biz dünyanın, yeni bir yol çizmek için bu el değmemiş topraklara gönderdiği öncü kuvvetleriz.
Nous sommes les pioniers d'un Monde Nouveau l'avant-garde envoyée explorer les contrées sauvages, pour ouvrir de nouveaux chemins.
Galaksiyi yönetebilecek özellikte misin?
Etes-vous aptes à explorer la galaxie?
Fikir uzayının ya da buna benzer bir şeyin olduğunu varsaymaya başlarsak o zaman bu uzayı keşfetmeye de karar verebiliriz.
En supposant que cet espace d'idées ou quelque chose de ce style existe, alors nous pouvons décider d'explorer cet espace.
Yüz Yıl Okyanusunu keşfedeceğiz.
On ira explorer l'Océan de Cent Ans.
Anahtarı bulmak için, istediğiniz gibi hareket edebilirsiniz. Eğer cesaretiniz varsa.
Elles pourront enlever leurs masques et explorer les couloirs.
Bu çok karmaşık bir mevzu haline geldi. Bu hafta bu konuyu etraflıca incelemeye devam edeceğiz.
C'est un sujet très complexe, que nous continuerons à explorer tout au long de la semaine.
Kamerası onun, çevresindeki vahşi hayatı keşfetmesini sağlayan aletiydi, ama giderek, bundan daha fazla anlam kazanmaya başlamıştı.
Son instrument pour explorer la nature, mais elle devenait petit à petit bien davantage.
Senin yeni şeyler keşfetmen gerekiyor.
Tu as besoin d'explorer.
Onu dansa kaldır.
Va l'explorer.
Yeni bir mağarayı keşfeden ilk kişi olmak.
Être le premier à explorer une nouvelle grotte.
Bölgeyi tarayacağız.
Nous allons explorer.
Yani, ne olabileceğimizi anlamanın yegane yolu alenen yalan söylemek ve hiçliğin peşine düşmek.
Alors, le seul moyen de découvrir les ressources de son être... c'est d'opter pour le mensonge ouvert et d'explorer le vide.
Doğada yaşamı öğrenmek, ormanları keşfetmek.
Apprendre à vivre dans la nature, explorer les bois.
Heavy metal'in, insanları nasıl ikiye ayırdığını anlatmadan önce yıllardır metalcileri ayrılığa düşüren bir konuya eğileceğim.
Avant de répondre à ma question, je veux explorer un sujet qui a divisé les fans de metal :
Tehlikeleri, korkunç olanı araştırmaya saplanmış gibiler, şekilsizlik olsun, aşınmaya uğramak olsun, vücudun parçalanması olsun, hepsi ilgi çekiyor.
On est obsédé par l'envie d'explorer ce qui est dangereux, ce qui fait peur, ce qui va vers la destruction, la monstruosité, une délectation dans l'exploration du corps, les façons de le couper, le détruire, le mutiler.
Steve arzular doğaldır ve onları keşfetmek sağlıklıdır.
Steve, les envies sont naturelles... et il est sain de les explorer.
# Dünyayı görüp, keşfedip, sosyalleşmek istiyorum #
Je veux seulement voir le monde explorer et faire des rencontres
Geceleri gizlice kaçar ve keşif yapardı.
Il sortait en cachette le soir pour l'explorer.
Ama her izi takip etmemiz gerekiyor.
On le sait. Mais chaque piste est à explorer.
Keşfetmek istiyorum.
Je veux explorer.
Mutlaka borulardan ses gelmiştir. - Sen ne düşünüyorsun, Bart?
Bart et moi on va explorer le grenier jusqu'à ce qu'on ai trouvé leur source.
Bekar olacağım diyelim. O zaman Fez'in ülkesini keşfedebilirsin.
Là vous pourrez explorer le pays de Fez!