English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ E ] / Eğzersiz

Eğzersiz translate French

1,707 parallel translation
Bence bir egzersiz programı başlatın.
Je suggère que vous commenciez un programme d'exercice.
Görüyorsun, Meg, lakabın "Egzersiz Kızı" olacak.
Tu vois, Meg, tu es ce qu'on appelle une "fille praticable."
Bugün için yeterince egzersiz yaptın, Lizzy.
Je pense que tu as fait assez d'exercice pour aujourd'hui.
Annen egzersiz yapmaktan hoşlanır mı?
Oh, ta mère aime bien faire de l'exercice?
Hayır, yani egzersiz.
Je parlais de faire du sport.
Sıcak süt, egzersiz, meditasyon ve kendi kendime telkin etmeyi denedim.
J'ai essayé le lait chaud, le sport, la méditation, l'autohypnose.
Buna egzersiz denir, Clark.
Ca s'appelle l'exercice, Clark.
Sadece egzersiz.
- Pourquoi?
Bu işin egzersiz gerektirdiğine inanmak güç.
C'est si compliqué que ça à composer?
Yarın dojo da sana bolca egzersiz yaptıracağım.
Je ne vous ménagerai pas, demain, au dojo.
Gidip egzersiz yapacağım.
Ju-hee je vais courir.
Kendiliğinden çoğalan yakıtımız var. Egzersiz için kas uyarıcılar ve arkada da kimyasal tuvaletimiz var. Atık ürünlerin hepsi orada yiyeceğe dönüştürülüyor.
On a du carburant autoreproducteur, des stimulants musculaires pour l'exercice, des toilettes chimiques à l'arrière, et tous les déchets sont recyclés en nourriture.
- Egzersiz yapıyor musun?
- Non.
İyi bir egzersiz programına başladım. Artık yapmadan bir gün geçiremiyorum.
J'ai pris l'habitude de faire de l'exercice, je ne pourrais plus m'en passer.
En iyi egzersiz aletleri onlarda.
Elles ont de bons équipements pour leurs exercices.
Son zamanlarda biraz egzersiz yapıyorum, kolum çok iyi.
J'ai fait quelques étirements, et mon épaule va beaucoup mieux.
Egzersiz mi yapıyorsun yoksa?
Tu fais des abdos?
Hayır, aslında egzersiz yapmak istiyordu!
- Et pourtant elle a besoin d'exercice!
Üç aydır egzersiz yapmamıştım.
Je n'ai pas fait d'exercice depuis 3 mois.
İşte bu yüzden egzersiz yapmıyoruz.
C'est pour ça qu'on fait pas d'exercice.
Egzersiz yapsaydık o kadar yorucu olmazdı.
Ca ne le serait pas si on faisait de l'exercice.
Önemli değil, egzersiz oluyor.
Un peu d'exercice, ça fait du bien.
Zihinsel egzersiz * yapıyorum.
Je fais de l'exercice mental.
Altımı değiştirdikten sonra biraz egzersiz yapmalıyız.
Après qu'on m'ait changé, on devrait faire quelques exercices.
Üye eğitim kitapçığımda tonlarca egzersiz var.
Il y a plein de trucs super marrants à faire dans mon manuel de marraine des recrues.
- Biraz egzersiz yapsan iyi olur.
- Tu devrais faire de l'exercice.
Egzersiz, depresyona iyi gelir.
L'exercice, c'est bon contre la dépression.
Oh tabi, bugün egzersiz yapacağım.
Oui, aujourd'hui je vais bosser dur.
Yani biraz daha egzersiz yapmalıymış.
Il lui fait donc faire plus d'exercice.
Ayrıca günlük duş hakkım ve günlük bir saatlik egzersiz hakkım vardı.
J'avais aussi droit à une douche quotidienne... et une heure d'exercice.
Mapusta, ev hapsinde kesip biçme, egzersiz ve çıplaklık gerektiren işlerde olmak istemem.
En prison, ou assigné à résidence, ou à faire quoi que ce soit qui implique de couper du bois. - Ou qui implique d'être nu.
Bilirsin egzersiz her zaman iyidir.
Mais avec le temps, ça finira pas s'arranger.
Kullanımınızda egzersiz alanı ve kütüphane olacak, ve tabiki diğer mahkumlarla iletişim kurmanıza izin verilecek.
Il y a un large terrain de jeu, une bibliothèque à disposition, et vous êtes autorisé à parler aux autres internés.
Bu kadar kızarmış yemek yedikten sonra hem egzersiz de yapmış olurum.
Je peux faire un peu d'exercice après avoir mangé ces trucs frits.
Egzersiz için oldukça fazla şey bulabilirsin, evdeki birçok şeyi kullanabilirsin.
C'est assez chouette de faire du sport en levant des choses dans la maison..
Odana girdiğinde, babanın eski egzersiz aletini farkedebilirsin.
Oh, maintenant quand tu verras ta chambre, tu pourras voir le vieux banc de musculation de ton père.
Egzersiz, depresyon için doğal bir tedavi yoludur.
Le sport est excellent contre la dépression.
Leon Cooley'nin günlük bir saat hava alma izni var. Tabi egzersiz alanında.
Leon Cooley a droit à une heure d'air frais par jour dans une cage.
Soru : En son ne zaman egzersiz yaptınız?
Question 39 : quand avez-vous fait du sport pour la dernière fois?
En son egzersiz yaptığım tarih : Hiçbir zaman.
La dernière fois, c'était... jamais.
En son ne zaman egzersiz yaptın, Jen?
Petit salopard!
Sürekli egzersiz yaparım ve 3 yıldır sigara içmiyorum.
Je pense avoir quelques années devant moi.
Egzersiz yapmak istedim.
J'avais envie d'un échauffement.
Aslında adı "Rahat-egzersiz" oldu
En fait, on l'a appelé le Vibrominceur.
Rahat-egzersiz.
"Le Vibrominceur."
Sesi çok uygun. Hayat dolu, ne dediğini biliyor. Rahat-egzersiz gibi.
Elle a une voix érotique et expérimentée.
Rahat-egzersiz'in özellikleri ne olursa olsun biz kendine güveni, daha iyi olma vaadini satıyoruz.
Quelles que sont les vertus spéciales du Vibrominceur nous vendons de la confiance en soi, du bien-être.
Rahat-egzersiz kullandığında her şeyin tamam oluyor.
Vous êtes fiancée à homme magnifique, et le Vibrominceur vous apporte tout ça.
Bir kaç kilo aldın. Ama sonra Rahat-egzersiz'i kullandın ve eski haline döndün. Başla.
Vous avez pris un peu de poids, mais vous avez découvert le Vibrominceur et vous allez redevenir celle que vous étiez, maintenant.
Herhalde şu anda evinde, Rahat-egzersiz'le oyalanıyordur.
Elle doit être chez elle avec le Vibrominceur à l'heure qu'il est.
Bunu al ve terapiste ver. Böylelikle içinde olduğun egzersiz programını, öğrenmiş olur.
Prends-le et donne-le à la thérapeute pour qu'elle sache ce qui est prévu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]