Eşkiya translate French
80 parallel translation
Sarhoş eşkiya!
Face d'ivrogne!
Kem gözlü eşkiya!
Bigleux!
Böyle harikulade bir kadının Benny McBride gibi bir eşkiya ile evlenmiş hayal et.
Une beauté pareille avec un gangster comme Benny!
Üç eşkiya bu gece bir petrol istasyonunu soyup, çalışanını darp ettiler, 130 papeli alıp bir polisi öldürdüler.
Trois hommes braquent une station-service. Ils assomment le pompiste, volent 130 dollars et tuent un agent.
- Benim polislerden kaçan... -... eşkiya bir oğlum yok.
Je n'ai pas pour fils un bandit pourchassé par la Police.
Kırk tane eşkiya!
Une bande de quarante bandits.
Affedin beni.Anlayın... bir grup eşkiya ile savaşımız başlamak üzere.
Attendez. Je vais vous expliquer. Nous devons combattre des bandits.
Eşkiya falan gelmiyor.
Il n'y a pas de bandits!
Mızrakla.Hadi beni eşkiya olarak düşün.
Allez... Frappe-moi.
Savaş yok, eşkiya yok, öbür dünyada sefalet yok.
Pas de guerre, de brigands dans l'au-delà. Pas de misère, non plus.
Eğer biz eşkiya olsaydık şu anda kafanı arıyor olurdun.
Si nous étions des bandits.
Sadece üç eşkiya.
Les bandits ne sont que trois.
On iki eşkiya bu tarafa geliyor!
Douze bandits arrivent! Vite!
dünyanın kenarındaki mütevazi gibi, toprağı işlediği, yağmaladığı yerlerinde, babaların paçavraları giymiş, zavallı oğullarının suratları, lüzumsuz dünyaya gelmiş, fakat, şu azgın ve eşkiya suratların altında korkunç bir hiss duruyor,
Humble, comme on l'est en marge du monde, là où l'on travaille la terre où l'on pille, vêtu des haillons des pères, visages humbles des fils venus au monde sans nécessité explicable, Pourtant derrière ces visages de crève-la-faim et de brigands couve ce sentiment terrible que la France nomma liberté,
birini kardeşime, eşkiya, ikinci kardeşime, ayağı sakat, üçüncü kardeşime, ayakkabı boyaçı,
Sur mon premier frère, Ie brigand, sur mon second, frère Ie boiteux sur mon troisième frère Ie cireur de bottes
Ben şöhretli bir eşkiya değilim, sadece ucube bir hırsızım.
Je ne suis pas un grand bandit, juste un chapardeur.
O eşkiya Calvert, kendisi Yerli katilidir ve şimdi bize izin vermeyecek.
A cause de ce tueur de Calvert, ils... ne nous lâcheront plus. Tu as peur?
Eşkiya olmadığımı nereden biliyorsun?
Comment sais-tu que ce n'est pas moi?
Eğer o tutukluyken, eşkiya ortaya çıkarsa... Bu üstad Li nin Erik Çiçeği Eşkiyası olmadığını kanıtlar.
Si Fleur de prunier se manifeste de nouveau, cela prouvera que ce n'est pas Li Xun-huan.
Eşkiya bir adam bile olmaya bilir mi?
Ce n'est peut-être pas un homme.
Bütün şehir eşkiya dolu.
Cette ville est bourrée de salopards.
Soyguncu yada eşkiya, belki banka soydun veya birini öldürdün.
Tu as attaqué une banque? Tué...
- Aman Tanrım, bir eşkiya.!
- Un bandit de grand chemin!
Eşkiya. Yolculara saldıran soygunculardır.
Un voleur qui attaque les voyageurs.
- Sen nereden bileceksin ki! Bu adamlar eşkiya.
Ces hommes sont de dangereux gangsters.
Benle bay Beauchamp'a eşkiya dostlarına dair bilgi versen iyi edersin.
Tu vas nous dire, à moi et M. Beauchamp... qui sont tes deux vauriens d'amis.
Wong'un bir eşkiya olduğunu söyle, bende senin yaşamana izin vereyim.
Répète : "Wong est un salaud." Et je te laisse vivre.
Ve sen bu eşkiya ile nasıl başa çıkmayı düşünüyorsun?
Et comment traiterais-tu ce brigand?
Aşağılık eşkiya!
Espèce de brigand!
Hepsi eşkiya onların.
Ce sont des brigands.
Karda yağmurda kör karanlıkta Eşkiya kurşunları altında Ne sel ne afet bizleri önler
Ni la neige, ni la pluie, ni la tempête, ni la mort... contre la canaille á travers la mitraille... ni déluge, ni fléau, rien ne nous fera dévier... la racaille holniste n'arrêtera pas le courrier.
Bak, adamlarımız 20 kadar eşkiya tarafından esir alındı.
Nos hommes sont retenus en captivité par au moins 20 conquistadors.
Şu eşkiya her an saldırabilir!
Ce voyou pourrait revenir!
Onları hırsızlığı SGC dışında bir eşkiya grubunun yaptığına ikna ettik.
on les a convaincus que les voleurs n'appartenaient pas à la sgc.
Bizi kendi ormanımızda eşkiya gibi yaşamak zorunda bıraktı.
Ils nous a réduites à vivre comme des bandits dans notre propre forêt.
Biz aileniz, eşkiya değil.
Nous sommes de famille, pas des bandits.
Ailenin bir avuç eşkiya olduğunu anlıyorum.
Je crois savoir que ta famille n'est qu'un bande de voyous.
Eğer bu eşkiya beni kasabanın dışına yollayabileceğini sanıyorsa...
Si ce voyou pense pouvoir me faire fuir...
Ne var? Smoke bu gece eşkiya ile oynamana izin vermeyecek? Senden bıktım, Smoke!
Smoke ne va pas te laisser jouer avec le bandit?
Melek görünüşlü hainler, eşkiya gibi görünen dürüst insanlarda...
Un visage innocent, se prostituer. Ou un visage méchant peut s'avérer être bon.
Eğer yerel eşkiya o zavallı çocuğa bir şey yaptıysa, bu adam onun bir parçasıydı.
Si ce sont les voyous du quartier qui ont fait ça à ce pauvre garçon, celui-là en faisait parti.
Mahalledeki yerel bir eşkiya.
Un des voyous du voisinage.
Sizi bir avuç Eşkiya!
Bande de brutes!
Eşkiya mısınız be, yol mu kesiyorsunuz?
Vous êtes des brigands ou quoi!
Bir eşkiya olmadığımı söyle.
Dis que je ne t'importune pas.
Eşkiya değilim ben.
Je ne suis pas comme ces brutes que vous ramassez dans les rues.
"Nobran eşkiya deyyus" "Ned" in anlamı bu.
Chien nuisible et diabolique, voilà ce que veut dire Ned.
"Nobran eşkiya deyyus defol".
Nuisible et diabolique,
Şimdi o kadar da sert değilsin, nobran eşkiya deyyus.
Tu la ramènes moins, hein? Vilain bouledogue...
Sadece birkaç eşkiya.
Des bandits.
Ama ben bir eşkiya gibi düzebilirim, Majesteleri.
Je baise comme un bandit, altesse!