Eşt translate French
4,429,467 parallel translation
Bu, hiç ilham vermedi.
C'est très inintéressant.
- Ama Henrietta... Bu harika bir fikir!
- Henrietta, cette idée est géniale!
Ve bu, harika bir fikir!
C'est une idée géniale!
Bir ürün böyle satılır ve ben böyle bir tutkuya destek olurum!
Ça, c'est de la vente! Et c'est le genre de passion que je soutiens!
Ciddi misiniz?
C'est vrai?
O ilk kâseden sonra, bir devrimin sesi duyuldu :
Avec ce premier récipient est apparu le bruit révolutionnaire :
Sue, bu icat senin Büyük Vakum'un.
Cette invention est votre rot à vous.
Sikerim onu! Bu benim!
Qu'il aille se faire foutre, c'est à moi!
Beni dışlayan pezevenklerden şirketimi geri almak için gereken ürün bu.
C'est ce qu'il me fallait pour reprendre mon entreprise.
Balımın doğum günü! Bir erkeğin sahip olabileceği en iyi kız o.
C'est l'anniversaire de Cutie Pie, c'est la fille dont tout le monde rêve.
Hey, Kevin! Burada ne yapıyorsun?
Kevin, qu'est-ce que tu fais là?
Zaten böyle daha iyi kullanıyorum. Direksiyonun altına bakmayı seviyorum.
C'est mieux comme ça, je vois sous le volant.
O yaz, Meksika'da kaldık ve babam sakal bıraktı.
On a passé l'été au Mexique et papa s'est fait pousser la barbe.
Bu eğlenceli değil.
C'est pas amusant.
Bugün yıl dönümümüz ve bir program yaptık.
C'est notre anniversaire et on sort.
Lütfen bir oğlan olsun.
C'est un garçon, non?
Bu harika!
C'est merveilleux!
Ya da asla çocuğu olmayacak.
Ou elle est stérile.
Gördüğünüz gibi, Scott bir oğlan.
Comme vous le voyez, c'est un garçon.
Bu, benim suçum mu?
C'est ma faute?
Tamam, ben kopya çektim!
C'est bon, c'est moi qui ai triché.
Dâhi olan o! Okuldan nefret ediyorum!
C'est elle, le génie et je déteste l'école.
Bob, ben Frank Murphy. Bu saatte orada olacağını sanmıyordum.
C'est Frank Murphy, je pensais pas te trouver si tard.
Bana işimi geri verme teklifin hâlâ geçerliyse, kabul.
Si ta proposition tient toujours, c'est d'accord.
Elinden bu kadar mı geliyor ödlek?
C'est tout ce que t'as, chochotte?
ABD HAVA KUVVETLERİ KABUL EDİLDİ
- Ah, c'est vous.
Derdin ne?
Qu'est-ce qu'il y a?
- Çok tatlısın ama...
C'est gentil...
Bu doğru değil.
C'est pas vrai.
O, Tanrı'yla evli.
Il est marié à Dieu!
Tanrı görünmezdir ve haftada bir oğlunu yemeye gidersen tatmin olur.
Dieu est invisible et tout ce qu'il veut, c'est qu'on mange son fils le dimanche.
Peder Pat olmasa da olur ama bunu bugün yapmak zorundayız.
C'est peut-être pas le père Pat, mais il faut s'y mettre aujourd'hui.
Neyin önemli olduğunu söyleyeyim!
Tu sais ce qui est important?
En azından benim için öyle.
Pour moi, c'est important.
Hayır! O yüzden bunu konuşmalıyız.
Non, c'est pour ça qu'il faut qu'on parle.
- Tamam, değiştiririm!
- C'est bon, d'accord.
Peki, söz veriyorum.
C'est bon, je le jure.
- Salak bir program.
- C'est débile.
- Sensin salak.
- C'est toi.
Zeki olan kimmiş?
Qui c'est, le plus malin?
- Ben yapmadım!
- Non, papa, écoute... il s'est passé un truc... - J'ai rien fait.
Bir şey oldu ve... Şu anda bir şey oluyor. Geç kalıyorum.
Le truc, c'est que je suis en retard.
Vic yarın evindeki partide bizim grubun çalmasını istiyor. Bu fırsat hayatta...
Vic nous a demandé de jouer à sa fête demain, c'est une aubaine.
Burada iş toplantısı yapmaya çalışıyoruz.
On est en réunion d'affaires.
Elbette. Katil değiliz. İYİ DÜŞÜNDÜN KESİN BÖCEKLE DİNLENİYORUZ
Non, bien sûr, on n'est pas des assassins.
Belki dinliyorlardır diye söylemedim. Adamı öldürmek söz konusu değil.
Je dis pas ça pour des micros, le tuer est hors de question.
Sakin olun. Hepimiz aynı takımdayız.
Du calme, on est tous dans le même bateau.
Dizginleri Dunbarton'a vermek nasıl bir baskı, bilmiyorsun.
Tu sais ce que c'est, d'être tenu par Dunbarton?
Babam psikiyatra gitmişti. Hemen ardından da beynini uçurdu.
Mon papa est allé chez un psy... juste avant de se faire sauter le caisson.
Özür dilerim ama kocamla ben... Fena kavga ettik.
Je suis désolée mais mon mari et moi, on s'est disputés.
Henrietta, Salata Kurutucu'ya inancım tam ama evliliğime de inanıyorum. O yüzden, olmaz.
Henrietta, je crois en mon agitateur à salade mais je crois aussi en mon mariage alors, c'est impossible.