Fabious translate French
52 parallel translation
Kudretli, görkemli, merhametli Prens Fabious'un dönüşünü duyurmak benim için gittikçe artan bir mutluluktur!
C'est avec une joie personnelle que j'annonce le retour du grand, magnifique et clément prince Fabious!
Prens Fabious sana tapıyoruz!
Hé! Prince Fabious, on vous adore!
Evinize hoş geldiniz, Prens Fabious.
- Bienvenue chez vous.
Bizim kralımız sizsiniz Prens Fabious.
- Vous êtes mon roi, prince Fabious.
Prens Fabious bu!
C'est le prince Fabious!
Prens Fabious, sizin için buradayım.
Prince Fabious, je suis là pour vous maintenant.
Fabious!
Fabious!
Prens Fabious bana bir kez daha bir babanın duyabileceği en büyük gururu yaşattı.
Une fois de plus, le prince Fabious m'a rendu aussi fier qu'un père peut l'être.
Sensin Fabious, bencil ve açgözlü oluşun.
Toi, Fabious. Tu es égoïste et cupide.
Bugün annen burada olsaydı, gurur duyardı Fabious.
Si ta mère était ici aujourd'hui, elle serait une femme très fière.
Ağabeyin Fabious'un başrolde olduğu zaferlere bir büyük başarı daha eklendi.
Un autre exploit glorieux dans le firmament des moments brillants de votre frère Fabious.
Çünkü işin gerçeği bu, Fabious.
Parce que c'est vrai, Fabious.
Fabious'la beraber kaç göreve çıkmışızdır?
Dans combien de missions ai-je suivi Fabious?
Fabious, seninle aynı yastığa baş koymak için serviksin bitmesini bekleyemeyeceğim.
Fabious, j'ai hâte que les jouissances soient terminées et de pouvoir me coucher avec toi.
Cesur Fabious.
Oh! Brave Fabious.
Thadeous, bu Fabious'un 28. görevi.
Thadeous, c'est la 28e mission de Fabious.
Fabios'un Simon'ı var ve benim de artık Steven'ım, çok daha iyi bir yaratık dost.
Fabious a Simon, et maintenant, j'ai Steven, un compagnon bien supérieur.
Benim, Fabious.
C'est moi, Fabious.
Fabious?
Fabious?
Fabious, bu gerçekten de sensin.
Fabious, c'est vraiment toi.
Meselâ Prens Fabious'un tedbirsizce bir sürü bakireyi yatağa attığını duydum.
Par exemple, il paraît que ton prince Fabious a partagé son lit imprudemment avec beaucoup de demoiselles.
Bırak arabasında kalsın Fabious.
Laissez-le dans sa voiture, Fabious.
Ben, Prens Fabious ve kardeşim Thadeous.
C'est moi, le prince Fabious, et mon frère, le prince Thadeous.
Fabious çocukluğundan beri geliyordu.
Fabious vient ici depuis qu'il est petit.
Kes şu boku Fabious, lütfen.
Reprends-toi, Fabious, s'il te plaît.
Prens Fabious'u bana canlı getir.
Ramenez-moi le prince Fabious en vie.
Prens Fabious, sorun nedir?
Prince Fabious, qu'y a-t-il?
Fabious'u yakalayın ve geriye kalanını öldürün.
Il faut capturer Fabious et tuer les autres.
Fabious, yaklaşıyor!
Fabious, il arrive!
Fabious'un bize bir kastı yok.
- Fabious nous est inutile.
Kahretsin!
Merde! Fabious, les chevaux!
Fabious atlar kaçıyor!
Ils s'échappent.
Fabious, Mourn Prensi.
Je suis le prince Fabious de Mourne.
Bazen zırhınızı giyer, avluda kasıla kasıla yürür kılıcınızı sağa sola sallayıp "Ben Fabius'um" der.
Parfois, il emprunte votre armure pour se pavaner dans la cour, brandissant votre épée en disant : " Je suis Fabious!
Hem de nasıl. Fabious o yüzden bana geldi.
C'est pourquoi Fabious m'a emmené avec lui.
Fabius da karşındakinin hislerini hiçe sayarak öfkesini kusmasa olmaz.
Et Fabious, qui fait ses maudites crises sans considération pour les sentiments d'autrui.
Oraya gidip pusulayı geri alacağız. Onu Fabius'a verip bana davranış şeklinden ötürü onu utandıracağız. - Sonra da ikimiz evin yolunu tutacağız.
On va là-bas, on récupère la boussole, on la donne à Fabious et on le culpabilise de m'avoir traité de cette manière, puis on rentre tous les deux à la maison.
Bunu gördüğünde Fabious'un suratının alacağı hali merak ediyorum.
J'ai hâte de voir l'expression du visage ridicule de Fabious quand il verra ça.
Fabious.
Fabious.
Peki ya Fabious?
- Et Fabious?
Onu da şefkatle anacağız tâbii.
Fabious. On s'en souviendra avec tendresse.
Fabious, Leezar'ın adamları tarafından kaçırıldı da.
Fabious a été capturé par Leezar et ses hommes.
Kılıç olmadan Fabious, Leezar karşısında çaresiz kalır.
Sans l'épée, Fabious sera impuissant contre Leezar.
Sinir bozucu Prens Fabious.
Le sale prince Fabious.
Fabious, sana söylemem gereken bir şey var.
Fabious, j'ai autre chose à te dire.
Benden fazla bir şey beklemediğini biliyorum Fabious.
Je sais que tu n'attends pas grand-chose de moi.
Efendi Fabious.
Maître Fabious.
Fabious elinden geldiğince yardımcı oldu.
Fabious a aidé comme il le pouvait.
Evet, bu çok kibar bir hareket Fabius.
Eh bien, c'était très gentil de ta part, Fabious.
Fabious.
- Oh!